Bilgisayar üreticileri gelecekte nano boyutta çip mimarileri ile çok daha hızlı işleme gücüne erişmeyi umuyorlar. Otomotiv endüstrisinde ise, çok daha iyi görüş kabiliyeti sağlayacak nanoteknoloji destekli camlar, otomobillere entegre edilmek üzere. Kimi tekstil firmaları, nanopartikülleri pantolonlara katarak kırışmaya ve lekelenmeye çare arıyorlar.Bilim adamları, atomik ve moleküler boyutlarda çalışırken bazı ortak maddelerin farklı şekillerde davrandığını keşfetmişlerdir; elektronik iletkenler yalıtkan olmaya başlamış, ışık kontrol edilerek plasmon adı verilen küçük paketlere kanalize edilebilmiş, ilaç uygulamaları sırasında, iltihaplanmış kan damarları duvarlarını hedef almak için, bakterilerle ayrışabilen polimeriler beyaz kan hücrelerini (lökositleri) taklit edebilmişlerdir.
Nanoteknoloji birçok bilim dalını kapsamasına karşın tıp alanında oldukça çarpıcı gelişmelere imkan tanıyacaktır. Uzmanların görüşüne göre; gelecekte mikroskobik robotlar vücudun dolaşım sistemine girerek hücre seviyesinde onarım yapıp hastalıkları iyileştirebilecek. Nano algılayıcılar insan vücudundaki hastalıkları çok önceden saptayarak erken tedavi olanağı tanıyacaktır. Dahası ameliyat esnasında vücudun sadece hastalıklı bölgesine inen mikroskobik cihazlar; yiyecekleri saran ve bakteriyel bozulma olduğunda rengi değişen alüminyum folyo gibi ürünler elde edilebilecektir. Bu teknolojiyle üretilen minik aygıtlar adeta minik birer denizaltı gibi damarlarımızda dolaşabilecek , yönlendirdiğimiz hücreye alıcıları vasıtasıyla yapışabilecek ve mikro makaslarıyla adeta bir cerrah gibi hücredeki aksaklıkları giderebilecek, hatta DNA üzerinde değişiklikler yapabilecekler. Nanoteknolojide bir sınır yoktur, yapılabilecekler uzmanların hayal gücüne kalmıştır.
HAYATI NASIL DEĞİŞTİRECEK?
Bilgisayar üreticileri gelecekte nano boyutta çip mimarileri ile çok daha hızlı işleme gücüne erişmeyi umuyorlar. Otomotiv endüstrisinde ise, çok daha iyi görüş kabiliyeti sağlayacak nanoteknoloji destekli camlar, otomobillere entegre edilmek üzere. Kimi tekstil firmaları, nanopartikülleri pantolonlara katarak kırışmaya ve lekelenmeye çare arıyorlar.Bilim adamları, atomik ve moleküler boyutlarda çalışırken bazı ortak maddelerin farklı şekillerde davrandığını keşfetmişlerdir; elektronik iletkenler yalıtkan olmaya başlamış, ışık kontrol edilerek plasmon adı verilen küçük paketlere kanalize edilebilmiş, ilaç uygulamaları sırasında, iltihaplanmış kan damarları duvarlarını hedef almak için, bakterilerle ayrışabilen polimeriler beyaz kan hücrelerini (lökositleri) taklit edebilmişlerdir.
TOPLUMSAL BOYUTLARI
Nanoteknolojiyi yakından incelersek çok enerji tasarruflu ve çevre dostu. Günümüzün teknolojileri ise hammaddenin üretimiyle başlıyor ve istenen maddenin saflaştırılması için birçok işlemden geçiyor; artık maddesi çok, çevre düşmanı ve gereksiz enerji tüketiyor. Atmosferde gittikçe artan karbon dioksit gazında ve dünyamızdaki ısı artmasında günümüzün enerjiye aç teknolojilerinin etkisinin büyük olduğunu herkes kabul ediyor. Nanoteknolojide imalat için gereken her şey portatif olabilecek büyüklükte. Ayrıca hammaddeleri çok uzak yerlerden alıp taşımaya gerek kalmıyor, çünkü hammadde olan atomlar her yerde var. Bunların doğal neticesi, ekonomide merkeziyetçilik ortadan kalkacak. Günümüzde küçük bir azınlığın elinde olan ileri teknoloji ve sermaye, coğrafi olarak daha homojen dağılacak, demokratik düzenler daha bir anlam kazanacak. Tabii insanlık böyle bir teknolojiyi kötü yolda da kullanabilir. Moleküler makinaların, mini robotların biyolojik veya konvansiyonel silah yapımında kullanılma olasılığı da var.
TÜRKİYEDE DURUM NASIL
Türkiye ise bu çağı çok geriden takip ediyor.Türkiye'nin aksine birçok ülke nanoteknoloji alanına oklukça büyük yatırımlar yapıyor. AB nanoteknolojiye öncelikli 7 alan içerisinde yer verdi ve 5 yıl bu alandaki Ar-Ge çalışmaları için 1,3 milyar euro kaynak ayırdı. Yüksek yoğunluklu bellekler ve bioçipler gibi birçok ürünün yapımında kullanılacak nanorobotların çağına hazırlıklı giren ülkeler, bu sektörde yılda dönecek yaklaşık 2 trilyon dolarlık pastadan pay alabilecek.Nanaoteknoloji ile TÜBİTAK bir takım araştırmalar yapmasına rağmen gerekli çalışmalar maalesef istenilen sevide yapılmıyor.