Demokrasi götürdüğün Afganistan’da, kendi adamlarını seçtirerek köleleştirdiğin yoksul Afgan halkını seviyoruz.
Ailesini görmek uğruna vatanına girişte günlerce Conilerince işkence gören Afganistan dışında okuyan Afganlı öğrencileri, beş dolar yevmiye için her türlü mihnete katlanan Afganlı işçileri seviyoruz.
Rejimlerini onaylamasam dahi “Irak’ta yaptıklarımı size de yapacağım” diyerek sıranın onlara geldiğini açıkça deklare ettiğin, korkutup, sindirmeye çalıştığın İran ve Suriye halkını seviyoruz.
Nasıl sevmez ki insan?
“Sev beni” diyeni….
Merhamet varken bu dilekte “Emrin başım, gözüm üstüne” yüzündeki rabbiyesirden eser kalmamış Bayan Rice.
Başkanın da müştekî imiş bizlerden... “ Nasıl sevmez bizleri, Türk Milletini? Sevsinler!” deyû emir buyurmuş.
Sevmez miyiz? Seviyoruz hem de deliler gibi!
“Nükleer silâhları var” deyip, çocuk, kadın, yaşlı, sivil demeden tepelerine boşalttığın nükleer ve kimyasal silahlarınla can veren masum Irak halkını seviyoruz.
Yok ettiğin aileleri, Cuma namazlarında dahi katlederek soykırım uyguladığın Irak halkını seviyoruz.
İlâçsız, aç, susuz bıraktığın bir damlacık sübyanın gözündeki yaşı seviyoruz.
Askerlerinin hoyrat emellerine alet ettiğin Irak hapishanelerindeki kadınları seviyoruz.
Bağımsızlık savaşı vermek uğruna çölde şehit olan, gazi olan, eline tutsak düşerek türlü işkencene maruz kalan esir Iraklıyı seviyoruz.
Her türlü hileyi, desiseyi uygulayarak, “Demokrasi getiriyorum” numarasıyla yaptığın seçimlerle, tüm haklarını ellerinden aldığın mazlûm Irak Türkmen halkını seviyoruz.
Yardım paketleri atıyorum diye kandırıp, gökyüzünden saldığın bombaları toplarken paramparça olan Afganlı kadın ve çocukları seviyoruz.
Demokrasi götürdüğün Afganistan’da, kendi adamlarını seçtirerek köleleştirdiğin yoksul Afgan halkını seviyoruz.
Ailesini görmek uğruna vatanına girişte günlerce Conilerince işkence gören Afganistan dışında okuyan Afganlı öğrencileri, beş dolar yevmiye için her türlü mihnete katlanan Afganlı işçileri seviyoruz.
Rejimlerini onaylamasam dahi “Irak’ta yaptıklarımı size de yapacağım” diyerek sıranın onlara geldiğini açıkça deklare ettiğin, korkutup, sindirmeye çalıştığın İran ve Suriye halkını seviyoruz.
Sayende topraklarında kan ve ateşin durmaması için elinden geleni ardına koymayıp, erkeksiz kalan Çeçen kadın ve çocuklarını seviyoruz.
Utanmadan “İnsan Hakları İhlâli Raporu” yazarken, Guatemala üssündeki hesabını veremediğin esirleri seviyoruz.
Hiroşima ve Nagazaki’de atom bombalarınızla on saniyede yok ettiğiniz iki yüz elli bin Japon’u ve de radyasyonunuzun bıraktığı izleri halen silemeyen Japon halkını seviyoruz.
Daha burada sayamadığımız sayenizde mazlûm ve mağdur kalmış nice halkları ve insanları seviyoruz.
Şimdi yaşadığınız toprakların gerçek sahibi olan, katlettiğiniz milyonlarca Kızılderili’yi seviyoruz. Hatta topraklarına sahip çıkmak için nasıl onlara soykırım uyguladığınızı anlatan seminerler, paneller düzenlemeyi, dernek ve vakıflardan başlayarak İl Genel Meclislerine uzanan Kızılderilililere yaptığınız soykırımı lanetleyen bir girişim başlatmayı düşünüyoruz.
Boyunlarına halkalar takarak ölümüne çalıştırdığınız Afrikalı köleleri seviyoruz. Kaç milyon köleyi kırbaçlarınız ve kurşunlarınızla öldürdünüz? Hiç akıl edip saydınız mı?
Ve……
Hiçbir anlam verememiştik, Edelman’ınızın gelir gelmez, ayağının tozu ile İstinye’deki üssünüzde “Asmalı Konak” dizisi oyuncuları ve yapımcılarına garden parti vermesine! Ama akabinde Türk televizyonlarında patlayan dizi ve realite şov rezilliği ile dünya ve Türkiye sorunlarından soyutlanarak beyni uyuşturulan Türk kadınlarını ve gençlerini seviyoruz.
Misyon cemiyetlerinizce, konsolosluk görevlilerinizce, kapı kapı, şehir şehir gezerek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına etnik kökenlerine dayalı masallar anlatarak, bir gün bu topraklar üzerinde devletçikleri olabileceğine iknâ edilmeye çalışarak kandırdığınız insanlarımızı seviyoruz. Velev ki; o kandırdıklarınızın çoğu bizlerin bu sevgisi sayesinde sizlerden vazgeçtiler.
Gücünüzü ve şirketlerinizi koruduğunuzu ispatlamak için, bir emrinizle paralarına el koydurduğunuz dört yüz bin masum “İmarzedeyi” seviyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde oynadığınız her oyuna, yaptığınız ve yaptırdığınız her türlü bölücülüğe, parçalayıcılığa baş kaldıran ve baş vermeye hazır olan resmî ve sivil, kadın ve erkek, genç ve ihtiyar herkesi seviyoruz.
Bu arada; Türkiye’nin hemen her vilâyetinde açtığınız kiliselerde yüz dolara din değiştirenlerse bizden değil, sizdendir. Yüreğimizde nasıl onlar için yer yoksa, bu kadar sevgiden sonra maalesef sizler ve sizlere destek veren tüm kurum ve kuruluşlar, uzantınız olan AB için de yer kalmadı.
Bayan Rice;
Kusurumuza bakma be anam!
Hariciye vekili misiniz, yoksa sömürgeler nazırı mısınız bilemeyiz ama;
sizin medya bize karşı ne ise, mütareke medyası hariç bizim medya da size karşı o…Al gülüm, ver gülüm hesabı… Anlarsın ya (!) Yukarıda Allah var şimdi! Bizim mütareke medyasının sizinkiler gibi yalanı çoktur da iftiracıları bol değildir.
Sana zahmet, bizlere eziyet, şu naçizane nameyi başkanına da iletiver.