Kasım 2008

Ö T E S İ

 

25.04.2024 



Kuşbakışı

 
Şahin Zenginal

AB, ABİMİZ oldu


İçerdekiler insanımızın beyinlerini boş bilgilerle dolduruyor. Sokaktaki insanın konuştuklarına bakın. Bilmem kim kime kaynana olacakmış, bilmem kime gelin oluyormuş… Bir kaynana gelin, bir evlenelim evlenmeyelim yarışması aldı başını gidiyor. Sabah kahvaltı ederken televizyonda gözüme çarptı, stüdyoda kadınlar hayatlarında hiç görmedikleri ve görmeyecekleri kişiler için birbirine giriyorlar. Pes dedim, bu kadar da olmaz.

Amerika’nın insanların beyinlerini uzaktan kontrol etmek için yıllardır çalıştığı biliniyor. Hatta bazıları Amerika’nın bunu başardığını söylüyor. Toplu iğne başı kadar küçük bir aletle veya insan beynine uzaktan gönderilen dalgalarla insanları kontrol ediyorlar. O insan istemese bile uzaktan kumanda ile bazı şeyleri yaptırtıyorlar. Gerekirse uzaktan verilen talimatlarla insan bile öldürtüyorlar. Bu haberlerin doğruluk derecesini bilemiyoruz. Ama müthiş bir teknoloji, insanın dudakları uçukluyor. Tabiî ki insan bir o kadar da korkuyor. Amerika’nın elinde böyle bir teknoloji olduğunu düşünün. İnsanlık için tam bir felâket olur; felâket ne kelime insanlığın sonu geldi demektir.
Son günlerde ülkemizde yaşanan olayları gördükçe sanki Türk insanının beyinlerinin de uzaktan kontrol altına alınmaya çalışıldığını düşünmeye başladım. İnsanlarımızın beyinleri işgal edildi. Gereksiz dedikodularla beyinler meşgul ediliyor veya tam bir teslimiyetçilik örneği gösteriliyor.
İçerdekiler insanımızın beyinlerini boş bilgilerle dolduruyor. Sokaktaki insanın konuştuklarına bakın. Bilmem kim kime kaynana olacakmış, bilmem kime gelin oluyormuş… Bir kaynana gelin, bir evlenelim evlenmeyelim yarışması aldı başını gidiyor. Sabah kahvaltı ederken televizyonda gözüme çarptı, stüdyoda kadınlar hayatlarında hiç görmedikleri ve görmeyecekleri kişiler için birbirine giriyorlar. Pes dedim, bu kadar da olmaz.
Aslında bu daha az tehlikeli olanı. Daha tehlikeli olanı ise teslimiyetçilik örneğinde görülüyor. Örneğin otobüs bekleniyor, haliyle uzun bir kuyruk oluşmuş. Tam o esnada otobüs geliyor. Densizin biri araya kaynak yapıp, hemen otobüse binmek istiyor. Haklı olarak arkadan sesler yükseliyor. Ancak gösterilen tepki tam bir teslimiyetçilik örneği; “Bu kafayla mı AB’ye gireceğiz.”
Bununla kalsa iyi. Kurban Bayramı boyunca bütün televizyonlarda ve gazetelerde verilen haberleri gördünüz. Herkes bir teranedir tutturmuş, “AB arifesinde böyle şey olur mu? Sokakta kurban kesilir mi, bu ne vahşettir.”
“Yeter artık, kurban kesmeyin” diyecekler ama bunu söylemeye yürekleri yetmiyor. Bunun için de AB’İLERİNE sığınıyorlar.
Sokakta simit satılır “AB’ye girerken böyle olur mu?” Seyyar satıcılar kovalanır “AB kapısında bu manzara yakıştı mı?”
Hayatımızı, yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı AB’ye uyarladık. AB, ABİMİZ oldu. Bütün her şeyimizi AB’ye ayarladık. Meclis’ten yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçirdiğimiz yasaların adını bile “AB’ye uyum yasaları” koymadık mı. Bu yasalara, AB’İLERİnin uyum yasası adını verenlerin, televizyonlara çıkıp, “Biz bu yasaları Türk milletinin yararına olduğu için çıkardık” demeleri yok mu? Varın bunun adını siz koyun… Ben başımı derde sokmayayım…
Şu tutarsızlığa bakın Allah aşkına… Düne kadar Almanya’da, Rusya’da, Kosova’da Bosna’da insanların katledilmesine seyredenler, hatta destek olanlar, bugün Irak’ta, Filistin’de, Kafkaslar’da yapılan soykırımları körükleyenler bize, “Yaradılanı hoş gördük, Yaradandan ötürü” kültüründen gelen bize, insan hakları dersi veriyorlar. Babalarını huzurevine, çocuklarını yetiştirme yurduna bırakanlar, bir hayvan kadar bile evladına sahip çıkmayanlar bize akıl öğretiyorlar. Onlar densiz her şeyi yaparlar, ama bize ne oluyor da bunu içimize sindiriyoruz. Her şeyimizi, yasalarımızı ve anayasamızı bile AB’ye uyarlar olduk, AB’İLERİMİZE sormadan hiçbir iş yapamaz olduk.
AB dünyanın son teknoloji harikası, insanlık için en büyük model mi ki, biz de kayıtsız şartsız bu modeli kabul ediyoruz, kabul etmek ne kelime her şeyimizle teslim oluyoruz.

Bütün varlıklarını soykırım ve kan üzerine kuran, insanlıktan asla ve asla nasibini almamış AB ve Amerika’nın neyini model alıyoruz? AB gerçekten hak ve hukuk biliyorsa, Türk insanının kurban kesmesine gösterdiği tepkiyi, Irak’ta insanların boğazları kesilirken niçin göstermedi ve göstermiyor. Hoş nasıl gösterecekler ki, Irak’ta ve dünyanın her köşesinde en büyük katliamı ve soykırımı yapan zaten kendileri…




ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002