Kasım 2008

Ö T E S İ

 

11.11.2024 



Reymanca

 
Reyman Eray

BATILILIK ve TSK...


Ülkemizde her ilericilik adımı, her batılılık TSK’dan gelmiştir. TSK’nın suskun kaldığı her durumda Türkiye geriletilmiştir.

“Güçlü Türkiye”den rahatsızlık duyan AB, “farklılıklarımızı kaşımak”la yetinmiyor; “müzakere” koşullarına koyduğu “silahlı kuvvetlerimizi edilginleştirmeye (pasifize) yönelik maddeler”le de Türkiye’nin elini-kolunu bağlamaya çalışıyor. Dahası, liboşlarımız aracılığıyla, silahlı kuvvetlerimize dil uzatmanın “ilericiliğin gereği” sayılmasını sağlamaya kalkışıyor ve gene liboşlarımız aracılığıyla bunda bir dereceye dek başarılı oluyor; tehlikeli oyunlara yelteniyor... Silahlı kuvvetlerimize dil uzatanları kınamaksa, “statükocu”luk oluyor son zamanlarda... Ülkesini sevmek, ordusunu sevmek, Atatürk devrimlerine bağlı olmak “statükocu”luksa; evet ! Sapına dek statükocuyuz !
Önce şu “müzakere” sözcüğünü ele alalım. Müzakere, “iki tarafın bir konuyu görüşmesi”dir. Yapılanın adı ise “müzakere” değil “dayatma”dır. AB buyuracak, biz “emriniz olur” diyeceğiz. AB’ye girmek için bir başka şansımız yok ! Adamlar haksız da sayılmaz hani. “Tanrı aşkına birliğimize girin” diye yalvarmadılar. Girmek için poposunu yırtan biziz; dolayısıyla koşulları kabullenmek zorundayız. Ya da onurlu bir ülke gibi: “Mersi, biz almayalım” diyeceğiz.
Atatürk’le başlayan çağdaşlaşma günümüze taşınabilmiş olmasını, radikal partilerimize değil; sanıldığı gibi “solcu”larımıza da değil; yalnızca ve yalnızca TSK’ya borçluyuz. Bunun altını çizmekte yarar var.
Bugün, yurtsever aydınlarımızın çoğu, çıkıp konuşacağı televizyon programı bulmakta zorlanıyor; gazeteler, düzenin borazancılığını yapmayana yazı yazdırmıyor... Aydın Doğan’ı birçok kişi birçok nedenle eleştirebilir ama, Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun gibi iki “ulusal değer”i bünyesinde barındırıyor olmasını alkışlamamak da elde değil !
Dönelim TSK’ya. Ülkemizde her ilericilik adımı, her batılılık TSK’dan gelmiştir. TSK’nın suskun kaldığı her durumda Türkiye geriletilmiştir. Dün “örf/âdet/anane” sözcüklerini ağzından düşürmeyenlerin bugün batıcılık taslaması, ancak “çıkar ilişkileri”yle açıklanabilir. Gerçekten batıya dönük kurum TSK’dır ve hep öyle olmuştur.


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002