Genel kanıya göre, dar gelirlinin -Meclis Başkanımızın deyimiyle-“şeyini ş’etmiş”sek de, ekonomide nurlu ufuklar bizi bekliyor. Emekli maaşına yaptığımız yüzde üç’lük zammın, doğalgaza yaptığımız büyük zammı bile karşılamayacağını biliyoruz ama bu noktada anlayış bekliyoruz. Bize de para gerek! Bir milletvekilinin kaça malolduğunu, fatura tutarlarını biliyor musunuz? İçlerinde sülalesine diş yaptıranlar; eşi yılda üç kez doğum yapanlar var...
Kimilerine göre bu yıl, iktidara göre gelecek yıl seçim var... Seçim denince, ilk akla gelen, televizyonlarda ve alanlarda atılacak “nutuk”lardır...
Örneğin, Akepe seçim alanlarında neler diyebilir:
Bir önceki seçim için meydanlara indiğimizde, öncelikle dokunulmazlıkları kaldıracağımızı söylemiştik. Sonradan baktık ki, sözümüzü tutacak olsak, milletvekillerimizin üçte biri mahkemelere taşınacak. Bu noktada, ülkeyi pazarlayacak adamımız kalmayacak. Biz de vazgeçtik. Kusura bakmayın!
Saydam (yani, şeffaf) olacağımızı, her şeyi milletin gözü önünde yapacağımızı vaadetmiştik ama, düşündük ki, herkesin her şeyi bilmesi gerekmiyor! Ne demiş atalarımız? “Çok bilmede çok dert var.” Hem zaten, önceki hükümetlerin hangisi şeffaf olmuş ki!
Bildiğiniz gibi, ülkede tek bir hortumcu vardı, onun da hortumunu kestik. Gündüzlü-geceli aramalara karşın (yani, rağmen) ikinci bir hortumcuya rastlanmadı. Bu noktada operasyon tamamdır!
Ne yaptıysak yaranamadık! Hızlı trenimiz yok, bari "hızlandırılmış” trenimiz olsun dedik, birkaç kişi öldü diye Ulaştırma Bakanımızın istifasını istediler. Kuş gribinden birkaç kişi öldü diye Tarım Bakanımızın istifasını istediler. Bilindiği gibi, insanlar doğar, yaşar ve ölür. Bunda büyütecek bir şey yok! Malatya Çocuk Yuvası’ndaki küçük bir olaydan (yani, hadiseden) dolayı ilgili bakanımızın istifasını istediler... Bunları dinleyecek olsaydık, bu noktada Maliye Bakanımızı da istifa ettirmeliydik... Bunlar resmen bakan düşmanı!
“Okullar olmasaydı Maarif Nazırımız harikalar yaratacaktı” demiyoruz! Bu bayat bir espri! Ama bu noktada şunu diyebiliriz: “Futbol” denen şey olmasaydı, spordan sorumlu (yani, mesul) Devlet Bakanımızı kimse yıpratamayacaktı...
Genel kanıya göre, dar gelirlinin -Meclis Başkanımızın deyimiyle- “şeyini ş’etmiş”sek de, ekonomide nurlu ufuklar bizi bekliyor. Emekli maaşına yaptığımız yüzde üç’lük zammın, doğalgaza yaptığımız büyük zammı bile karşılamayacağını biliyoruz ama bu noktada anlayış bekliyoruz. Bize de para gerek! Bir milletvekilinin kaça malolduğunu, fatura tutarlarını biliyor musunuz? İçlerinde sülalesine diş yaptıranlar; eşi yılda üç kez doğum yapanlar var...
Uyanıkken tiyatroyla-tiyatrocuyla sorun (yani, problem) yaşadığından, Kültür Bakanımızı olabildiğince uykuda tutmaya çalıştık. Tıpkı, sorun yaratma eğilimli (yani, meyyal) tüm vatandaşlarımızı uykuda tutmaya çalıştığımız gibi. Lütfen bu noktadaki özverili (yani, fedakârane) uğraşlarımızı görmezden gelmeyin ve oyunuzu bize verin.
Beğenilmeyen “icraat”larımızı medyanın ilgi odağından uzaklaştıran Hülya’ya, Gülben’e, Sibel’e, Banu’ya, Gamze’ye, Mehmet Ali’ye, İbo’ya, Kuşum’a, Semra’ya ve ötekilere huzurlarınızda teşekkür ediyor; İnşallah yeniden iktidara gelirsek, bu noktadaki katkıların devamını bekliyoruz.