Kasım 2008

Ö T E S İ

 

21.12.2024 



Düşün/ce

 
Olcay Yazıcı

Büyük Ortadoğu Projesi, neyin nesi?


Alan olarak Pakistan, Afganistan, İran, Türkiye ve toplam 22 Arap/İslâm ülkesini kapsayan “Büyük Ortadoğu” Projesinin özü, sözde “insan hakları, demokratikleştirme, hür basın, piyasa ekonomisini muhtevi, siyasî, sosyal ve ekonomik bir sistem oluşturmak”mış. Çıplak gözle-ya da Batı gözlüğüyle-baktığınızda, ne kadar masum, ne kadar insanî ve ne kadar çağdaş bir proje diyesiniz geliyor. Oysa sıralanan ışıltılı kavramlar, avı yakalamak ve sinsi maksadı “sosyal bir sisle” kamufle etmek için uydurulmuş tuzak kelimelerdir. Asıl hedef, Ortadoğu’da küresel hegemonyaya ve tabii ki, İsrail’e ‘hayat ve hükümranlık alanı açmaktır.’

Daha önce, “Yeni Osmanlı misyonu” falan gibi görüşlerle ileri sürülen proje, şimdilerde neo-con’lar (yeni muhafazakârlar) tarafından gündeme getirildi. Gün bugündür, hazır Orta Doğu’da derin fay hatları açılmışken ve hazır “bütün emellerimizi gerçekleştirebileceğimiz müsait psikolojik vasat oluşmuşken”, senelerdir pratiğe dönüştüremediğimiz bu yayılma projesini gerçekleştirmenin tam zamanıdır, diye düşünmüş olmalılar. Hâl-i pür melâlimize baktığımızda, pek de haksız sayılmazlar hani?
Bu riya kokan projenin siyasî, sosyal ve ekonomik boyutlarını pek muhterem analistler inceleye dursun; bana öyle geliyor ki, şuuraltımızdaki büyük hasreti harekete geçiren “Büyük Ortadoğu” üst başlığı, yerli bir editöryal süzgeçten geçmiştir. Tabii ki bu konuda oryantalistler gece gündüz asırlardır ön bir alan çalışması, psikolojik zemin hazırlama çalışması yapmaktadır. Üstat Necip Fazıl’ın “Büyük Doğu” idealini, hayalini demek istemiyorum hepimiz biliriz. Sezai Karakoç’un “diriliş” özlemi de bu coğrafyaya yöneliktir. Görünen o ki, bu Şarkî daüssıla iklimi doğrultusunda, kavram yerel bir adaptasyona tabi tutulmuş. Tutulmuş ki, bu idealin masum çocukları hemen atlasın projenin içine. Hatırlarsanız bir önceki yazımı, sakın ha “arka bahçemize bahar geliyor, medeniyetimizin diriliş muştusu bu!” diye sevinmeyin demiştim. Çünkü, dışı Şark’ın ipek şalı ile süslü bu tuzak-kavramın içi cinlerle, cânilerle dolu.

DERİN MEDENİYET İDRAKİ
Sözü geçen coğrafyada yeniden yeşermeyi, dirilmeyi bekleyen bir kültür özü olduğu inkâr edilemez. Fakat bu şaşkın toplumun, derin medeniyet idrakinden yoksun aydınları ve siyasileri ile bu işin olmazlığı da ortada. Zaten bu özlemi taşıyanlar, ayniyle geri gelmenin bir ütopya olduğunun farkındadır. Ne var ki, çoğu zaman insanlara ve toplumlara ülküleri, hayalleri yön verir. Bu hayali yaşatalım içimizde, fakat hayali çağdaş teknikler ve jeo-politik stratejilerle desteklemeden bu hedefe varılamayacağını da bilelim. Bilmemiz gereken bir şey daha var, o da bu projenin, bu hegemonik yayılma hedefinin yeni olmadığı ve uygarlık taşıma gayesi gütmediği gerçeğidir.
Bu masum, bu mazlum coğrafyaya eğer gerçekten insanî amaçlarla yaklaşılacaksa; bu aşkla, bilgelikle, hikmetle, merhametle olmalıdır. Orada yüzlerce sene âdil bir yönetim örneği vermiş nizamın ruhuna/cevherine vakıf olmak; bu “yüksek ruhu”, acımasız çağ ile tanıştırmak gerekir. Çıkış ve esenlik burada. Yok eğer, niyet kanla, silahla, sömürmek maksadıyla bu bâkir alana hükmetmek ise, elbette bu zorba projenin içinde yer almamalı ve asla ona taşeronluk yapmamalıyız. Bu, ne insanlık misyonumuza, ne de medeniyeti onurumuza yakışır.

“BEYAZ ADAMIN VAZİFESİ”
Sayın Nuray Mert, 17 Şubat 2004 tarihli Radikal’de konuyla ilgili şunları yazdı:
“...Şimdi herkes 'Yeni Ortadoğu Projesi'nden söz ediyor. 90'lı yıllarda, ABD dış siyaseti dümen suyunda üretilen 'Çin'den Adriatik'e Türk dünyası' tasavvuru, yerini şimdi, 'Büyük Ortadoğu'da merkez ülke' tezine bıraktı. Ne olacakmış bu Büyük Ortadoğu'da?
Türkiye ne yapacakmış? Nasıl yapacakmış? Bunlar olurken Türkiye dışındaki ülkelere ne olacakmış? Yuvarlak lafları bırakıp, şunları bir konuşalım bakalım, kimin, neye, nereye kadar aklı yatıyor anlaşılsın.?”
(...)Yanlış okumadınız, 'demokrasi ve modernlikle tanıştırma' ve 'küresel sorumluluk'! Klasik emperyalist söylemde bunlara, 'ilkelleri aydınlatma' ve 'beyaz adamın vazifesi' ('white man's burden') denilirdi, konu bu olunca yeni terimler icat etmek marifet sayılmamalı. Bu istikamette giderse, ABD dış politikası için AKP gerçekten büyük kazanç, büyük oy desteği ile iktidar olmuş, 'yeni' bir siyasal partinin ağzından siyasetinin reklamını yaptırmak kolay bulunacak fırsat değil.” Ama, AKP, ABD dış politikasının Türkiye'ye lanse edilmesi için mi, o kadar gürültü patırtı ile iktidara geldi?

REJİM DEVİRME PROJESİ
Milliyet’ten Osman Ulugay ise, 3 Mart tarihli yazısında konuya ilişkin şunları söyledi: ”BOP, aslında hayalî proje kurma şampiyonu Neo-Con'ların (Yeni Muhafazakârların) icat ettiği bir proje değil ve uzun dönemde belki de ciddiye alınması gereken bir büyük tasarım. Ancak bu projenin tam da ABD'de Başkanlık seçiminin yapılacağı yılda ve Irak'taki bombaların Bush yönetiminin prestijine darbeler vurduğu bir ortamda, adeta bir acil eylem planı gibi gündeme getirilmesi, Bush yönetiminin yeni bir icadı gibi görünüyor. Bush yönetiminin, sözde bu projeyi uygulama gerekçesiyle hoşuna gitmeyen liderleri ve rejimleri devirme girişimleri ise bölgedeki kargaşayı daha da artırabilir. Tüm bu nedenlerle Türkiye'nin BOP'ye büyük bir ihtiyatla yaklaşmasının daha doğru olacağını düşünüyorum.”
(...) ”Ancak unutmamak gerekir ki, Bush ve onu yönlendiren ekip, başa geldiklerinde global arenadaki başarılarını iki olayın gerçekleşmesine bağlamışlardı.
1. Irak'da Saddam'ın devrilerek yerine çok etnikli, demokratik ve tüm Müslüman dünya'ya örnek bir rejim kurulması;
2. Filistin'de barışın sağlanması.
Bush yönetiminin her iki hayali de, patlayan intihar bombalarının kanlı etkisi ile, çölde kurulmak istenen kumdan kaleler gibi çökmektedir. (...) Proje ne amaçla ortaya atılmış olursa olsun, Türkiye için ciddi fırsatları ve çok ciddi tehlikeleri birlikte içermektedir. (...) Ve ancak o masada, bölgedeki tecrübemizi ve bilgimizi kabul ettirerek, kendi çıkarlarımızı koruyabilir, ülkemiz için doğabilecek tehlikelere karşı önlem alabiliriz. (Dr. Ali Nail Kubalı, Yeni Asır gazetesi, 4-10 Mart 2004)
İçeriden biri olan, eski ABD ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski bile, BOP hakkında şunları yazdı:
“Filistinliler İsrail kontrolünde yaşadığı ve her gün aşağılandığı sürece, demokrasinin erdemlerine dair vaazları cazip bulmayacaktır. Aynısı, Amerikan işgali altındaki Irak için de geçerli."
Brzezinski, şu öneride bulundu: “Program Arap ülkeleri tarafından hazırlanmalı; sadece onlara ne yapmaları gerektiğini söylemek yetmez. Mısırlılar ve Suudiler, dinsel ve kültürel geleneklerinin küçümsendiğini hissederlerse, demokrasiye kucak açmaz. (...) İslâmî geleneklere, dinî inançlara ve kültürel alışkanlıklara, sabır ve saygıyla yaklaşmak gerekir. Ancak bunun ardından, Ortadoğu'da demokrasinin vakti gelecek.
(Zaman, 8 Mart 2004)






ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002