Bu dünyanın ne gamında, ne şânında; anavatanın bağrında, nazlı yârin kucağında ebediyen hür olmak isteriz...
KASTAMONU’DAN SESLER
Mânilerle Süsler
Derdine çare ara
Düşen olursa dara.
Yardıma hazır bekler
Vali Mustafa Kara.
*
Yaylalar nane kekik
Tezgâhta olsun mekik
Topçuoğlu diyor ki:
“İşlerimiz hep dakik.”
*
Gidin Kışla Parkı’na
Bakın hizmet farkına
Hep beraber tembelin
Okuyalım çarkına
*
Sayana hey sayana
Dağda kayak kayana
Gönül dolusu sevgi
Bizden Mehmet Sayan’a
*
Çay gelmişse demine
Gerek yoktur yemine
Hediye isteyenler
Gitsin Çapraz Emin’e
*
Kumaşın kaşmir olsun
Hedefin Keşmir olsun
A benim kel kardeşim
Tarağın şimşir olsun
*
Kabardı yine tavus
Bahçede güzel havuz
Harikalar yaratır
Bakınız Basri Yavuz
*
“Mine” mine gözleri
Şirin tatlı sözleri
“Özgür” meslektaşımız
Hayran etti bizleri
*
İşler var nice nice
Güç katalım hep güce
Aramıza hoş geldin
Güzel kızım Ayyüce
*
Devran döne, gün ola
Eğirdiğin yün ola
Osmanlı Sarayı’nda
Uğra Zeki Ünal’a
*
Başka marka bilemem
Var mı hiç Nacar gibi
Gazeteci dediğin
Olmalı Acar gibi
*
Sudan ucuz sarımsak
Birkaç kilocuk alsak
Şifasından dolayı
Üşenmeyip kullansak
*
Helvanın adı “Çekme”
Sakın almadan geçme
Bunda da şifalar var
Gam yeme, kahır çekme
*
Sarımsağa, soğana
Karanlığı boğana
Selâm üstüne selâm
Olsun Ahmet Doğan’a
*
Tosya, Abana, Bozkurt
Ne şirindir güzel yurt...
Gelişmeye hazırdır:
Yeni ilçe Doğanyurt
*
Konuşur sesi, sazı
Kalpte bırakmaz sızı
Dinleyince coşarsın
Bünyamin’le Kırgız’ı
(Köktürk’le Kırgız’ı)
*
“Atmacayı vurdular
Bir avuç kanı için”
Kast’monu’ya gidelim
Cenneti görmek için
HORYATLAR
Ver ayım ver ayım
Bize ışık ver ayım
Üsküp’e selâm götür
Güzel sesli Veray’ım
*
Taş demire taş demire
Vurulmuş taş demire
Güzel oyunu için
Tebrikler Taşdemir’e
YAŞAMAK
Sabun pahalı.
Sular mikroplu.
Bundan sonra yaşayacağız:
Ne suya dokunacağız; ne sabuna el süreceğiz...
GÖNÜL DÜNYAMIZ
Bizi ellerin attığı taş değil, dostun gülü yaralar. Alıngan olduğumuzu zannedenler bu incelikten haberi olmayanlardır.
*
Sert olduğumuz iddia edilebilir, fakat kaba olduğumuz söylenemez.
Bahtımız olmasa bile, alnımız açıktır.
*
Bizi kapalı kutu sananlar, dert yanmaktan hoşlanmadığımızı bilmeyenlerdir.
Şakacı veya muzip olduğumuz ileri sürülebilirse de muziç olduğumuz söylenemez.
*
Ateşi sönmeyen gönül, karı erimeyen dağ bizdedir.
*
Biz, ilhamın kanatlarıyla uçmak, bulutların üzerinde yükselmek isteriz.
Bir akarsu gibi çağlamak, pınar gibi durulmak dileriz.
*
Şehnaz Longa gibi coşmayı, Hicaz Peşrevi gibi okşamayı, Badısaba gibi esmeyi arzu ederiz.
Bülbül gibi şakımak, martı gibi süzülmek hevesindeyiz.
*
Pınar başında Bozlak, tekkede Nefes, Mevlevîhanede Ayin, camide Tevşih, Serhat boylarında Mehter’iz.
*
Çinide renk, kilimde çizgi, oyada iplik, gönüllerde heves oluruz.
*
Bu dünyanın ne gamında, ne şânında; anavatanın bağrında, nazlı yârin kucağında ebediyen hür olmak isteriz...