Kasım 2008

Ö T E S İ

 

30.12.2024 



Köşe Taşı

 
Prof Dr. Ali Osman Özcan

Çakal tarlası


Tilkilerin kurnazlığı meşhurdur. İnsanlar tilkilerin kurnazlığına karşı da önlem almayı da bilirler. Fakat çakalların davranışlarını pek önemsemezler. Çakal denilen hayvan, bulunduğu yeri pek belli etmez. Havlar havlamaz hemen bulunduğu yeri değiştiriverir. Onu havladığı yerde aramak boşunadır. Tilkiler tek başlarına avlanırken, çakallar sürüler halinde dolaşmaktan, leş yemekten hoşlanırlar. Onun için çakal takımı, çakal sürüsü, çakal çokluğu vb. deyimler boşuna söylenmiş değildir. Çakalların çakallılıkları, tilkileri bile pes ettirir. “Aslanın adı çıkmış , çakal var baş keser”veya “aslanın artığından çakallar doyar” atasözleri, çakallığın özelliğine vurgu yaparlar.

Çakalların işlediği suçlar, yaptığı kötülükler aslana fatura edilir. Hiçbir emek harcamadan, fırsat kollayarak, diğer hayvanların av artıkları, kırıntı ve döküntülerinden geçinme huyları da insanların çakallar hakkındaki görüşlerinde etkili olmuştur. Bu özellikleri sıfat olarak bazı insanlara uygun bulmuşlardır.
Çakal olmak, çakallık yapmak, çakallaşmak, çakal tarlasında büyümek, çakaldan huy kapmak vb. deyimlerimizin içeriğinde de aynı karakter özelliklerine vurgu yapılır. Kurnazlık, yalancılık, düzencilik, namertlik, aşağılık, huysuzluk, vurducu kırdıcılık, kalabalık, görgüsüzlük, kararsız titizlilik vb. nitelemeleri, çakallığın içeriğinde var olan özelliklerdir. Çakal tarlası, çakal çokluğuna gönderme yapmakla beraber, gerçek çakalın gezdiği tozduğu, dolaştığı, doyduğu, ürediği bir tarla değildir. Çakallık sıfatıyla nitelendirilen kişileri yetiştiren bir ortama, eğitime-öğretime, hatta kültüre gönderme yapmaktadır. Çakal tarlası, çakallık huyuna sahip olanların yetiştiği sosyo-kültürel çevre için kullanılan bir deyimdir.
Çakal huylu olanlar, doğrudan ve cepheden saldırmazlar. Artığından, gücünden veya herhangi bir özelliğinden yararlanmak istedikleri kişilerin çevresinde gezegenler gibi dolanıp dururlar. Bu kişilerin her davranışını gözlemeyi, uzaktan izlemeyi tercih ederler. Yakınlaştıkça uzaklaşma ilkesi gereğince gözleyip izledikleri kişiye çok yakın olmak istemezler. Bu kişi, onlara yaklaşma isterse, çakallar hemen uzaklaşma derdine düşerler.
Çakallar, gözleyip izledikleri kişilerin eylem ve etkinliklerinin sonucuna göre davranışlarını ayarlama stratejisi geliştirmişlerdir. Hiçbir zaman güç gösterisinde bulunmaz, kıran kırana mücadeleden daima kaçarlar. Kıran kırana mücadeleden arta kalanlarla geçinme yolunu tutarlar. Av olarak seçtikleri ve kullanmak istedikleri kişilerin sağlayacağı nimetlerden en az ve en ucuz emekle en çok kazanç ve çıkar elde etmek tek arzularıdır. Yerine göre çıkardıkları gürültülerle velinimet kabul ettikleri kişiyi bile nimetten uzak tutup, ortamı bulanıklaştırıp, belirsizleştirerek nimetin hepsine konmak için çabalarlar. Her türlü kurnazlık, nimet için mübah sayılır.
Çakallar için dost, arkadaş, tanıdık, vefa, sadakat, bağlılık vb. kavramlar hiçbir anlam ifade etmezler. Bu kavramların içerikleri ile biçimlerini birbirine karıştırarak kullanmaktan hoşlanırlar. Yakın biri gibi görünmelerine rağmen, dostlarına düşmanlarından bile daha uzaktırlar. Onların tek kuralı çıkar sağlayacağına inandıkların çevresinden uzak kalmamaktır. Çünkü çıkar kaynağı olan kişi, bir gün mutlaka dalgınlaşacak, açık verecektir. O an çakallar için en mutlu an olacaktır. Nimet elde edilecek , yağmalanacak ve her şey çakalların olacaktır. Çakal sürüsü tam kadro o an değerlendirmekten büyük zevk alacak ve mutluluk şarkıları vadilerde yankılanacaktır. Çakal şarkıları, hep birlikte, söylenecek, zafer sarhoşluğu nimetin büyüklüğü oranında günlerce sürecektir. Gelecek endişesi ortadan kalkacak, gelecek güvencesi bütün huzur vericiliği ile çakal sürüsünü sarıp sarmalayacaktır.
Çakallar, nimet arttırıcı değil, nimet tüketicidirler. Yararlı olanı arttırma amaçları hiç yoktur. Mevcut olanı korumak bile istemezler. Tüketme arzuları tatmin olacak gibi değildir. Hakları olmayan şeyi elde etmenin yollarını arayıp dururlar. Bunun adına da açıkgözlülük derler. Birbirlerini çok iyi tanıyıp ve aynı dili konuşur, aynı telden çalarlar. Görev ve sorumluluk almakta kaçınır, Köroğlu olma yerine onun kâhyası olmak isterler. Güçlü olanın yakın çevresinde gözüküp, düşmanlarına aba altından sopa göstermekten veya gösteriş yapmaktan çok hoşlanırlar. Aslanın yakın çevresinde dolaşırken, kendi düşmanlarına bile aslana öldürtmeyi çok iyi becerirler. Bu davranışlarıyla hem düşmanlarından kurtulmuş, hem de karınlarını doyurmuş olurlar. Veli nimetleri ihtiyarladığında, güçten düştüğünde de çakallara gün doğar. Veli nimetlerini de yağmalamaktan çekinmezler.
Uzakta durarak zararsızmış izlenimi uyandıran çakallar, fırsatçı ve çıkarcıdırlar. Bencilliklerinin haddi hesabı yoktur. Nankörlüklerini anlatmak için yüzlerce, binlerce cilt kitap yazılır. Nankörlüklerinin acısı kabirde bile unutulacak cinsten değildir. Çakal oğlu, çakallara fırsat ve imkân tanıyanların ise vay haline...
Çakal niyetini, oynayacağı oyunu hiç sezdirmez. O bir bekleme ustasıdır. Veli nimet kabul ettiğinin en zayıf anını kollamak onun asıl görevidir. Bu görevini çok iyi yapar. Bilir ki, fırsat bir gün ortaya çıkacak ve beklediği gün gelecektir. O an, en iyi ve en kazançlı şekilde değerlendirilecektir. Hiç bir güç, hiç bir kural, çakalı o anı değerlendirmeden alı koyamayacaktır. Çakallar arası yarışmalarda birinci gelen çakal, nimet pastasını diğerlerine kaptırmamak için elinden gelen her şeyi yapar. Şampiyon çakal, çakallar bürokrasisini göreve davet eder. Nimeti kapmak isteyen çakal veya çakalları cezalandırmasını ister. Bürokratik hiyerarşi içinde nimete ortak olmaya çalışan çakal yalancılığı ile bu cezalardan rahatça kurtulur. hatta yapılan şikâyet zaman aşımına bile uğrar. Savunmalarına gelince; çakalların yaptığı savunmalar dünya adalet tarihinde eşi benzeri olmayan savunmalardır ve yaldızlı harflerle yazılarak adaleti savunanların örnek olmaları istenmiştir. Bu savunmalarda gerçek dışı olaylar, gerçekmiş gibi sunularak, hakimlerin nasıl etkileneceğine dair örnekler o kadar çoktur ki...
Çakal bürokrasisinde hiyerarşi olmaz demeyin. Hiyerarşi öyle kutsal bir düzendir ki en tepedeki en güçlü, en alttaki en güçsüzdür. Hiyerarşide yer almayanlar bile bu hiyerarşiye saygı göstermek zorundadır. Bürokrasinin tepe noktalarından aşağıya doğru inildikçe çakalların her noktada mevzilendiklerini çıplak gözle bile görebilirsiniz. Dürbün veya gece gözlüğünü hatta teleskopa bile ihtiyacınız yoktur. Bürokrasi çakalları görev ve sorumluluklarını yerine getirmede değil, çıkarlarını korumada çok yetenekli ve beceriklidirler. Koşullara göre ve kokularını çok çabuk değiştirebilirler. Fırsat kollayarak çok dikkatli davranırlar ve çok iyi gözlemcidirler. Pireden yağ çıkarmada üstlerine yoktur. Dürüstlük, görev aşkı, kendini işe adama, yiğitlik, kahramanlık, mertlik vb. sözcükler çakal sözlüğünde hiç yoktur.
Çakalların çakallığı ile ulusal ve küresel çakallıklar arasında davranış farklılığı yoktur. Sadece çakalların renkleri, boyaları, kiloları, giyim-kuşamları ve bulundukları mevzilerdeki görev ve sorumlulukları değişiktir. Çakallar, ulusal seviyeden küresel bürokrasilere kadar her yerde bürokrasi içinde örgütlü veya örgütsüz, bilinçli veya bilinçsiz, görevli veya görevsiz bir şekilde karşımıza çıkarlar. Küresel bürokrasinin temsilcilerini veya küresel örgütlerin uzantılarının oluşturduğu yapılanmalardaki çakalların öncü birliklerini yazılı veya görsel medyadaki paket bilgi programlarından tanıyabilirsiniz. Bunlar paranın ve gücün renk ve kokusunu dünyanın öbür ucundan görebilecek gözlere ve hassas burunlara sahip çakallardır. Hatta bilim, sanat, din, politika, toplumsal ilişkiler ve ticari alanlarda uzman çakalları da saymamız gerekir. Yoksa her biriyle olan acı tecrübelerimize saygısızlık etmiş oluruz.
Velinimetini soyup soğana çeviren, onu düşmanlarına ihbar eden, iyiliğe ihanetle karşılık veren, velinimetinin mirasından aslan payını kapmak için, her türlü yalan dolana başvuran, sıkıştığında dostlarının sırlarını düşmana faş eden, huysuzluğu ile şöhret salıp görev ve sorumluluklarını başkasına yatırıp kendi yapmış gibi gösteriş yapan, görgüsüzlüğünü had safhaya vardırıp çıkarını elde eden, aslan yürekli olanlara yaltaklanıp kuyruk sallayarak onları cephelere süren, yerine göre onlara iftira etmekten çekinmeyen çakal tarlasının suyunu kesme zamanı çoktan gelmiştir. Esasen çakal tarlası ulusa ve insanlığa iyi ve faydalı ürünler sunan bir tarla da değildir. Susam tanesi kadar çıkarı için, insanlığını unutuveren çakalların masallarına servis yapanları da ayıklamak gerekmektedir. Çakal tarlasındaki yardakçı otları ile zehir bitkileri de temizleyerek nadasa bırakma devri çoktan gelmiştir.
Çakal tarlasının özelliklerini sıralayıp durdum. Peki! Bunu niye yaptım? Çakal tarlasındaki çakallarla başımdan çok maceralar geçti. Bu maceralardan çıkardığım dersleri sizlerle paylaşmak istedim. Çakal dostlarımın beni düşmanlarıma çok ucuz paraya sattığını gördüm. Yüzüme bakıp gülümseyen yüzlerin arkamı döndüğümde zalimce yere tu! diye tükürdüklerini nasıl bilebilir ve görebilirdim? İnsan huylu zannettiklerimin çakallaşabileceklerini önceden ölçebilecek araçlarımda yoktu. Bu çakalların çakalca davranışlarının kurbanı olmak da bir yerde şereftir?
Çakalların açgözlülüğü dillere destan... Onlar her şey karın doyurma aracı olup olmamasına göre değerlendiriyor. Hatta akan sular bile sadece susuzluğu dindirmek için bir değere sahip. Çakallık kültürü tüketimi hedeflemiş bir kültür. Bu kültürün ilkesi ise, istismar denen hayalet... her şey mutlaka tüketilmeli ve tüketenin karnını doyurmalı... gerek ulusal gerekse küresel ilişkilerde, çakalları tanımadan dostça ilişki kurmaya kalkanlar, acı tecrübeler geçirme ve hayal kırıklığına uğramayı en baştan kabul etmiş olduklarını bilmelidirler. Ülkü nedir bilmeden, gelecekle ilgili kestirim ve öngörüde bulunmadan yaşayan, şimdiki anda sadece çıkarının ne olduğunu bilerek onu ön planda tutan, geçmişi hakkında akıl zahmetine katlanmaktan kaçınan çakalların inlerini kapatmak için elbirliği edelim. Aslan veya kurdu taklit etmeye çalışan, hatta dıştan kumandalı çakalların oyununa da gelmeyelim. Çakal tarlasının çakalları, bırakalım çakal tarlasında çakalca yaşamaya devam etsin. Zararlı, fakat sevimli çakallarımıza fazla söz söyletmeyelim. Yabancı, huyunu suyunu bilmediğimiz çakalların da oyununa gelmeyelim. Kurda benzemeye çalışan çakalın gülünç duruma düşeceğini de bilerek, çakal tarlasının sınırlarını daraltmaya devam edelim. Çakal türünün nesli devam etsin, fakat çoğalmaları herkese zarar... Çakal köyünün çakal tarlasında çakallaşanlara karşı dikkatli olalım.


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002