Son zamanlarda bildiriler moda oldu. Önüne gelen bir bildiri kaleme alıyor, kendilerini kürt aydını, Türk aydını diye tarif eden kimileri de bu bildirileri imzalıyor. Bildirilere imza atanlar, çaktırmadan suçlu olarak devleti gösterip barış istediklerini söylüyorlar! Bildirileri ve savunucularını dinledikten sonra bir tek onların barış istediğini, onların dışında herkesin ise savaş istediğini, en azından savaş çığırtkanlığı yaptığını sanırsınız… Oldum olası bu barış istiyoruz diyenlere aklım almıyor. Siz ülkede iç huzur ve barış istiyorsunuz da biz savaş mı istiyoruz.
Sokaklara dökülüp, mitingler düzenleyip kan istiyoruz diye pankartlar mı açtık… Siz barış istiyorsunuz da, tezkeresine 20 gün kala şehit olan 20 yaşındaki oğlunun arkasından gözyaşı döken şehit anası mı savaş istiyor… Yoksa balayı dönüşü göreve başladığı hafta şehit olan üsteğmenin acılı eşi mi savaş istiyor.
Yoksa siz onlardan daha büyük acı mı duyuyorsunuz…
Aslında onları muhatap almaya bile değmez. Ama biri almış. Kim mi dersiniz? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı…
Bu kişileri davet etti, oturup konuştu, önerilerini dinledi! Sonra da soruna teşhisini koydu ve ekledi; Kürt sorunu benim de sorunumdur.
Vay be! Ülkede bir kürt sorunu olduğunu öğrendik sayın başbakanın sayesinde… Ve akabinde Diyarbakır’a gitti ve geçmiş iktidarların kürt sorunu karşısında hata yaptıklarını uzun uzun anlattı… Ve aydınlar da amacına ulaştı…
Başbakana da sözümüz yok. Aslında sözümüz çok da…
Şimdi ben de 70 milyonun hislerine tercüman olması için vatanseverlerin bildirisini açıklıyorum. İnanıyorum ki, 70 milyonluk Türkiye’nin en az 69.5 milyonu bu bildiriyi “çektim, çekmedim” diye oyuncak yapılan kuru bir imzayla değil, yürekten destekleyecektir.
Vatanseverlerin bildirisi:
Barış istiyoruz. Güle oynaya askere gönderdiğimiz vatan evlatlarını, yine güle oynaya karşılamak istiyoruz, kahpe kurşunlara ve mayınlara hedef olmuş olarak değil…
Terörün her türlüsünü lanetliyoruz. Kimden gelirse gelsin; ırkı, dini, milliyeti ve amacı ne olursa olsun her türlü terör olayını ve teröristi lanetliyoruz…
Sadece eline silah alıp kadın, çocuk, genç yaşlı demeden masum insanlara, askerlere, polislere sıkanları değil, bu ellere silah verenleri de, terör amaçlı silah kullanmayı öğretenleri de, elleriyle, dilleriyle, yazılarıyla, hatta ve hatta içten içe belli etmeden gönülden terörü destekleyenleri de lanetliyoruz…
Türkiye’nin milli birlik ve bütünlüğünü istiyor ve savunuyoruz. Irkı, dili, dini, milliyeti ve amacı ne olursa olsun milli birlik ve bütünlüğümüzü bozmak isteyen, bilinçli ya da bilinçsiz şu veya bu çevrelere hizmet eden herkesi lanetliyoruz…
Ve son olarak; huzuru bozan, masum vatandaşların canına kasteden, askerlerimizi, polislerimizi şehit eden, bölücü terör örgütü PKK, El- Kaide, Hizbullah ve adı duyulan duyulmayan bütün terör örgütü mensubu teröristlerin, bunlara maddi- manevi destek verenlerin bir an önce yakalanıp yüce Türk adaleti önünde hesap vermelerini ve cezalandırılmalarını diliyor ve bekliyoruz. Demokratikleşme adı altında çıkarılacak aflara şiddetle karşı çıkıyoruz…
Vatanseverler olarak Türk ve dünya kamuoyuna duyurulur.