2003, Türkiye’nin köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığı, bir yıl olarak tarihe geçecektir. Yeni yılda yeni umutlara yelken açmayı, o kadar çok isterdim ki, ama 2004 yılının daha sıkıntılı, daha çetin geçeceğini şimdiden görebiliyoruz. Bu yılda baskılar had safhaya ulaşacak ve Türkiye büyük tavizler vermeye zorlanacaktır.
Aralık ayının son günü Kerkük’te yaşanan olaylar, yeni yılda Türkiye’yi ne kadar büyük tehlikelerin de beklediğinin bir habercisiydi adeta. Irak’ta Federasyonu savunan Kürt gruplara karşı, Türkmen ve Arapların ortaklaşa yaptıkları yürüyüşte “Federasyona hayır Kerkük Irak şehridir” sloganları atılmıştı. Peşmergeler tarafından, yürüyüş yapan Türkmen ve Arapların üzerine ateş açılmış, 8 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu olaylar ABD’de ve Avrupa’da bu şekilde yansıtılmamış, taraflı bir şekilde Türkmenler, KYB binasına ateş açtı şeklinde verilmiştir. “Kerkük Irak Kürdistan’ın kalbidir” söylemleriyle yola çıkan ve arkasına ABD desteğini alan eşkıya çeteleri, bu bölgeye Kürtleri yerleştirmekte ve istemedikleri aileleri göçe zorlamaktadırlar. ABD’de ve AB ülkelerinde Kürtler desteklenmekte ve Kerkük, kurulacak olan Kürt federe devletinin yönetimine bırakılmaya çalışılmakta. Türkiye’nin ise bu olaylar karşısında kamuoyuna yansıyan önemli hiçbir girişimi olmamaktadır. Geleceğin Irak’ını hazırlayan koalisyon güçleri Irak Ordusu’nda görev yapacak unsurları da Mısır’da eğitecek. Bu eğitim, neden bölgenin en güçlü ve en eski ordusuna sahip Türkiye’de yapılmıyor? Özellikle Türkmenlerin bile Mısır’da eğitim göreceği ifade ediliyor. Burada açıkça görülmektedir ki, Türkiye, asırlarca yönettiği kendi güvenliğini ve geleceğini yakından ilgilendiren Irak’ın yeniden yapılanmasında devre dışı bırakılıyor.
BUSH ERDOĞAN’I BEKLİYOR
Bulgaristan’da üs kuran, Yunanistan’da zaten NATO üsleri bulunan, bugünlerde Kıbrıs’ta da üs kurmayı planlayan ABD, Irak’ta da istediği yapılanmayı gerçekleştirmeye
çalışmaktadır. Gürcistan’da yaptırdığı darbe ile Türkiye’nin etrafını çevirme planında önemli bir yol alan ABD, şimdi sırada İran ve Suriye’yi görmektedir. Gerçekte ise hedef Türkiye’dir ve bu hedefe adım adım gidilmektedir. İşte bu tehlikeli gelişmelerin yaşandığı günlerde Bush, Başbakan Tayyip Erdoğan’la 28 Ocak’ta görüşecek. Bu görüşme ABD’de sabırsızlıkla beklenirken, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman, başbakan Erdoğan’la kırk beş dakika görüşüyor. Bush-Erdoğan görüşmesinde Türkiye’den neler istenecek, hangi tavizler verilecek merak etmemek mümkün değil.
Türkiye yerel seçimlere kilitlenmiş durumda. Herkes o parti senin bu parti benim tartışmasına kendisini öyle kaptırmış ki, ülke elden gidiyor, ayağımızın altındaki halı çekiliyor, Türkiye’nin ve Türk milletinin geleceği karartılıyor kimsenin umurunda değil. Umurunda olanların da maalesef sesi çıkmıyor. Kartelleşmiş, tekelleşmiş medya, hormonlu mutlulukları dağıtmaya devam ediyor.
Önümüzdeki yerel seçimlerin Türkiye açısından önemli bir yanı var ki, bu konuya da burada işaret etmeden geçemeyeceğim. Yerel yönetimler yasa tasarısıyla belediyelerin yetkileri önemli oranda artırılmaktadır. Doğu ve güneydoğumuzdaki bazı belediyelerin, Irak’ın kuzeyindeki bazı belediyelerle etnik bir yapıya dayalı belediyeler birliği kurma çalışmalarını yerel seçimlerden hemen sonra gerçekleştirmeyi hedeflemektedirler. Bu Irak’ın kuzeyindeki bir uydurma devletin temelinin atılmasının ikinci aşamasıdır. Bu birlik, ABD ve AB’den de hemen destek görecektir. Çünkü bu plan o merkezlerde çizilmiştir. Bu planları bozabilecek yegane güç yüce Türk milletidir. Kurulan tuzakları bozmak, Türkiye’nin etrafında oluşturulmaya çalışılan esaret çemberini parçalamak için hepimize görev düşmektedir.
‘Bizim elimizde ne var ki’ diye kimse düşünmemelidir. Milletimize kurulan tuzaklar kapı kapı anlatılmalı, yüce milletimizin milli direnci diri tutulmalıdır.
Yazımı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın sözleriyle bitirmek istiyorum. Çünkü bu sözler Türkiye için de aynen geçerli sözlerdir:
“ Yeni yıla giriyoruz. Kendimize çeki düzen vermek, devletimize ve haklarımıza sahip çıkmak, oynanan oyunu soğukkanlılıkla değerlendirmek zamanıdır. Sıkı duran, nefesini tutan, devletine sahip çıkan kazanacaktır”