Kasım 2008

Ö T E S İ

 

21.12.2024 



Ünlem !

 
Asuman Özdemir

Devlet zulüm ile âbâd olmaz


Buün devlet zangır zangır sallanırken temellerinden dinî ve millî duyguları zedelenen Türklerin en emniyeti kaldı, ne de huzuru... Din eksenli politikaları ile ehil olmayanlar iktidar olunca; bir anda PKK terörü patlarken, yabancılara 11 ayda satılan 248 milyon metrekare vatan toprağı da "Ne Mutlu Türküm" diyen Türk'ü kahrediyor.

Tarihin her dönemimde söylediler; Osmanlı’da da Cumhuriyetin dünü ve bugününde de âkîl adamlar hep dediler:
- Devlet asayiş ile durur;
- Devlet; halkın emniyet ve huzur içinde yaşaması ile durur;
- Yerinin ehli olmayan zalim olur;
- Zulüm devleti yıkar...
Bugün devlet zangır zangır sallanırken temellerinden dinî ve millî duyguları zedelenen Türklerin en emniyeti kaldı, ne de huzuru...
Din eksenli politikaları ile ehil olmayanlar iktidar olunca; bir anda PKK terörü patlarken, yabancılara 11 ayda satılan 248 milyon metrekare vatan toprağı da "Ne Mutlu Türküm" diyen Türk'ü kahrediyor. Nasıl kahrolmasın ki? Satın alanlar 7 düvel. Birinci sırada ise Yunanlılar. Tapu kayıtları ile tescilli bu koskocaman rakamın en az 3 katı kadarı da noter senedi ile satıldı. İsrail; satın aldığı toprakları tapuda tescil ettirmezken sadece GAP bölgesinden yüz bin top sahası büyüklüğünde toprak satın aldığı herkesin dilinde. Karış karış; metrekare metrekare kaybediyoruz.
Kilise vakıflarının mal edinmesi ile ilgili çıkan yasa Fener ve Kumkapı Patriklerine yeterli olmamış. Anlı şanlı profesör hukukçularımız da onları tatmin edebilecek hakları alabilmek için Lozan Andlaşması’nı AİHM'e götürüyorlar. Yunanistan'ın AP'dan geçirdiği Türkiye'nin AB'ye girebilme şartı Ayvalık, Bozcaada, Gökçeada dahil Ön Asya'nın Yunanistan’a verilmesi "olmazsa olmaz koşulunu" başnazır görmezden geliyor, "en büyük dostum" deyüp başbakanlarını kızının nikâhına şahit tutarken; Atina Patriği "Kostantinapolis bizimdir, en kısa zamanda Helen hükümdarlığında olacaktır" diye beyanatlar veriyor. Gerek Atina, gerekse Fener patriklerinin elinden kutsal ekmek yemeden adım atmayan Yunanistan Başbakanının patriklerinin bu fiillerinden önceden haberinin olmamasını varsaymak safdilliğin çok ötesindedir. Bu cemaati tanıyan olarak sizlere derim ki; "Her iki patrik de Atina hükümetinin haberi olmadan tuvalete dahi gidemezler." E o halde!
-Bizim başnazır ile yardımcılarının gözlerine perde mi indi?
- Hayır inmedi! Bile bile lâdes bu... 2. Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra Beyaz Saray’ın bir ayağı hep Atina hükümetinde oldu. Zamanla da müteffik oldular.
Beyaz Saray’dan icazetli başnazır ise daha seçilmeden oyunun kurallarını kabul etti.
Uyum yasasıydı, stratejik ortaklıktı... Onların hepsi fasa fiso..
Ol denince olunur, öl denince ölünür...
Bu iki ile ikinin dört ettiği gibidir.
Ne geldiyse zaten hem Osmanlı’nın hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin başına; müslüman beyinlerdeki gaflet ve dalâletten gelmedi mi? Saltanat ve zenginliklerini tebaanın ve yabancı temsilcilerin verdiği hediyelerle ve onların sağladığı mansıplarla yapma alışkanlığından gelmedi mi?
E, bunun bir bedeli olmayacak mıydı?
Meselâ; buyrun!
Her geçen gün büyük bir ivme ile gelişen kürt milliyetçiliği ve devletçiliği... PKK-Kadek artık siyasallaşan konjonktürü içinde kendisine miting meydanlarında yer bulurken, bölücübaşının da; resimleri ve sloganları ile resmîleşmediğini iddia edebilir misiniz? Her gün şehit cenazelerini kaldırmaya başlamadık mı? Bizler birilerini 3 Kasım öncesi bu kutsal törenlerde hiç görmemiştik. Şimdi de "asıl sahip çıkması gereken zaman ve bu sefer sahip çıkmalıdırlar" dememize rağmen eski alışkanlıklarını devam ettiriyorlar, cenaze törenlerine katılmaktan imtina ediyorlar. "Bunlar bize göre yanlıştır. Hatalı davranışlardır. Hükümet olarak her vatandaşa eşit mesafede olmak bu değildir. Düzeltilmesi gerekir" derken bu sefer de…
Karısının babasının evinde her akşam ayaklarını yıkayan çerkez halayıkları vardı ya; bu alışkanlığından vazgeçemeyen hanımefendinin 22 tane çerkez koruma etrafında dört dönerken, yabancı devletlerin hediyesi beşbuçuk metrelik limuzinlere binerken; bir anda etnik diller resmi dil statüsüne girdiler. Ve.......
70 milyon Türkiyeli oldu. Türk'ün "Ne Mutlu Türküm" diyebilme hakkı elinden alındı.


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002