DEHAP davası ve 3 Kasım 2002 seçim sonuçlarına etkileri
Bilindiği gibi DEHAP yöneticilerinin sahte belge vererek 3 Kasım 2002 seçimlerine katıldıkları anlaşıldığı için haklarında sahte evrak düzenlemekten dava açılmış ve yapılan yargılama sonucunda bu durum belgelerle ispat edildiğinden DEHAP yöneticileri ağır hapis cezalarına çarptırılmıştır. Bu dava halen Yargıtay’da incelenmektedir. Yargıtay DEHAP yöneticilerine verilen ağır hapis kararını tasdik edecek veya bozacaktır.
Karar Yargıtay’ca bozulursa dosya yeniden mahkemesine geri gönderilecek ve mahkumiyet kararı veren yerel mahkeme ya kararında ısrar edecek ısrar ederse, dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gelecek, Ceza Genel Kururlunun verdiği karar kesin karar olacaktır veya Yerel Mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararına uyacak ve bozma doğrultusunda yeniden bir karar verecektir. Bu kararında yeniden temyiz hakkı vardır. Bu yol uzun bir yoldur. Ancak Yargıtay Ceza dairesi DEHAP yöneticilerine verilen mahkumiyet kararını onarsa HADEP yöneticilerinin sadece bir tashihi karar yoluna müracaat hakları vardır. Bu kısa zamanda karara bağlanacak bir yoldur.
Karar bu şekilde kesinleşirse DEHAP yöneticilerinin sahte evrak kullanarak 2003 Kasım seçimlerine girdikleri de kesinleşmiş olacaktır. İşte asıl sorun bundan sonra başlayacaktır. Bazılarının dediği gibi DEHAP’ın oyları çıktıktan sonra kalan oylar tekrar seçime giren partiler arasında taksim edilir ve DYP %10 barajını aşar şeklinde mi olacak? yoksa seçimler bütün Türkiye genelinde iptal edilip yeniden genel seçimlere mi gidilecek? Buna karar verecek tek yetkili organ Yüksek Seçim Kuruludur. Bu kurulun kararlarına karşı kanun yolları açık değildir. Yani Yüksek Seçim Kurulunun verdiği kararlar kesindir.
Biz Yargıtay’ın DEHAP yöneticileri aleyhine verilen kararı tasdik edeceği düşünerek bu kararın hukuki sonuçlarını tartışmak istiyoruz.
Yargıtay kararı tasdik ederse DEHAP yöneticilerinin sahte belge kullanarak seçime girdikleri ve Türkiye genelinde seçime katıldıkları için 2002 Kasım seçimleri iptal edilmelidir. Türkiye genelinde iptal edilen seçimlerin sonuçları itibariyle seçimler hiç yapılmamış sayılmalı ve bu meclisin yok sayılmasına karar verilmelidir. Yok sayılan meclisin yaptığı bütün işlemlerde keemlenyekün sayılmalı yani hiç yapılmamış sayılmalıdır. Çıkardığı kanunlar, kararnameler, hükümete verilen güvenoyu hepsi yok sayılmalıdır.
Siirt’te bir köyde sandık kurulmadı diye Siirt seçimlerini iptal ediyorsanız bundan daha ağır bir suçla sahte belge ile Türkiye genelinde, seçimlere katılma hakkı olmadığı halde seçimlere katılan bir partinin oylarını iptal edip kalan oyları seçime katılan partilere bölmenin hukuki bir izahı yoktur.
Türkiye genelinde yapılan milletvekili seçimlerine hile karışmıştır. Bu sebeple seçimler iptal edilmelidir. Milletvekillerinin durumuna gelince 11 ay kendi işlerini bırakarak milletvekili seçildiklerine inanarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde hizmet vermişlerdir. Bunlara ödenen maaşlar geri alınamaz, çünkü bu netice kendi kusurlarından kaynaklanmamıştır. Ancak, hukuken milletvekili olamadıklarından maaş dışındaki milletvekillerine tanınan hiçbir sosyal ve siyasal haktan yararlanamazlar.
Netice olarak bu tartışmaların daha fazla büyütülmeden hukukun üstünlüğüne inananlar önümüzdeki mahalli seçimlerle birlikte genel seçimlere de karar verirler. Ve Yüce Meclis şaibe altında kalmaktan kurtulur. Buna karar verecek olan da Yüksek Seçim Kurulu’dur. Bu meclis seçimlerin yenilenmesine karar veremez. Çünkü hukuken böyle bir hakkı elde edememişlerdir.