ABD’nin Sadr’a yönelik yaptığı saldırılarda ulaşmak istediği söylenen sonucun tersine Şii insanlar üzerindeki bıraktığı etki tamamıyla ABD‘ye duyulan nefretin artmasına sebep oluyor. Peki ABD neden böyle davranıyor?
ABD’nin Sadr’a yönelik yaptığı saldırılarda ulaşmak istediği söylenen sonucun tersine Şii insanlar üzerindeki bıraktığı etki tamamıyla ABD‘ye duyulan nefretin artmasına sebep oluyor. Peki ABD neden böyle davranıyor?
ABD Ortadoğu İşgal Planında ikinci perdeyi araladı. İslam Dünyası, özellikle İslam’ın Şii yorumunu benimseyen insanlar için büyük öneme sahip Necef kentindeki Hz. Ali Türbesi Amerikan ordusunun bombalarıyla zarar gördü. Amerika Necef operasyonunun Sadr’a bağlı Mehdi ordusunun (!) son aylarda artan eylemlerini bitirmek istemelerinin sonucu olduğunu söylüyor. Görünen sebep bu.
Amerikan ordusu silah endüstrisinin sağladığı teknolojik güç ile binlerce metre yükseklikte uçan savaş uçaklarından hedeflere nokta atışı yaparken, Sadr’a bağlı Şii milislere yaptığı operasyonda rastgele atış yapıyor. Bu rastgele atışlarda Hz. Ali türbesi ve İslam’ın diğer kutsal mekanları da zarar görüyor. ABD’nin Sadr’a yönelik yaptığı saldırılarda ulaşmak istediği söylenen sonucun tersine Şii insanlar üzerindeki bıraktığı etki tamamıyla ABD‘ye duyulan nefretin artmasına sebep oluyor. Peki ABD neden böyle davranıyor?
Neden?
Çünkü ABD Ortadoğu işgal planının ilk aşaması olan Irak’a askeri güç yerleştirme işini bitirmiştir. Bu köşenin okuyucuları hatırlayacaktır. ABD’nin Irak’a saldırı öncesinde TBMM’den çıkartmasını istediği Türk topraklarına Amerikan askeri konuşlandırma talebinde biz demiştik ki; ABD’nin hedefi Irak değildir, hedef İran ve Türkiye’dir. ABD’nin Irak’a saldırısının hemen başında, Mart 2003 “Ufuk Ötesi Gazetesi”nde “ Türk Milleti Hazır Ol “ adlı yazımızın girişinde;
“Emperyalizmin yeni yüzü ABD, 21. yüzyılı şekillendirmek adına silahlarını çekti. Afganistan, Venezüella derken ölüm kusan silahlarını burnumuzun dibine kadar dayadı. Bütün dünyanın karşı olmasına rağmen sınırlarımızın hemen yanındaki bir bölgeyi bombalamaya başladı. ABD’nin buraya Irak için geldiği bir yalandır. Irak zaten yapay bir devlet idi. Tarihi kökleri olmayan, devlet geleneği bulunmayan; İngiltere’nin çıkarlarına hizmet etmek için kurulan sıvama bir oluşumdu.
ABD işgal kuvvetlerinin çok kolay bir şekilde halledebileceği Sadr güçlerine karşı giriştiği operasyonun kutsal mekanlara sıçramasının ardında yatan sebep budur. Bush yönetimi Irak’a saldırının başından beri soğukkanlı bir politika takip eden İran yönetimini savaşın içine çekebilmek için Şiilerin kutsal mekanlarına bilinçli bir şekilde saldırıya geçmiştir.
Evet Ortadoğu işgal planının ikinci aşamasına geçilmiştir. Sıra İran’a gelmiştir. ABD bütün dünyada nefret uyandıran kutsal mekanlara yönelik saldırısında İran’ın sabrını denemektedir. İran’ın ilk saldıran ülke olmasını beklemektedir.
Sırada bekleyen Kürt devleti
ABD Şiilerin kutsal mekanlarını bir yandan bombalarken bir yandan da Türkiye’nin Irak konusundaki yumuşak karnı Kuzey Irak Bölgesindeki Kürt-Türkmen gerginliğini tırmandırıyor. Rumsfeld Ortadoğu gezisinde ziyaret ettiği ülkelerden bahsederken Kürdistan ibaresini kullanıyor sonra gelen tepkiler üzerine Kırgızistan dediğini söylüyor. ABD işgal kuvvetlerinin denetiminde olan bölgede her hafta bir Türkmen yetkili öldürülüyor. Amerikan askerleri ise bu katliama seyirci kalıyorlar.
Kısaca söylemek gerekirse ABD dinsel motifleri kullanarak İran’ı işin içine sokmak için kolları sıvadı. Sırada Türkiye’nin yumuşak karnı Kürt Devleti’nin ilanı var.
İnşallah haklı çıkmayız.