Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörü Prof. Dr Yücel Aşkın’ın evi kendisi ve eşi bir yurt dışı gezisinde iken aranmış ve çok sayıda kayıtlı olmayan tarihi eser ev içinde bulunmuştu.
Prof. Dr Yücel Aşkın zamanın YÖK başkanı Kemal Gürüz tarafından Yüzüncü Yıl Üniversitesine olağan üstü yetkiyle atanmıştı. Görevi kamuoyuna üniversitedeki gerici kadrolaşmayı önlemek ve üniversiteyi Atatürkçü çizgiye getirmek olarak duyurulmuştu.
Rektör o yıllarda birçok öğretim üyesinin sürgün kararına imza atmıştı. Kendisini bir yandan derin Atatürkçü olarak göstermiş bir yandan da hobisi olan tarihi eser toplama faaliyetini gerçekleştirmiş ve bol yurt dışı gezilerine çıkmıştı.
Ev baskını akabinde gelişen süreçte rektör 1998 yılında tıp fakültesine 25 milyon dolarlık tıbbi cihaz alımı ihalesi sonrasında malzemelerin teslimi ve paranın ödenmesi esnasında yapılan usulsüzlükler yüzünden tutuklandı. Van Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Kaçan tutuklamanın siyasi baskı sebebiyle değil öngörülen cezanın yüksek olması dolayısıyla gerçekleştiğini söyledi. Davanın gizli yürütüldüğünü belirten Kaçan, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100/3 maddesince öngörülen cezanın miktarı, suç işlemek suretiyle örgüt kurmak, üzerine atılan cezanın mahiyeti, dosyada öngörülen suçların ağırlığı gibi sebeplerden dolayı tutuklamanın gerçekleştiğini söyledi.
Yani daha ispatlanmamış bir suç var. İddialar araştırılacak. Deliller toplanacak. Suçlu olduğu iddia edilen kişi toplanan bu deliller ışığında yargılanacak ve bu süreç sonunda karar verilecek. Sonuçta rektör suçlu da çıkabilir suçsuz da; buna bağımsız yargı verecek.
Rektör şu anda hapiste. Aynı zamanda üniversitenin hâlâ fiili rektörü. Soruşturmanın selameti açısından açığa alınması gerekirken bu yapılmıyor. Cumhurbaşkanı sessiz, olanları bizim gibi seyrediyor. Önüne gelen rektör dosyalarını trafik polisi gibi aynen YÖK’e gönderiyor. Dosya dönüp dolaşıp YÖK’ün önüne geliyor. YÖK bırakın suçlanan rektörü görevden almayı ona madalya bile takma eğiliminde. Onlara göre Prof. Aşkın gibiler rejim gazisi.
Durum böyle iken YÖK yargıyı etkileyebilecek demeçleri ardı ardına kamuoyuna duyurdu. Hatta Van’a kadar gidip rektörün yanında olduklarını açıkladıkları bir de toplantı yaptılar.
Kanbersiz düğün olmaz tabii CHP rektör Aşkın’ın yanında olduğunu duyurdu ve olanları üniversitelerle savaşmanın siyasi gölgesi olarak yorumladı. YÖK açıklamasında rektöre isnat edilen suçlamalardan hiç birinden maalesef bahsedilmiyor. YÖK’e göre Atatürkçü laik rektöre siyasi bir komplo kurulmuş. Sütten çıkmış ak kaşık olan rektörün tek suçu Atatürkçü laik olmasıymış.
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği genel başkanı Prof. Dr. M. Tahir Hatipoğlu’nun dediği gibi YÖK öğrencisine sahip çıkmıyor, öğretim üyesine sahip çıkmıyor, memuruna sahip çıkmıyor, rektörüne ise yargıya rağmen sahip çıkıyor. YÖK artık yükseköğretim kurulu değil Rektörleri Koruma Kurulu haline dönüşmüştür. Bir rektörün sürgün istemini YÖK’ün geri çevirdiği görülmüştür? Ama bir rektör aylar süren soruşturma sonunda tutuklanınca başkan vekilini Van’a gönderiyor ve o da orada üniversite ile birlikte duracağız diyebiliyor.
YÖK’ün hukukçu başkanı Prof. Dr Erdoğan Teziç öğrencilerine yıllarca okuttuğu hukuk öğretilerini bir yana bırakıp yargıda olan bir konuya ciddi bir baskı yapıyor.
CHP’den gelen yorumlar normal karşılanmalı. Onlara kalsa Pakistan depremi bile hükümet yüzünden olmuştur. Rektörün tutuklanmasından siyasi bir kazanç hesabı muhakkak yapacaklardır onlar. Bulanık suda balık avına devam hazretlerin felsefesi.
28 Şubat sürecinde sorgusuz sualsiz rektör kıyımı yapan YÖK’ün şu anki rektör dayanışması tam bir içler acısı durum. Bilim üretmesi gereken üniversiteler artık birilerinin siyasi kaleleri olmuş çünkü. Eskiden imam hatip liseleri için denilen Refah Partisinin arka bahçesi yakıştırması, YÖK içinde kullanılsa yanlış olmaz sanırım. Görünüşe bakılırsa YÖK CHP’nin arka bahçesi olmuş zira.
Merak ediyorum yargılama süreci sonucunda rektör suçlu bulunursa YÖK ve CHP’nin tavrı ne olacak. Rektöre desteklerini devam mı ettirecekler? Yargı süreci bitmeden sarf ettikleri sözleri nasıl açıklayabilecekler? Rektör Aşkın görev başındayken tutuklanan ilk rektör ama yolsuzluk suçlamasında bulunulan ilk rektör değil. Birçok üniversitenin rektörü hakkında benzer suçlamalar var. Bunların üzerine de cesur adımlarla gidilmeli Suçlamalar araştırılmalıdır. Bu hem kamuoyu hem de suçlanan rektörlerin menfaatinedir.