Hızlı trenin Sakarya’nın Pamukova ilçesinde raydan çıkması sonucu 39 vatandaşımız hayatını kaybetti. Peşinden Gebze'de bir başka kaza ve 9 ölü daha... Kamuoyu günlerce bu haber üzerine yoğunlaştı. Olması gereken de buydu zaten. Ama herkesin gözünden kaçan bir nokta var. Sadece hızlı tren mi raydan çıktı? Bugün ülkemiz raydan çıkmış durumda. Diktatörlüklerde bile görülmeyecek şekilde basına baskılar yoğunlaşmış, iktidar gazetecilerin soru sormalarına bile tahammül edemez hale gelmiş. Başbakan, gazetecilerin soru sormasını “Haddinizi aşmayın” diye tehditkâr bir üslûpla tersliyor. Hatta “sen hangi gazetedensin” diye sorarak da, gazetecileri adeta patronlarına şikâyet etmekle korkutuyor. Meslektaşlarımızı bu sütunlardan defalarca eleştiren bir kişi olarak rahatlıkla yazabilirim ki, basın kendi yanlışlarını kendi içersinde zamanla düzeltmeyi bilmelidir, bilir de...
Basına sansür ve tehditlerle, yönetilen ülkede demokrasiden söz edilebilir mi?
Emniyet Müdürlüğünden adam kaçırılan bir ülkede can ve mal güvenliğinden söz edilebilir mi? Emniyet Müdürlüğünden adam kaçıranlardan bir ülkenin bakanı özür dileyebilir mi? Ülkenin toprakları yabancılara yok pahasına satılırken, Bizans hülyaları pervasızca dile getirilirken ve bu hülyaların gerçekleşmesini sağlamak amacıyla vurulan kazmaları Türk insanına bir başarı gibi gösteren belediye başkanları varken, bu ülkeyi sahi rayda mı zannedeceğiz?
HUKUK HERKESE LAZIM
Gariban vatandaş, en ufak bir hukuki mesele için senelerce mahkeme kapılarında uğraşırken, sahi bu ülkeyi rayda mı zannedeceğiz? Alman Vakıflarıyla ilgili davaya yapılan baskılar sonucu iki celsede beraat ettirilirken, vatanı bölmeye çalışanlar yapılan baskılar sonucu tahliye edilerek bizzat başbakan yardımcısı tarafından ağırlanırlarken sahi yine soruyorum bu ülkeyi rayda mı zannedeceğiz? Kendi ekonomik politikaları yerine İMF politikalarını uygulayan, kendi hedefleri ülküleri yerine Amerika’nın Büyük Orta Doğu Projesinin payandası olacağını ilan eden bir iktidarın yönettiği ülke sizce rayında mı? Kendi hukuk kurallarının üstüne Avrupa Birliği Hukuku’nu getiren bir ülkede sizce her şey yolunda mı? Veya bu ülke rayda mı?
Hayali ihracat sanığı bir kişinin Kızılay’a genel başkan yapılması, kutsal bir kurumun adını lekelemiyor mu sizce?
AKP İktidarının bir kadrolaşma yeri olarak görülen Kızılay’daki haksız uygulamalar devam ediyor. Anayasa Mahkemesi’nin, Danıştay’ın ve Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararlarına rağmen bu uygulamalar devam ediyorsa sahi bu ülke rayda mı? Bugün hukuk kurallarını uygulamayanlar bir gün hukukun kendileri için de lazım olacağını hiç düşünmüyorlar mı?
Evet, her şey raydan çıkmış. İnsanlarda ölçü, fikir, şahsiyet bir kenara kaldırılmış. Artık varsa yoksa menfaat, varsa yoksa makam hırsı, varsa yoksa para hırsı. Sizce her şey rayında da sadece hızlı tren mi raydan çıktı? Bu ülkede her şey raydan çıktı. Dış politikada teslimiyetçilik politika oldu. Kıbrıs’tan taviz vermek politika oldu. Karabağ’da taviz verilmesi halinde bu meselenin de çözülebileceğini Türkiyeli bazı milletvekilleri Azerbaycanlı milletvekillerine söylemediler mi? Bizim ülkemizde her şey rayında da sıra Azerbaycan’a mı geldi.
Artık ray da kalmadı, yol da. Karanlıktan şikayet eden bir ışık yakmalı. Yolunu kaybedenler ya yeni bir yol bulmalı, ya da yeni bir yol açmalı. Her şeyin raydan çıktığı bir ülkede trenin raydan çıkması normal değil mi sizce. İlim adamlarının sesine kulak vermezseniz, basını susturursanız, kendinize muhalefet yapan herkese karşı hasmane tutum takınırsanız bu ülkede hiçbir şey rayına girmez. Eğer bir şeylerin yoluna girmesini istiyorsanız, başta hukukun üstünlüğünü kabul edeceksiniz. Yargı bağımsızlığını sağlayacaksınız. Adaletin zamanında tecelli etmesi için her türlü çalışmayı yapacaksınız, ondan sonra da farklı düşüncelere de saygı duyacaksınız. Siyasi kadrolaşma yüzünden bu ülkenin güzide kuruluşlarının ismini lekelemeyeceksiniz. Yani tekrar soruyorum her şey yolunda da bir hızlı trenimiz mi raydan çıktı? Sahi ne dersiniz?