Kasım 2008

Ö T E S İ

 

24.04.2024 



Reymanca

 
Reyman Eray

Geciken yazılar


Aylık bir dergide yazıyor olmanın sayısız zorluklarından biri de, değinmek istediğiniz çarpıklığın, günlük ya da haftalık bir (ya da birkaç) yayımda “çoktan değinilmiş” olmasıdır...Yani siz sonuçta, daha önce birilerinin yazdığını, derginiz yayımlandığında “yeni yazmış” sayılıyorsunuz... Dahası, konu bulamamış da, birilerinden “kopya çekmiş gibi” oluyorsunuz...

Kadına şiddet, reklamlara da girdi... Bu, başlı başına bir yazı konusudur. Gelgelelim, Mayıs ayında ekranlara gelen bir olumsuz görüntüyü, siz ancak Haziran sayınızda eleştirebileceksiniz. Bu da, birilerinin sizden önce konuyu günlük-haftalık gazete-dergide yazabileceği; sizin de, “o yazardan öykünüp aynı konuyu işlemiş” durumuna düşebileceğiniz anlamına gelir.
Bu gerçek karşısında, bir başka yazarı yinelemekten kaçınabilmenin tek yolu, kişisel ya da “geniş zamanlı” yazılar yazmaktır ki bu da, toplumsal ve ulusal sorumluluğu ıskalamak olur; dolayısıyla gazeteciliğin “işlev”ine gölge düşürür. “Viagrayı denedim ve yazdım” gibi; “AB’ye çeyrek kala” gibi; “Marmara depremi geldi-geliyor” gibi yazılar belki o ay sizden başkası tarafından yazılmayacaktır ama, sizin bu yaptığınıza da gazetecilik denmeyecektir !..
Biz en iyisi -birilerini yinelemek olsa da- şiddetin, hele “kadına karşı şiddet”in her gece ekranlara taşınmasının, ürün reklamı “mazeret”iyle açıklanamayacağını-aklanamayacağını söyleyelim; buna da susacaksa RTÜK’ün “ne iş yaptığını” sorgulayalım.
Reklam yazarının böyle bir sahneyi “espri”den sayıp kaleme almış olması; bağlı olduğu reklam firmasının bunu beğenip gerçekleştirmesi; ürün sahibinin bundan rahatsızlık duymaması yeterince şaşılası bir durumken; çok daha doğru-düzgün reklamlarda ve programlarda mikroskopla “suç” arayan RTÜK’ün, kadının dövüldüğü bir reklama suskun kalması çok daha şaşırtıcı.
Reklamda kadın erkeğe “Bu mu, bu mu ?” diye soruyor ve yanıt hoşuna gitmeyince “Şak !” diye patlatıyor tokadı... “Kadın hakları gevezeleri” bunları görmüyor ! “Entel feminist”lerimiz, reklam ekrandan kalkıncaya dek yaz tatiline çıkmayı uygun görmüş galiba... Ekranda “üç boyutlu acı bir gerçek” var ve “kadın”la ilgili kişi ve kurumlar bu gerçekle yüzleşmeye hazır değil !
Her şeyin “para”yla özdeşleştirildiği günümüzde, kabalığı, çirkinliği, ve “şiddet”i kanıksayanlar, “olağan” sayanlar giderek çoğalmaktaysa da; bizim “kadın savunucuları”ndan beklediğimiz, “ikiyüzlü”lükten arınması, daha ilkeli davranması; “feminizm”i, tünediği gösteri dalından indirerek “gerçek yaşam”a uyarlamasıdır.


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002