“Göz olanı, akıl olacağı görürmüş,” Bugün meydana gelen olaylara çok önceleri dikkat çekildiğinde, çoğumuz komplo teorileri üretmekle, hayali düşmanlar bulmakla suçlanmıştık. Ülkemiz, bir plan çerçevesinde adım adım işgal ediliyor. Yabancılara peşkeş çekiliyor, ama insanlarımız bırakın olacağı görmeyi, burnunun dibindeki olayları bile fark edemez hale getirilmiş. Bakar körler ülkesi olmuşuz. Basınımızın önemli bir kısmı, AB ve ABD şakşakçılığından başka bir şey yapmamaktadır.
Gerçekler halkımızdan gizlenmekte ve toz pembe tablolarla toplumumuz uyutulmaktadır.
Bugün ülkemize karşı girişilen saldırılar tek taraflı değildir. Hayatımızın her alanında bu saldırılara maruz kalmaktayız. Kıbrıs üzerinde yoğunlaşan saldırılar, Ege kıta sahanlığı, Fener Rum Patrikhanesinin çalışmaları, Heybeliada Ruhban Okulu, azınlıklara ana dilde eğitim gibi isteklerle devam etmektedir. Bu saldırılar ve taviz istekleri asla ve asla bitmeyecektir. Düşmanı denize dökerek 80 yıl önce kurduğumuz bağımsız Türk Cumhuriyeti’nin bütün direnç noktalarına karşı sinsi ve açık saldırılar düzenlenmektedir. Milli olan her şeye eskiden gizli yapılan saldırılar şimdi gözümüzün içine baka baka yapılmaktadır.
Sokaklarımız yabancı tabelalarla işgal edilmiş, beyinlerimiz Avrupa Birliği sevdasıyla dumura uğratılmış, okullarımızda milli alfabemize ilaveler yapılmış, milli klavyemiz olan “F” klavyemize savaş açılmış, madenlerimiz tek tek yabancılara peşkeş çekilmiş, sivil toplum kuruluşlarımız yabancı ülkelerden aldıkları paralarla adeta onların Türkiye temsilcileri durumuna getirilmiştir. Adım adım, İstanbul’u Hıristiyan dünyasının bir merkezi, Vatikan türü bir devlet haline getirme çalışmaları yapılmaktadır. Geçen sayımızda ele aldığımız “Tanıtım Tezgahı” da bu oyunun sadece bir parçasıdır. Maalesef başta iktidar olmak üzere, muhafazakar olduklarını söyleyen İstanbul ve Ankara büyük şehir belediye başkanları da bu oyunun birer tamamlayıcısı olmuşlardır. MÜSİAD, Türkiye’yi tanıtmak bahanesiyle oynanan oyunu görmüş ve bu projede yer almayacaklarını yürekli bir şekilde ortaya koymuştur. Ama, büyük şehir belediye başkanlıkları bu projede yer alacaklarını ifade etmişlerdir. Yani hem muhafazakarım diyeceksiniz, hem de Türklüğü ve İslamlığı negatif kavramlar olarak niteleyen küresel köleliğin önemli bir projesinde yer alacaksınız. İstanbul gibi, Ankara gibi büyük şehirlerimizi yönetenlerin bu kadar omurgasız insanlar olacağını tahmin edemezdim. Hem tabanınıza şirin gözükmek için Büyük Fethin 550. yılını kutlayacaksınız, hem de “550. yıl kutlamaları İstanbul markasına zarar vermiştir, İstanbul’u rakıyla, papazlarıyla ve kiliseleriyle tanıtmalıyız” diyen projenin önemli bir parçası olacaksınız. Bunu anlayan varsa Allah aşkına söylesin. Ama şu unutulmasın, bu projelerin adım adım takipçisi olacağız.
Madenlerimizi yabancılara peşkeş çekip, üzerine tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan paraları yabancı şirketlere aktaranları özel sayılar çıkararak deşifre edeceğiz. Bir gecede 6,5 milyar doları hangi yabancı bankalara kimlerin aktardığını bu millet mutlaka bilecek. Türk milleti bir gün ülkesini soyanlardan, ülkesini bölmeye çalışanlardan, koltukta kalma pahasına ülkesinin her türlü mukaddesatını yabancılara pazarlayanlardan hesap soracaktır.
Fatih Kaymakamlığına bağlı olan bir papazı devlet adamıymış gibi karşılayıp görüşen ve bu papaz vasıtasıyla Yunanistan’dan ricada bulunan başbakanımızın davranışı sadece cehaletle anlatılabilir mi? Batı Trakya’da seçilmiş müftümüz yerine Yunanistan’ın atadığı kukla müftüleri kabul edip resim çektiren dışişleri bakanının yaptığına da cehalet mi deyip geçeceğiz, yoksa, Denktaş’ı suçlayıp Kıbrıs davasında düşmanın eline koz verenlere de mi
boş vereceğiz? Acaba, cehaletin büyük prim yaptığı bizden başka bir ülke var mıdır?
Herkes aklını başına alsın. Türk milleti gibi beş bin yıllık köklü bir tarihe sahip bir milleti yönetmek, belediyede çöp toplamaya, kaldırım döşemeye benzemez. Yapılan her hata Türk diplomasisini zor duruma sokmakta, Türkiye’nin geleceğini karartmaktadır. Cehaletin iktidarını Türkiye çok pahalıya ödeyecektir. Türk milleti atalet uykusundan uyanmalı, titreyip kendine dönmelidir. Millet iradesine dayanmayan hiçbir güç
ayakta kalamaz. Millet, iradesini göstermelidir.