Dinler arası diyalog bahanesiyle artık Türkiye’de Museviler ve Hıristiyanlar misyonerlik faaliyetlerini çok rahat sürdürebiliyorlar, istedikleri yerde kimseye sormadan, izin almadan ibadetlerini yapabiliyorlar, dinî kıyafetleri ile dolaşabiliyorlar. Artık işi daha da ileri götürüp Anadolu’nun değişik yerlerinde camilere girip ayin yapıyorlar. Kimse bunlara karışamıyor, hesap soramıyor, laiklik elden gitti diyemiyorlar.
Dinler arası diyaloğun bütün insanları kiliseye döndürme ve Hıristiyanlaştırma olduğu bizzat Vatikan kaynaklarına göre ortaya çıkmaktadır. Dinlerin eşitliği, aralarındaki farkların ayrıntı olduğu iddiaları maksatlıdır. Yüce peygamberimizin son peygamber, İslam dininin de en son din olduğunu kabul etmeyenlerle neyin diyaloğunu yapacaksınız. Müslümanlar kutsal kitaplarında peygamberimizden önce gelen bütün peygamberlere inanırlar ve onların varlığını kabul ederler; ancak yüce Allah tarafından önce Musevilik sonra da Hıristiyanlık devrini tamamladığı için son peygamber olarak Hz. Muhammed gönderilmiş ve kendisine son kitap Kuran-ı kerim indirilmiştir. Bundan sonra başka peygamber ve kitap gelmeyeceğine göre diyalog olması için Musevilerin ve Hıristiyanların Allah’ın emri olan bu gerçeği kabul etmeleri gerekmektedir. Yani Musevilik ve Tevrat, Hıristiyanlık ve İncil Allah tarafından kaldırılmış, yerine hak din İslam dini ve onun kitabı Kuran-ı kerim gönderilmiştir.
Türk milletini Avrupalıların esiri, Hıristiyan ve Yahudilerin kölesi yapmak istiyorlar. Avrupa birliğine girebilmek için dinler arası diyalog adı altında İslamî değerleri ve İslamı hiçe sayarak BELEK’TE HAVRA KİLİSE ve CAMİ yaptırıldı. Açılışa sayın Başbakan katıldı, bir tarafında Hahambaşını bir tarafına da Papazı alarak açılış yaptı. Diyanet işleri başkanımız da protokole alınmadı; kenarda bekletildi.
Avrupa medeniyeti, Hıristiyan medeniyeti diye bir medeniyet yoktur. Yalnız bir Yahudi serveti vardır. Bankalara ve keselere sahip olan Yahudiler; medyasıyla fakirlere hükmeden, ticaretiyle dünyayı giydiren onlar, dünyayı yediren onlar, harp eden sulh yapan onlar, ağlatan güldüren onlar, hatta sessizce dünyayı döndüren onlar.
Dinler arası diyalog bahanesiyle artık Türkiye’de Museviler ve Hıristiyanlar misyonerlik faaliyetlerini çok rahat sürdürebiliyorlar, istedikleri yerde kimseye sormadan, izin almadan ibadetlerini yapabiliyorlar, dinî kıyafetleri ile dolaşabiliyorlar. Artık işi daha da ileri götürüp Anadolu’nun değişik yerlerinde camilere girip ayin yapıyorlar. Kimse bunlara karışamıyor, hesap soramıyor, laiklik elden gitti diyemiyorlar. Yoksa laiklik sadece Müslümanlar için mi geçerlidir. Papaz Bartholomeos ekümenliğini ilan etti kimse bu papaza hesap sormadığı gibi bazı çevrelerce alkışlandı.
Belekteki cami, kilise ve havranın din adamları hiç cemaatleri olmadığı için kendi aralarında sohbet ederek vakit geçiriyorlarmış. Oflu hoca diğerlerine bir teklifte bulunmuş, biz kendi aramızda bir diyalog kurduk ancak Allah’a yakınlığımızı da ispat edelim demiş. Papaz ve hahambaşı da nasıl olacağını sormuşlar. Oflu hoca da; siz Amerikaya yakınsınız onun koruması altındasınız hepimiz için 100’er bin dolar isteyin. Amerika bu parayı gönderince paranın ne kadarını Allah için vereceğimizi ispat edelim demiş. Amerika’dan 300 bin dolar gelmiş. Oflu hoca papaza 100 bin doları al ve Allaha ne kadar vereceğini ispatla demiş. Papaz 100 bin doları almış ve ben büyük bir çukur kazar içerisine girerim. 100 bin doları havaya atarım çukur içerisine düşenler benim dışarıda kalanlar Allah’ın olsun demiş. Papaz dolarları havaya atmış paralar çukur içerisine düşmüş ancak 5–10 dolar dışarıda kalmış. Oflu hoca Hahambaşına dönmüş şimdi sen Allaha ne kadar dolar vereceksin ispatla demiş. Hahambaşı da bir çizgi çizmiş ve tam ortasında durmuş, ben bu paraları havaya atarım çizginin üzerinde kalanlar Allah’ın gerisi benim demiş. Oflu hoca da 100 bin doları almış, papaz ve Hahambaşına dönerek Allah’ın hikmetinden sual olunmaz ben paraları havaya atarım yüce Allah istediğini alır yere düşenler bana kalır demiş.
Kesinlikle alınmayacağımız Avrupa birliği için verilen tavizler Türk insanının şerefiyle, diniyle ve inançlarıyla alay etme noktasına gelmiştir. Bu tavizleri verenlerin kendilerini çok dindar kabul eden kişiler olması düşündürücü ve üzücüdür.
Yüce Allah yöneticilerimize Oflu hoca kadar uyanık olmayı nasip etsin…