Bu yüzü tanıyorsunuz aslında... Tarihin her döneminde karşınıza çıkar... İşkenceyle, katliamla, vurgunla, soygunla, talanla, işgalle, hep karşınızdadır. Unutmanız mümkün değildir, siz unutsanız o size yine kendini hatırlatır. Bazen Haçlı seferleri olur, bazen Kazıklı Voyvoda, bazen Çanakkale’de rastlarsınız, bazen Antep’te, ama hep rastlarsınız bu iğrenç yüze... Bugün Irak’ta karşılaştığınız gibi... Asırlar öncesinde Kızılderililerin derilerini yüzdükleri unutursunuz, bu defa masum Kızılderili çocuklarını taşlara vurarak parçalarlar, bazen yeni doğmuş bebekleri dereye atarak boğulmasını keyifle seyrederken, kaç hava kabarcığı çıkaracağı üzerine iddiaya bile girerler... Ama hep unuturuz. Onlar yaptıkları katliamları hep başkasının üzerine atarlar, tıpkı “Kızılderililer kafa derisi yüzüyor” dedikleri gibi...
Tıpkı, “Ermenilere katliam yapıldı” dedikleri gibi... Tıpkı, Maraş’ın kurtuluşunda temsili işgal kuvvetlerine silah çekilmesini kınadıkları gibi... Onlar her zaman “Yavuz Hırsız” misali haklıdırlar. İnsan Hakları kuruluşları onlara çalışır. Uluslar arası teşkilatlar hep onların kontrolündedir. Siz bir tokat atsanız dünyayı ayağa kaldıranlar, Irak’ta işkencelerin en korkunçlarını uygulayanları keyifle seyrederler. Sadece, “bu işkenceleri yapanları kınadık” derler. Ebu Garib Cezaevinde yaşananların bir tanesi bile Türkiye’de yapılmış olsaydı da siz görseydiniz. Bütün dünyayı nasıl ayağa kaldırırlardı. Ambargolar, peş peşe gelir, ne barbarlığımız kalır, ne insanlığımız... İşte batının gerçek yüzü bu... Bu yüzü iyi tanıyın...Mehmet Akif’in “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” dediği işte bu yüz... Hâlâ bu yüzü tanımayanlar veya hafıza kaybına uğrayanlar bu fotoğraflara iyi baksın. Bu fotoğrafların yüzlercesi binlercesi tarihin her döneminde karşımıza çıkar. Sadece son on yıla bakmanız yeterli. İşte bizim girmeye çalıştığımız taviz üstüne taviz verdiğimiz medeniyetin gerçek yüzü. Gerçek yüzü diyorum çünkü karşınıza öyle maskelerle çıkıyorlar ki, insanımız iki yüzlü insanları arar hale geldi. Üç yüzlü, beş yüzlü, bir zihniyettir bu. Bu iğrenç yüzü öylesine beyninize kazıyın ki, bir daha asla yanılmayasınız. Vücudunuzdaki her hücre bu yüzü tanımalı.
İŞKENCELER PLANLI
Bu olaylara şahsi olaylar gibi bakamazsınız. Eğer öyle olsaydı, binlerce işkence fotoğrafı çıkmazdı ortaya, eğer öyle olsaydı, bu işkenceler yapılırken, bunları zevkle kameralara kimse almazdı. Eğer öyle olsaydı, tarih boyunca hep aynı fotoğrafa rastlamazdık. Bu günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi, egemenliğimizi bu yüze teslim etmek için Anayasa teklifi hazırladı. “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletidir” sözü artık sadece ve sadece duvarlarımızı süsleyen bir vecize olarak kalacak. Artık, uluslar arası hukukun(!) yasaları bizin anayasamızdan bile üstün olacak. Artık, Avrupa Birliği’nin kanunları bizim kanunlarımızdan üstün olacak. Verdikleri hiçbir sözde durmayan, kanlı ve iğrenç yüzlerini her fırsatta gösteren insanlara biz teslim olmanın hazırlığını yapıyoruz. Kıbrıs’ta “Evet” çıkması için her türlü sözü veren batı şimdi daha fazla taviz istemektedir.
Bu ay gazetemizin üçüncü yıla adım atışından dolayı duyduğumuz mutluğu, gelen yüzlerce kutlama faksını ve telgrafını yazacaktım. Mutluluğumuzu sizlerle paylaşacaktım. Ama, her gün gazetelerdeki o iğrenç fotoğrafları görünce mutluluğumuz boğazlarımızda düğümlendi. Mithat Abakan isimli gazeteci arkadaşımız, Irak’ın en önemli kentlerinden Samarra’da yaşanan tecavüz ve katliamları yazdığı için basınımızda neredeyse linç edilmek istenmişti. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Adelman bu haberi yazan gazeteye baskı yapmaya kalkışmıştı. ABD’nin basınımızdaki kalemşörleri Edelman’ın sözcülüğünü yapmada birbirleriyle yarışmışlardı. Şimdi, Ebu Garip cezaevinde çekilen işkence fotoğraflarını görünce hiç mi utanmadılar. Edelman, bu fotoğraflara ne diyecek bakalım. Irak’taki insanları öldürerek özgürleştirmek isteyen Amerika ve İngiltere bunu yaparken vahşi hislerini tatmin etmek için her türlü işkence metoduna da başvuruyor. Aynı işkenceler Afganistan’da da sürüyor. İşgal kuvvetleri uluslar arası Savaş Suçluları Mahkemesinde yargılanmalı ve en ağır ceza verilmelidir.
Bu yapılmadığı takdirde ABD, dünyanın heryerinde bu işkenceleri uygulamaya devam edecektir. Artık bizleri insanlığımızdan utandıran bu fotoğrafları görmek istemiyoruz. İnsanlık bu gidişe dur demelidir.