Ülkemizde her ilericilik adımı, her batılılık TSK’dan gelmiştir. TSK’nın suskun kaldığı her durumda Türkiye geriletilmiştir.
“Güçlü Türkiye”den rahatsızlık duyan AB, “farklılıklarımızı kaşımak”la yetinmiyor; “müzakere” koşullarına koyduğu “silahlı kuvvetlerimizi edilginleştirmeye (pasifize) yönelik maddeler”le de Türkiye’nin elini-kolunu bağlamaya çalışıyor. Dahası, liboşlarımız aracılığıyla, silahlı kuvvetlerimize dil uzatmanın “ilericiliğin gereği” sayılmasını sağlamaya kalkışıyor ve gene liboşlarımız aracılığıyla bunda bir dereceye dek başarılı oluyor; tehlikeli oyunlara yelteniyor... Silahlı kuvvetlerimize dil uzatanları kınamaksa, “statükocu”luk oluyor son zamanlarda... Ülkesini sevmek, ordusunu sevmek, Atatürk devrimlerine bağlı olmak “statükocu”luksa; evet ! Sapına dek statükocuyuz !
Önce şu “müzakere” sözcüğünü ele alalım. Müzakere, “iki tarafın bir konuyu görüşmesi”dir. Yapılanın adı ise “müzakere” değil “dayatma”dır. AB buyuracak, biz “emriniz olur” diyeceğiz. AB’ye girmek için bir başka şansımız yok ! Adamlar haksız da sayılmaz hani. “Tanrı aşkına birliğimize girin” diye yalvarmadılar. Girmek için poposunu yırtan biziz; dolayısıyla koşulları kabullenmek zorundayız. Ya da onurlu bir ülke gibi: “Mersi, biz almayalım” diyeceğiz.
Atatürk’le başlayan çağdaşlaşma günümüze taşınabilmiş olmasını, radikal partilerimize değil; sanıldığı gibi “solcu”larımıza da değil; yalnızca ve yalnızca TSK’ya borçluyuz. Bunun altını çizmekte yarar var.
Bugün, yurtsever aydınlarımızın çoğu, çıkıp konuşacağı televizyon programı bulmakta zorlanıyor; gazeteler, düzenin borazancılığını yapmayana yazı yazdırmıyor... Aydın Doğan’ı birçok kişi birçok nedenle eleştirebilir ama, Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun gibi iki “ulusal değer”i bünyesinde barındırıyor olmasını alkışlamamak da elde değil !
Dönelim TSK’ya. Ülkemizde her ilericilik adımı, her batılılık TSK’dan gelmiştir. TSK’nın suskun kaldığı her durumda Türkiye geriletilmiştir. Dün “örf/âdet/anane” sözcüklerini ağzından düşürmeyenlerin bugün batıcılık taslaması, ancak “çıkar ilişkileri”yle açıklanabilir. Gerçekten batıya dönük kurum TSK’dır ve hep öyle olmuştur.