Türkiye: Farklılıkların Ahengi mi, Yoksa Üç Kol Çengi mi?
28 Haziran 2004 Pazartesi akşamı, NATO Zirvesi dolayısıyla Topkapı Sarayı’nda ABD Başkanı Bush ve Batılı liderlere lirik tarih gösterisi sunuldu. Yekta KARA ve Ali TAYGUN tarafından tasarlanıp hazırlanan lirik gösterinin adı da çok ilgi çekici: “Türkiye: Farkların Ahengi”
Lirik Tarih Gösterisi’nde Tavas Zeybeği’nden Ulvi Cemal Erkin’in Köçekçe’sine, Verdi’
nin Reguem’’ine , Cemal Reşit Rey’in Türkiye Senfonisi’ne, Gülnihal’den Mozart’ın Türk Marşı’na, ilahilerden Carmina Burina’ya uzanan, farklı din ve kültürlerin birlikteliğini,
barışı, kardeşliği anlatan bir sunum yapıldığını, bizim yazar bozar tayfası tünedikleri gazete köşelerinden, beyaz camdan kaç gündür ballandıra ballandıra anlatıyorlar !..
Kafalarındaki dinsel takkeleriyle,İstanbul’dan Musevi Sinagog İlahi Gurubu, Atina’dan Rum Tehni Musiki Gurubu, bizim Otantik Türk Müziği’nden bir gurup,yani İbrahimi dinlerin mensupları, ayrı ayrı ama aynı makamda ilahi söylediler. Eskilerin YEK AHENK dedikleri şekilde dil ve gönül birliği içinde bir güzel müzik icra ediyorlar. Sonunda da hep birlikte “AMİN” diyerek...
Topkapı Sarayının İç avlu kapısında, NATO üyesi batılı liderlerin huzurunda Mehteran Takımı geçiş yaptı ve kös vurdu, marş söyledi. Osmanlı’nın görkemli günlerinde kös’ler,
bağımsızlığını dünya âleme duyurmak için vururdu. Artık öyle değil: Şimdi nevbet davulları
farklı şeyler çalıyor, âleme, ahaliye farklı şeyler duyuruyor. Mehter takımı da, diğer çalgı çeğane takımlarıyla birlikte Beethoven’in Dokuzuncu Senfonisi’ni çalmış. Bilindiği gibi
Dokuzuncu Senfoni AB’nin simgesel müziği.
Mehteran da bu modaya uymuş. Düvel-i Muazzama( Büyük Devletler) önünde, Çanakkale, Hicaz Hümayun, Estergon Kal’ası, Hücum Marşı çalacak değil ya...
ABD Başkanı George W.Bush Semazenlerin dönerken niçin düşmediklerine takmış kafayı.
Başbakana sebebini sormuş. Adam düz yolda giderken ikidebir tökezliyor.Bizim Başköy’den Sendireyik Kız bunun yanında hacı olur. Kendi başından pay biçiyor herif. Bush’un adağını yanlış kesmişler anlaşılan...
29 Haziran 2004 günü Bush Galatasaray Üniversitesi’nde Boğaz Köprüsü ve Ortaköy Camisini arkasına alarak konuştu. Yine Bush’lugunu yaptı. Camiye arkasını döndü. Şaka bir
yana, fonun simgesel bir anlamı var: Kuş beyinli Bush’u yönlendiren Waşington’un
kuş beyinlileri akılları sıra BÜYÜK ORTADOĞU fonu önünden Ortadoğu’ya ve Dünya’ya seslendiriyorlar kıt akıllı başkanlarını.
Müziğinden sahne düzenine, yemek çeşitlerine, ağırlandıkları mekânlara kadar NATO liderlerine sunulan Türkiye Kurtuluş Savaşı sonunda Lozan’la taçlanan Türkiye değil. Teslimiyete, bağımlılığa, batılı efendilere itaate hazır, Ortadoğu’nun karışık, karmaşık labirentlerinde küresel efendilerin uygun göreceği her türlü hizmete
hazır bir Türkiye portresidir. 3 Kasım sonrası dış destekle oluşan siyasal iktidar’ın milli
görüş’ten küresel teslimiyete giden kısa yolunun kısa hikâyesi NATO İstanbul buluşmasının çarpıcı karelerinde çok açık görülmektedir.
Fon müziğini, sahne düzenini, teşrifatçılığını, şakşakçılığını iktidarıyla, medyasıyla bizimkilerin yaptığı mekânda ağırlananların ağırlığı altında daha ne kadar ezileceğiz bakalım?