2004 ÖSS’ye bir milyon sekizyüzbine yakın öğrenci katıldı. Bunların sadece üçyüzbini dört yıllık üniversiteleri tercih edebildi.
Otuzbine yakın öğrenci sınavda sıfır puan aldı. Milli eğitim bakanımızın dediği gibi sıfırcıların çokluğu eğitim sistemimizde bir şeylerin yolunda gitmediğinin göstergesi.
ÖSS sınavına giren öğrencilerin %30’u şuan değişik üniversitelerde okuyan öğrenciler. Üniversiteye sadece puanı tuttuğu için giden bu öğrencilerimiz üniversitede okurken asıl idealini kazanmak için yeniden sınava girme gereği hissediyor.
İlginç bir tespit daha. Okul birincisi olarak mezun olan öğrenciler arasında 185 ham puan barajını aşamayan öğrenciler bile var. Kimi okullarda ise okul birincisi barajını aşsa da bu okuldan mezun olan sıradan bir öğrenciden çok daha düşük puan almış.
Bu ne demek şimdi? Nasıl oluyor da okul birincisi olan bir öğrenci bu okulun sıradan bir öğrencisinden çok daha az bir puan alıyor? Bunun cevabı açık. Sistem ezberlemeye pirim veriyor. Bir günde kitabı yutup yazılı sınavlarında en yüksek notları alan bir öğrenci 10 gün sonra ezberlediklerini unutuyor. ÖSS gibi ezberin sökmediği sınavlar bu öğrenciler için tam bir kabus oluyor.
Sınavda tercih yapıp yerleştirilemeyen öğrenciler için ikinci bir umut kapısı var. Ek yerleştirmeler. Ek yerleştirmeler kontenjanını dolduramayan fakülte bölümlerine olacak.
Özel yetenek sınavları ile de üniversite kapıları bazı öğrencilerimize açılabilir. Öğrencilerimiz internetten, gazetelerden veya üniversitelerden yetenek sınavlarının tarihlerini öğrenebilirler.
Gelir düzeyi yüksek öğrencilerin son olarak umut kapısı olarak gördüğü Kıbrıs üniversitelerinde bu sene sıkıntılar var. YÖK bu üniversitelerin ön kayıtla öğrenci almasını bu seneden itibaren yasakladı. Altı Kıbrıslı milletvekilinin YÖK’e çıkartma yapıp görüşmelerde bulunması ise sonucu değiştirmedi.
ÖSS’de 185 puan alan geliri yüksek ailelerin çocukları liseye kayıt yaptırır gibi Kıbrıs ‘taki istediği üniversitenin bölümüne kayıt yaptıramayacak artık.
Kıbrıs’lı bürokratlar kayıtlarının çoğunu bu yöntemle alan bu üniversitelerin 300 milyon dolara yakın maddi kayıbı olacağı görüşünde. Hatta ve hatta bu uygulamayı ambargo olarak yorumluyorlar.
Amerika ve Avrupa’dan Kıbrıs’a uygulanan tecridin kaldırılmasını isterken böyle bir tecrit politikasını icraata dökmek samimiyetsizliğimizin bir göstergesi bence. Bu uygulamanın mantıklı açıklamaları olabilir ama zamanlaması son derece yanlış.
Neyse gelelim LGS kültürümüze.
LGS sonuçlarına göre de tablo aynı. Sıfırcı öğrencilerin çokluğu yine göze çarpıyor.
Sevindirici not da yok değil. LGS sınavının iki derecesi Şanlıurfa’dan. Yıllardır itilmiş psikoloji ile sınavlara giren Güneydoğulu öğrenciler bu yıl ki sınavlarda batıda eğitim gören arkadaşlarını solladılar.
Dereceli bir kız öğrenci Milli Eğitim bakanımızdan Urfa’ya fen lisesi açılması için istirhamda bulundu. Güneydoğulu bir kız öğrenci kendi şehri dışında bir liseyi kazandığında okuluna genellikle ailesi tarafından gönderilmiyor. Urfa’da fen lisesi yok. Bu nedenle fen lisesinde okuyabilecek kapasitesi varken bu minik beyinler kendi şehrinde düşük seviyede bir okula gitmek zorunda kalıyor.
Minik öğrencinin isteği çok anlamlı ve dikkate alınmalı.
Bu sene LGS ile ilk kez sosyal liselerine öğrenci alınacak. Fen liselerinde sayısal becerileri yüksek öğrencilerimiz seviyelerindeki öğrencilerle iyi bir eğitim alabiliyor. Sosyal beceriye sahip öğrencilerimiz için açılan bu okullar çok daha önceden yapılması gerekilen bir uygulamaydı. Bir eğitimci olarak sayısal öğrencilerinin fen lisesi var, sözel öğrencilerin nesi var diye hep söylenirdim. Sosyal liseleri iyi bir uygulama.
Tüm öğrencilerimize hayatlarında başarılar dilerim.