Atatürk, Cumhuriyet’i Türk gençliğine emanet etti... Kulağa çok iyi geliyor, gençlerin gururunu okşuyor ama, Atatürk, günümüz gençliğini görseydi, gene de Cumhuriyet’i emanet eder miydi dersiniz?..
Sözümüz tabii ki “adam gibi” gençlere değil! Ülkesini seven, ülke sorunlarını bilen, kendini geliştiren, kitap okuyan “ilkeli” ve “sağlam” gençlerimizi ayrı tutuyoruz. Sözümüz, “Kurtlar Vadisi”nde –rolü gereği- ölen “Çakır” karakterine “ciddi ciddi” mevlit okutan gençliğe... Sözümüz, futbol karşılaşmalarına döner bıçağıyla giden gençliğe... Sözümüz, bilgiye ulaşmak için değil, oyun oynamak ya da kız tavlamak için internet cafe’leri dolduran geçliğe...
“Necip basın”ımız pek değinmiyorsa da, Kuzey Kıbrıs’taki Türk gençliğinin yarısı Rum pasaportu aldı...
Atatürk, Cumhuriyet’i Türk gençliğine emanet etti... Kulağa çok iyi geliyor, gençlerin gururunu okşuyor ama, Atatürk, günümüz gençliğini görseydi, gene de Cumhuriyet’i emanet eder miydi dersiniz?..
Sözümüz tabii ki “adam gibi” gençlere değil! Ülkesini seven, ülke sorunlarını bilen, kendini geliştiren, kitap okuyan “ilkeli” ve “sağlam” gençlerimizi ayrı tutuyoruz. Sözümüz, “Kurtlar Vadisi”nde –rolü gereği- ölen “Çakır” karakterine “ciddi ciddi” mevlit okutan gençliğe... Sözümüz, futbol karşılaşmalarına döner bıçağıyla giden gençliğe... Sözümüz, bilgiye ulaşmak için değil, oyun oynamak ya da kız tavlamak için internet cafe’leri dolduran geçliğe...
“Necip basın”ımız pek değinmiyorsa da, Kuzey Kıbrıs’taki Türk gençliğinin yarısı Rum pasaportu aldı... Denktaş’ın onlara değimli gördüğü Kuzey Kıbrıs topraklarını, küçük çıkarları için gözden çıkaran bu geçlik, Atatürk’ün Cumhuriyet’i emanet ettiği gençlik olabilir mi?..
Çekimleri üniversite salonlarında yapılan ve öğrencilere söz hakkı verilen TV programlarında, geçlerin yalnızca kendilerini düşündüklerine tanıklık etmekteyiz... “Bunlar bizi almayacak! Alacakmış gibi yapıp çok şey isteyecekler...” diyen bilim adamını yanıtlayan genç, rahatlıkla “Ne istiyorlarsa verip girmek zorundayız. Benim geleceğim AB’de” diyebilmektedir... Ulusal çıkarlarımız gençliğin pek umurunda değil gibi gözüküyor. Avrupalı olacak, çok para kazanacak, “kendini” kurtaracak... Aralarında, kişisel çıkarcılığının üstünü örtmek için “Çocuklarımın geleceği...”şablonuna sarılanlar da var...
Oysa Atatürk böyle dememişti... Bu gençler ya “Söylev”i (Nutuk) okumamış, ya da okumuş ve iplememiş anlaşılan...
Gencin biri kalkıp şunları söyleyebiliyor:”Bizi paranoyalarınızla yetiştirdiniz. Size kalsa çevremiz düşmanlarla dolu. Oysa hepsi bizim komşumuz. Yunanistan’la , İran’la, Irak’la, Suriye’yle ne gibi bir sorunumuz olabilir?
Gencin saydığı bu ülkeler, Türkiye’yi içten içe kaynatmak için yıllar yılı PKK’ye yardım ve yataklık eden; zılgıt’ı yiyince öteki ülkelere postalayan, konu soğuyunca yeniden yardım ve yataklığını sürdüren, örgütü tanımakla kalmayıp bakan düzeyinde görüşmeler yapan, eğitilmeleri için kamplara general düzeyinde subaylarını gönderen, 30 bin yurttaşımızın ölümünde “yadsınmaz katkılarını esirgemeyen sevgili komşular”ımızdır...
Bu gençler “tarihi bilmiyor” olabilir ama, bunlar “tarih” bile değil! Dün.
Olamaz!
Atatürk’ün Cumhuriyet’i emanet ettiği gençlik bu olamaz!