Üniversite sınavı gününe yaklaşılıyor. Haziran ayının 20’sinde yaklaşık bir buçuk milyon liseli üniversite sınavına girecek. Sayı bir önceki sınava göre çok daha fazla. Uğur dershaneleri rehberlik biriminin istatistiki sonuçlarına göre geçen yılki bir bölüme girilebilmesi için her daldan 2 net daha fazla yapılması gerekiyor. Üniversite sınavına giren öğrenci sayıları arttıkça yüzdelik dilime girecek öğrenci sayısı da düşüyor.
Örneğin 100 kişinin girdiği bir sınavda % 10’luk dilimle 10 öğrenci kabul eden bir bölüm düşünelim. Bu durumda bu bölüme girmek için bir öğrenci 9 kişi ile yarışmak zorunda demektir. Bir sonraki yıl aynı sınava 200 öğrenci girecekse bu sefer %10’luk dilimle 10 öğrenci alan aynı bölüm için 1 öğrenciye 19 tane rakip var demektir. İşin matematiğine bakıldığında ise bu bölüm bir önceki sene %10’luk dilimden öğrenci alırken bu sene %10 gibi görünse de bir önceki seneye göre %5’lik dilimde öğrenci alıyor olduğu anlamına gelir. Bu dilime girebilmek için de bir önceki yılın netlerinin daha da üstünde net yapmak gerekir.
Sınava giren öğrenci sayısı arttıkça üniversiteye girişte bir önceki yıla göre daha da zor duruma geliyor yani.
Bu seneki sınavda soru tipleri değişmeyecek. Önümüzdeki sene ise ne olacağı belirsiz.
Lise-2‘nin büyük bir kısmından ve Lise-3’ün tümünden soru çıkmıyor mevcut sınavda. Durum böyle olunca öğrenci lise-3’üncü sınıfta ders dinlemiyor. Öğretmende ders dinlenilmediğinden bu sınıftaki konuları fotokopilerle geçiştiriyor. Hatta ve hatta çoğu zaman hiç ders yapılmıyor ve öğrenciler serbest çalışmalarda bulunarak test çözüyor.
İntegral, türev ve limit üniversitelerin sayısal bölümlerinin ana malzemeleridir. Bu konular ise lise-3 müfredatında bulunuyor. Üniversite sınavında bu konulardan soru çıkmadığından öğrencilerimiz bu konuları bilmeden üniversitelere gitmektedirler. Durum böyle olunca sayısal bölümlerde okuma adına zorlanmalar olmaktadır. Bu zorlanma öğrenciler için olduğu gibi öğretim üyeleri içinde geçerlidir. Hatırlayın yakın zamanda ODTÜ rektörü bu üniversiteye integral, türev ve limit bilmeyen gelmesin demişti. Öyle ya koca koca profesörler öğrenciye daha önceden öğrenmesi gereken konuları öğretecek değil ya. Üniversitenin işlevi bu değil ki.
Bu durum nasıl önlenecek, bu bir muamma. Alınacak önlem 2005 ÖSS sınavında uygulanacak mı buda bir muamma. Bu durum yeni eğitim-öğretim sezonu başlamadan netleştirilmeli.2005 ÖSS sınavına girecek öğrenciler hazırlıklara başladırlar. Dershaneler de sınavda çıkan konulara göre hazırlıklarını yapmakta. Eğitim-öğretim sezonunun ortasında Lise-3 konularının da sınava dahil edildiği açıklamaları onlar üzerinde olumsuz etki yapar ve panik durumları görülebilir.
Hiçbir eğitimci üniversite sınavında lise müfredatının tümünden soru sorulmasına itiraz etmez. Aklın yolu budur. Yapılması gereken zamanında bu düzenlemenin yapılması ve kamuoyuna iletilmesidir.
YÖK yasası cumhurbaşkanlığından geri döndü ve hükümet tepkileri görüp bu yasayı şimdilik durdurdu. Cenaze yine ortada kaldı.
YÖK’ün kuruluş yıldönümlerinde çoğu sivil toplum kuruluşu ve birçok siyasi parti YÖK değişmeli naraları atmaktadır. YÖK meselesini çözme çabaları ise her ne hikmetse rejim elden gidiyor masalı ile durdurulmaktadır. Naralarını boş meydanlarda atan sivil toplum kuruluşları ise böyle durumda ya saf değiştirmekte yada kendileri ile tezata düşme pahasına seslerini çıkarmamaktadır. Ben bu YÖK meselesini çözüme ulaştıracak siyasal partinin özelliklerini inanın çok merak ediyorum. Çünkü korkularımız bazı partilerin bazı meseleleri bütün saf niyetlerine rağmen çözüme kavuşturmasını engelliyor. Çözüm istemeyenler kendilerini milletin iradenin yani meclis iradesinin üstünde görmekte ve haddini aşan sözler sarf etmektedir.
Şimdi ne olacak,
Hükümet dondurduğu bu yasayı daha da genişleterek yeni eğitim öğretim sezonuna yetiştirme çabasında.
Benimde bu konuda görüşlerim var.
Üniversite sınavı 3 aşamalı olsun. Lise-1-2 ve 3. sınıf sonunda sadece bu sınıflarda işlenilen konularla öğrenciler sınava tabi tutulsun.
Böylece 3 sene önce okulda görünen bir konudan öğrenciler sınava girmek zorunda kalmamış olacaktır. Konular sıcağı sıcağına sorulmuş olacak ve verim daha yüksek olacaktır.
Meslek liselerinin bölümlerinin yazabilecekleri alanlar her öğrenci için genişletilmesi yerine, belirlenmiş düzeyde başarılı olan bazı öğrencilere tanınsın. Örneğin mezunlar arasında %10’luk başarı grubuna giren meslek liseli bir öğrenci aynı düz liseli bir öğrencini haklarına sahip olsun. Yani sayısal, eşit ağırlık veya sözel bölümden istediği bir bölümü düz liseli bir öğrenci ile aynı şartlarda yazabilsin.
Bu hak tüm meslek liselerinde de uygulansın. Böyle bir uygulama meslek liselerinin içinde rekabeti artıracak, rekabet ise verimi artıracaktır.
Böylece meslek liselerinin önü tıkanıyor itirazlarının önüne set çekilmiş olacaktır.
Meslek liselerinin bazı bölümlerinin üniversitelerde dört yıllık fakülteleri yok. Örneğin İstanbul’da veterinerlik meslek lisesinin yazabileceği dört yıllık bir fakültesi yok. Bu durumda olan meslek liselerini mağduriyetleri giderilmeli. Meslek lisesi öğrencilerinin kendi alanları ile ilgili yazabilecekleri bölümler genişletilmeli. Örneğin elektrik bölümünde okuyan bir öğrenci elektrik öğretmenliğini ve elektrik teknikerliğini yazabiliyor. Bence bu bölümde okuyan bir öğrenci elektrik mühendisliği bölümünü de yazabilmeli. Bu uygulama diğer bölümler içinde kendi alanlarını kapsayacak şekilde genişletilmeli.
YÖK yasası ve üniversite sınavı sistemi değişmeli. Devletin tüm kurumları görevini başındadır. Kimsenin korku hezeyanlarını dile getirip bu ülkeyi germeye hakkı yok. Sadece rejim elden gidiyor masalını dillendiren hazretler oturup alternatif fikirler üretmelidirler. Yapılmak istenen bu vatan evladı içindir. Herkesin görüşüne ihtiyaç vardır ve fikirler harmanlanarak doğru bulunmalıdır.