Uygarlık, özgürlük, demokrasi, insan hakları gibi kavramları dilinden düşürmeyen sizler onca soykırıma imza atmışken; “barbar (!) Türkler”in böyle bir sabıkası olmaması yenilir-yutulur şey değildi!.. Formül bulundu: “Türkler Ermenilere soykırım yapmış”tı... Yersen! Tıpkı “dünya dikdörtgendir, yersen” ya da “bizi dünyaya leylekler getirdi, yersen” gibi...
Birçoğunuzun bir “soykırım sabıkası” var... Kızılderililerin, İnkaların, Azteklerin kökünü kuruttunuz... Soykırımdan kaçabilen Yahudilerden birçoğu bize sığınmak durumunda kaldı... Yakın geçmişte Bosna’da aynı şeyi yaptınız... Bir bir saymaya kalkışmak, köşe yazarlığını aşar, ansiklopedi yazarlığına girer...
Uygarlık, özgürlük, demokrasi, insan hakları gibi kavramları dilinden düşürmeyen sizler onca soykırıma imza atmışken; “barbar (!) Türkler”in böyle bir sabıkası olmaması yenilir-yutulur şey değildi!.. Formül bulundu: “Türkler Ermenilere soykırım yapmış”tı... Yersen! Tıpkı “dünya dikdörtgendir, yersen” ya da “bizi dünyaya leylekler getirdi, yersen” gibi...
Sizinkiler “gönüllü” olarak yedi. Bizden yiyen oldu mu-olmadı mı bilmiyoruz ama, maaşa bağlanmışlarımız ya da sizden bir biçimde “çıkar” umanlarımız “yemiş”i oynamayı yeğledi... Arkadaşımız Rasim Giresunlu’nun köşesinin adı olan “Tarih Bilinci”nden nasibini almamış olanlar, bu “maval”ın arkasından gitmeyi “demokrat”lık saydı...
Neyse! Bu kısıtlı köşeyi “satılmış”larımızı anlatarak dolduracak değiliz.
Dönelim size: “Dünyanın neresinde işlenirse işlensin suç suçtur” dediniz, yasalar çıkardınız; en değerli iş adamlarımızdan birini kalleşçe öldüren Fehriye Erdal’ın, her duruşmada küstahça kaldırdığı iki parmağını uygun bir yerine sokacağınıza, anlaşılmaz bir biçimde korudunuz... Gerekçeniz “komik”ten de öteydi: Kullandığı silah otomatik değilmiş!..
19 yıl yatırdığınız Ağca, Papa’yı otomatik silahla mı taramıştı?..
Kabul edin! İkiyüzlüsünüz! Daha doğrusu: “Yüzsüz”sünüz!
Hükümetimizi oluşturanların Batı’ya “bayılmadığını” çok iyi biliyorsunuz!
Sizlerin bize bayılmadığını da hükümet iyi biliyor. Sizinkiler “alacakmış gibi”, bizimkiler “girecekmiş gibi” yapıp gemisini yürütüyor... Bizden almak istediğiniz çok şey var; bizimkilerin de, sizi öne sürerek çıkarmak istediği çok yasa var... Ne mutlu ki, zaman dolmakta... Nişanlılığınız ve sevişmeleriniz en çok bir yıl daha sürecek; seçim sonrasında yurtseverler konuşacak. Hele ho azizim!
Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek adına şuna da değinmeliyiz: Seçim sonrasında yurtseverlerimizin konuşması için, hükümetimiz de elinden geleni ardına koymuyor, teşekkür borçluyuz. Başbakanımız giderek hırçınlaşmasıyla, işe “anne”leri katmasıyla, “lan”larıyla ve haklarında sayısız dava bulunan bakanlarıyla, CHP’nin, MHP’nin, Anavatan’ın ve DYP’nin oylarını artırıyor... Hiçbir hükümetimiz “muhalefet”e bu denli yardımcı olmamıştı...
Siz batılılar “Hangi hükümet gelirse gelsin, biz işimizi yürütürüz” diyorsunuz belki de... Hayır! Bugüne dek böyle olması, bundan sonra da olacağı anlamına gelmez! Yakın geçmişe dek “sağ-sol” diye birbirine vurdurduğunuz Türk insanı, şimdi yan yana-omuz omuza, “ulusumuz ve ülkemiz” diyor yalnızca!..
Sizleri üzdük, özür dileriz. Dostluğumuz bâkî! “Müttefik”iz. İkiyüzlü de olsanız, çıkarcı da olsanız; biz Mevlâna’nın torunlarıyız. Ne olursan ol, gel! Yeter ki sömürge valisi gibi gelme!
Yeni yeni anlaşmalarla eşit koşullarda yürüteceğimiz bitimsiz dostluklara...