Kasım 2008

Ö T E S İ

 

21.12.2024 



Bamteli

 
Aydil Erol

Bayraklaşan şair


Lisan, öyle bir vatandır ki, bozulursa artık ne millet kalır, ne devlet!.. Ömer Seyfeddin

5 Ocakların onun hayatında ayrı bir yeri, ayrı bir önemi vardır... 5 Ocak; Bayrak Şa-iri Arif Nihat Asya Hocamı-zın Bayrak Şiiri'ni yazdığı gün... 5 Ocak: O şaheser şiirin Adana'da İstiklâl Meydanı'nda saat kulesinin altında ilk defa okunduğu gün... 5 Ocak: Adana'nın kurtuluşu... 5 Ocak: Arif Hoca'nın Hakk'a yürüdüğü gün... Şu tesadüfün güzelliğine bakınız ki, Hoca ruhunu Adana'nın kurtuluş gününde teslim ediyor; yıl: 1975... 19.11.1979 günü vatan hainlerinin çapraz ateşi sonucunda kaybettiğimiz kıymetli ağabeğimiz İlhan Egemen Darendelioğlu, bir gün şöyle söy-lemişti: "Adanalılar'ın unutamadıkları iki edebiyat öğretmeni vardır; biri Şevket Kutkan, ötekisi de Arif Nihat Asya'dır... "Ho-ca, Çukurova'yı cennet durumuna getiren Ramazanoğulları'nın diyarını, bu güzel yurt parçasını ne denli seviyor olmalı ki, vefatı bile Adana'nın kurtuluş gününe rastlıyor... Bugün, üzerimizde ödenilemez emeği, omuzlarımızda taşınamaz hakkı bulunan rahmetlinin rubâîleri arasında dolaşmak isti-yoruz. Ele avuca sığmaz, "Yaramaz"a rah-met okutan, afacanı gölgede bırakan, söz dinlemez bir çocuğunuz varsa bu rubâî size:

Val-lahi, çocuk yok bu ço-cuktan hoyrat!
Toz top-rak içinde kalmış: Üst baş berbat!
Dövsen dövemezsin.. sövemezsin sövsen...
Lâkin çekeceksin, ne yaparsın evlat!

Karaladıklara yâveleri şiir diye satmaya yeltenenlerden geçilmiyor, önüne gelen şairlik taslıyorsa bu rubâî de onlara:
Artık ne rubâî, ne semaî kaldı!
San'atta bir âvâre tedâî kaldı!
Her cephesi ma'mûr şiirden bu güne
Mazbut iki üç ka-lem, fedaî kaldı!

Densizlikler diz boyu, kimisinin şüpheliyse soyu, berbatsa huyu, bu rubâî de onlara:

Her değdiğinin, bahtı kapanmakta bu gün;
Havvâ, “Nasıl ettim?” diye yanmakta bu gün…
Pişman, yüce hilkat, seni halkettiğine…
Âdem, baban olmaktan utanmakta bu gün!

"Bo-ğaz dokuz boğum" der-ler, bu, dokuz yol düşün, onuncusunda konuş, de-mektir, ama dinleyen
yoksa, haddini bilmeyen çoksa; bu rübâî de onların suratında "Tokat" gi-bi şaklar:

Çarparsam eğer beynine fetvanı se-nin
Yamyassı eder bu sille, sîmanı senin!
Dün-yana sığınmış, sövüyor-sun geçene...
Bir gün tı-karım ağzına dünyânı se-nin!

Memlekette bir takım aksaklıklar, haksızlıklar, uğursuzluklar varsa bunun kurtuluş yolu, memleketi, milleti elin yabanına gammazlamak değildir. Hocamız, bir rubâîde bakınız neler diyor:

Sensiz kurulan şirketi devletleştir!
Pay ummadığın serveti devletleştirir!
Çoktan beri bunlar geçiyor aklından...
İlk önce, fakat, devleti devletleştir!/

Yaratılan'a değil, Yaradan'a inandık; O'na dayandık, O'na güvendik... Sığınağımız O'dur, umduğumuz O'ndandır, gayrıdan değil:

Allah'a güvendik, bu dönek devre de-ğil!
Bir kerre gelirmiş ecel, üç kerre de-ğil!
Kıştan" demesinler, öfkeden titriyo-ruz;
Ey yıl bize cephane gerek.. cemre değil!

Bütün ömrü "Türk", "Türklük" diye diye geçmiş o büyük insan, "Türkçeyi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak gerek" diyen o büyük Türk hakkında söz ederken yabancı kelimeler kullanan dil züppelerine sıra gelince de Hoca şunları söylüyor:

Her yâdına bir Fatiha eklerken halk,
Bir lâhza için, gazapla isyan ile kalk,
Sor dilcilerden, ey şehidim, ki neden
Türben "mozole"ymiş, neye lâhdin "katafalk?"

Hoyratları feryatlaşanlar, feryatları horyat horyat göğe ağanlar, her gün belâ ve zulüm yağmurları altında ya-şamaya çalışanlar, Türk'ü inim inim inleyen-ler, Türkmen’in bağrı Baba Gürgür gibi, "mum kimin yanan”lar kulak veriniz:

(Kıbrıs ve Zürih) derken unuttuk Musul'u;
(Kıbrıs) diye top-landı Güvenlik Kurulu;
Çektiğini soran kal-madı Kerküklüler'in...
Ey kongreler, Tanrının onlar da kulu!

Bu da sağlığında yazıp kendisine okuduğumuz bir rubâî:

İstek dolu, mânâ dolu sümbül gibiyiz
Gülşende açılmış yeni bir gül gibiyiz
Arif Hoca'dan beş on rubâî okuduk,
Dostlar arasında şimdi bülbül gibiyiz...





Manda yuva yapmış...

Mehmet Ali Şahin, bir konuşmasında "Manda yuva yapmış söğüt dalına" diye başlayan türkünün Safranbolu'ya ait olduğunu söylemiş. Kastamonu milletvekili, sarımsak uzmanı Mehmet Yıldırım düzeltiyor: "O türkü Safranbolu'nun değil, Kastamonu Tosya'nındır." Aman efendim aman, biz nice kültür bakanları biliriz ki, Şahin'in yanlışı onlarınkilerinin yanında bin defa zemzemle yıkanmış gibidir.
Sahi kimdi o kültür bakanı,"Fransız kültürüyle yetişmiş olması"ndan ötürü kıvanç duyan?..
Kimdi o, "Sultan Üçüncü Mahmud'u keşfeden" (!) şair yazar kültür bakanı?..
Ve... Mehmet Akif'in mezarının başında yaptığı konuşmada Dede Efendi'nin kabrinin "Türkiye'de olduğunu" söyleyen kültür bakanı kimdi?..
Biz, bu cevherlerin sahiplerinin kimler olduğunu düşünürken aklımıza bir dörtlük geldi.
Okumadan edemeyeceğiz:

Trabzon'da mı Tonya
Nerde bilemem Konya
Fazla karıştırmayın
Nenemin adı Tonya...

Sosyal demokratlar
Bir zamanlar sıfatları "Aslan sosyal demokratlar"dı..
Sonraları "S.O.S.yal demokratlar" oldu.
Son günlerde seçim listelerini bile yetiştirememelerini görenler şöyle diyor:
A-sosyal demokratlar...
Oratorya
Yılmaz Öztuna'nın Türk Musikisi Ansiklopesi'ne bakıyoruz:
"Oratorio (oratorya). Katolik veya Protestan kilise musikisine mahsus, dinî orkestra ve koro eseri"
Hâl böyle olunca sormak gerek: "Yunus Emre Oratoryası" olur mu, olmaz mı?!!
Biz susalım; kararı 'entel'ler-danteller versin!..

Mâniler
Türk askeri mert olur
Sözü ise sert olur
Paşalarım konuşur
Köpeklere dert olur

Yürümeye yol gerek
Sarılmaya kol gerek
İktidara gelenin
Tecrübesi bol gerek

Bahar gibi yaz gibi
İşve gibi naz gibi
Vatandaşı görüyor
Yolunacak kaz gibi

Obur olan kişiler
Hep tıkınarak şişer
Takıyyeci takımı
Amerika'da pişer

Kimler bozdu yolları
Kimdir kıran dalları
Piyasayı kapladı
Çin'in tapon malları

Bekle baharı yazı
Dinleyip ince sazı
Kimler sever bilemem
Fener'deki papazı

Karadır yârinr kaşı
Çok lezzetlidir aşı
Ahmak olmak da yetmez
Satmak için İGSAŞ'ı

Kuduz köpekler yesin
Herifin kellesini
Otel yapıp satıyor
Ecyat'ın Kalesi'ni



ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002