Başbakan R.T. Erdoğan bir süre önce bazı sözde aydınlarla “terör” üzerine toplantı yaptı. Kim bu toplantıya katılan kişiler: PKK’nın sözcüleri, dönmeler, sözde İslamcılar, Kıbrıs’ı pazarlamada arabuluculuk yapanlar, Ermeni’yi kestik gibi laf edenler. Millî vicdana kulaklarını tıkayan Erdoğan, PKK’nın sözcülerinin talimatlarını dinlemiş ve sorguya alınmış suçlu gibi ne denirse tamam, yapacağız demişti. Şu şiiri oku, şöyle söyle diyen bu zevatlara tamam yanıtı veren Kasımpaşalı Başbakanımızdan ricam ben de bir şarkı istesem söyler mi?
Türkiye’de istikrarsızlık isteyenlerin olduğunu sürekli tekrarlayan R.T.Erdoğan’a 57. Hükümet döneminde Mehmetçiğin burnunun dahi kanamadığını hatırlatmak gerekir. Sağ olsun kendi geldi bölücü terör azdı; her gün 3–5 şehit, her gün polisle çatışan hainler, her gün bir yığın tehditler...
Başbakan R.T. Erdoğan yaptıklarıyla bana Demirel ile Özal’ı hatırlatıyor. Sanki ikisinin karışımı mübarek. Demirel’de durup dururken “Kürt realitesini” tanıyoruz demişti. Özal’da Federasyondan bahsetmişti. Erdoğan’da terör meselesini “Kürt meselesi” olarak adlandırarak ikisinin karışımı olduğunu fiilen de ispat etmiş oldu. Daha Nisan ayında Norveç’te “Kürt Meselesi diye bir meselemiz yok” diyen Erdoğan nasıl oluyor da bugün var diyebiliyor? Ne demişti Demirel dün dündür, bugün bugün. Erdoğan’da Demirel gibi lafı eveliyor geveliyor, 2 cümle sonra önceki söylediğini yalanlıyor. Erdoğan yine Özal gibi siyaha da gül veriyor, beyaza. Ama hiç değilse Demirel ve Özal bazen millî meselemize sahip çıkardı.
Erdoğan, durup dururken “Kürt Meselesi” diye bir şey icat etti. Sanki bütün Kürtler PKK’lıymış gibi terör meselesine Kürt meselesi diyor Başbakan. Her gün Türk askeri şehid oluyor, PKK yandaşları polisle çatışıyor ama bu terör değil Kürt meselesi oluveriyor. Erdoğan’a sormak gerek cumhurbaşkanlığı yapan Turgut Özal’a sen “Kürtsün”, cumhurbaşkanlığı yapamazsın denilmiş midir? Sen filanca nüfusa kayıtlısın polis, asker, hâkim, doktor olamazsın denilmiş midir? Meseleye Kürt meselesi demek PKK cesaretlendirir, yandaşlarını gayretlendirir ve dış düşmanları umutlandırır.
Erdoğan’ın sözde aydınlarla yaptığı toplantı da yüzsüzlerin Başbakan’dan istediği şu taleplere dikkat edin: “Diyarbakır gezisinde Dehap’lı Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı’yla temas kurun. Terörle Mücadele Yasası yeniden gündeme gelmemeli. OHAL düşünülmemeli. Demokratikleşmeden vazgeçilmemeli. Kendilerini sistem dışı hisseden unsurları sistemin içine alacak açılımlar yapın. Güvenlik özgürlük dengesinde ağırlığı özgürlüğe verin. Kürt sorunuyla PKK’nın özdeşleştirilmesi anlayışına son verilmeli. Kürt siyasi hareketi çoğulculaştı. Alternatif örgütlenmelerin önü açılmalı ve Diyarbakır’a Kürdoloji Enstitüsünün açılması” PKK’nın ne kadar işine yarayacak yol varsa, Kürdistan’ın kurulması için hangi engellerin aşılması gerekiyorsa tek tek sıralanmış bu isteklerde. Sıralanmış sıralanmasına da Sayın R.T.Erdoğan bunların hiçbirine tepki göstermediği gibi bilakis desteklemiştir.
Başbakanlıkta toplantının yapıldığı saatlerde Van’da Dehap miting düzenledi. Ellerinde bazı pankartlar vardı Tayyip Erdoğan’ın demokratik çözümüne kısa ve net bir mesaj niteliğinde: ‘Gerilla onurumuzdur (yani PKK). İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun polisleri de kuzu kuzu seyrediyordu. Yine aynı şekilde Erdoğan’ın daha fazla demokrasisine yine anlamlı bir mesaj geliyordu DEHAP Gebze İlçe Başkanından: “Muhatap Sayın Öcalan’dır” Sayın Başbakan R.T.Erdoğan’ın “Türkiye Kardeşliği”ne hiç gecikmeden PKK’dan cevap geldi: 2 Mehmetçik şehit! Genelkurmay başkanı Özkök sitem ediyor: “terörle mücadelede elimizdeki yetkiler kısıtlandı” diyerek. Sayın paşam yetkileriniz kısıtlanırken neredeydiniz? Daha bu başlangıç bakın yarın neler olacak. Şimdi neden susuyorsunuz Paşam?
Toplantıdan birkaç gün sonra Diyarbakır’a giden Erdoğan “Çözümsüzlüğün çözüm olmadığını” söyleyerek çözümün daha fazla demokraside olduğunu buyurdu. Hatırlarsanız R.T.Erdoğan Kıbrıs’ı vermeye çalışırken de böyle söylemişti. Sormak lazım çözüm Kıbrıs’ı vermek midir, Kerkük’e sahip çıkmamak mıdır yoksa Kürdistan’ı kurdurmak mıdır? Erdoğan daha fazla demokratik haklar derken neyi kastetmiştir? Güneydoğulu vatandaşlarımızın seçme-seçilme, cumhurbaşkanı olma hakkı yok mu? Hangi haklardan mahrum? Daha fazla demokrasi yoksa PKK siyasallaştırma, Öcalan’a özgürlük ve daha sonra Kürdistan mı? Ne gariptir ki; R.T. Erdoğan’ın demokrasisiyle terörist Öcalan’ın demokrasisi aynı.
Diyarbakır’da yaptığı konuşmada etnik milliyetçiliğe karşı olduklarını söyleyen Erdoğan, birkaç cümle sonra Türkiye’de birçok etnik grubun olduğunu söyleyerek azınlık ırkçılığını hortlatmaya çalışmaktadır. Yarın Çerkez, Boşnak, Abaza çıkıp bize de aynı hakları verin derse ne olacak? Atatürkçü geçinen efendiler hani bu yurt Türk yurduydu? Siyasal İslamcıların en büyük yanlışı Müslüman olmayı Türk olmamak gibi algılamalarıdır.
Sayın Başbakan, “Her devlet geçmişte hatalar yapmıştır... Geçmişte yapılan hataları yok saymak büyük devletlere yakışmaz” buyurmuşlar. Sorarım Türk Devleti hangi hatayı yapmıştır? Öcalan’ı yakalamak mı hata, PKK teröristlerini gebertmek mi hata? Neyi ima ediyorsunuz Sayın Başbakan? Başbakan bu açıklamaları yapar yapmaz, PKK yöneticileri Erdoğan’ın konuşmasından memnun olduklarını söylediler. Leyla Zana, Hatip Dicle memnun, DEHAP memnun... Soysuzlar memnun, azınlık ırkçıları memnun. Bir Başbakan düşününüz ki yaptığı açıklamadan bölücü teröristler memnun olsun. Dehap’tan gelecek oy uğruna şehid kanlarının üzerinde siyaset yapmak, oy uğruna azınlık ırkçılığı yapmak alçalmaktır ve bu vebal Sayın Başbakanın kıyamete kadar gelecek nesline yeter de artar bile. Açıkça uyarıyorum Erdoğan bu şekilde bölücü teröre pirim verdiği müddetçe, iç savaşın başlaması muhakkaktır. O zaman ne olur, varsın kendisi hesap etsin! Türkiye mozaikmiş! Kendisine rahmetli Türkeş’in bir sözünü hatırlatırız, “ Ne mozaiği ulan!”