Bölücülük ve bu suçu teşvik hiçbir zaman hürriyetler sahasında yer alan bir konu değildir. Türkiye ve Türk milletinin bütünlüğü değişmez bir esastır. Etnik ve inanç farklılıkları bütünlüğü zaafa uğratacak nitelikte kullanılamaz. Toprak ve toplum bütünlüğünü güçlendirecek müessir tedbirler sür’atle alınmalıdır. Bölücülük ve terörün iç ve dış kaynaklarını kurutmak için kesin ve kararlı mücadele yürütülmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın başlangıç bölümünde “Türk vatanı ve milletinin ebedi varlığını ve yüce Türk Devleti’nin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda;
Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ebedî varlığı, refahı, maddî ve manevî mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;
Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğu belirtilmiştir.
Bölücülük ve bu suçu teşvik hiçbir zaman hürriyetler sahasında yer alan bir konu değildir. Türkiye ve Türk milletinin bütünlüğü değişmez bir esastır. Etnik ve inanç farklılıkları bütünlüğü zaafa uğratacak nitelikte kullanılamaz. Toprak ve toplum bütünlüğünü güçlendirecek müessir tedbirler sür’atle alınmalıdır. Bölücülük ve terörün iç ve dış kaynaklarını kurutmak için kesin ve kararlı mücadele yürütülmelidir. Ülke savunması güçlü tutulmalıdır.
Dünya siyasetinde ortaya çıkan yeni gelişmeler Türkiye’nin çıkarlarını uluslar arası siyasî platformda tehlikeye sokmaktadır. Bunlar AB ve ABD, Balkanlarda, Ege ve Kıbrıs’ta, Ortadoğu, Kafkasya, ve Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerimizde belirgin hale gelmiştir. AB ile münasebetlerimiz dengesiz bir taviz politikasına oturtulmuştur. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti feda edilmiştir. Kuzey Irak’taki Türk bölgeleri (Kerkük, Telafer, Erbil, Musul) kaybedilmiştir. Türk Cumhuriyetleri ve mücavir ülkeler bizim tabiî bir tarihî birlik havzamızdır.
Millî kültürümüz ve onun çok önemli bir unsuru olan Türkçe’nin korunması vazgeçilmez bir hedef olmalıdır.
Bugün Türkiyemizdeki olumsuz manzara sonucunda insanlarımız bezgindir, kırgınlık içerisindedirler ve yeni ümitler ve çıkış yolları aramaktadırlar.
Ümitsizliğe kapılmaya gerek yoktur. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk Gençliğe Hitabesi’nde “Bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” demiştir.
Türkiye Cumhuriyet Devleti dünya durdukça yaşayacaktır.