"Erinmeyin bir gidin/Taşköprü'de Şenlik (Festivalin Türkçesi) var/ Gezin, görün, eğlenin/ İyicene dinlenin" dediler, biz de bir otobüs dolusu gazeteciyle yollara düştük. Meslektaşların "en genci" bendeniz, "en dinci" de galiba Kemal Çapraz idi.
Kastamonu Istanbul'a 500, Taşköprü de Kastamonu'ya 42 km.Bu şirin ilçemiz, adını 1366 yılında Yağmur Beğ'in oğlu Ali Beğ'in yaptırdığı, o günden bu güne TAŞ GİBİ duran Taşköprü'den almakta.
Taşköprü, 1221 yılında Selçüklü Beği Hüsamettin Çoban tarafından fethedilir.
Osmanlılar zamanında kadılık olarak yönetilir, 1868'de ilçe yapılır. 1869'da da belediye kurulur. İlçe halkının Oğuzların Kayı boyundan oldukları yerleşim yerlerinin adlarından ve tarihi belgelerden anlaşılmaktadır. Bozulmamış mimarisi ve tabii dokusu, damak zevkini doruğa çıkaran kekik kokulu kuyu kebabı, tabii antibiyotik olan dünyanın en kaliteli sarımsağı ve insanının sevgi dolu, şefkat dolu sımsıcak gönlü... bu güzel beldenin güzelliklerine güzellikler katmakta...
Belediyenin yakınındaki bir dükkandan 1 paket kısa Samsun aldım. Satıcının gösterdiği yakınlık ve güleryüz ne anlatılabilir ve ne de inanılabilir soyundandı. "Yalnız Kastamonu, yalnız Taşköprü mü böyle?.." diye sorulabilir. Ne münasebet!.. Benim insanım budur... "Adam gibi adam"dır," herif gibi herif"tir... Kandır, candır... Tek kelimeyle: İNSAN'dır... Boşuna mı söylenmiştir "Gezsen Anadolu'yu" diye.
Belediye Başkanı Hasan Altan, sevilen, sayılan, çalışkan bir insan. Başkanın adları bile güzel:Hasan (güzel), Altan:(altın)... Bunca güzellik bir araya gelince ortaya da tabii olarak bir güzelikler güldestesi çıkmış.
Altın veya Altan Başkan anlatıyor: "Taşköprü sarımsağı gerginlik (stres) tedavisinde kullanılan magnezyum ve potasyom ile saç dökülmesi, boy kısalığı, kısırlık gibi rahatsızlıklara iyi gelen çinkoyu bol miktarda bulundurmaktadır. Bilim adamları, sarımsak yiyenlerin yemeyenlere göre mide kanserine yüzde 50 daha az yakalandıklarını tespit etmişlerdir. "Ak Altın" tabii antibiyotiktir. Antibiyotiğin babası Pastör bile sarımsağın penisilin kadar etkili olduğunu kabul etmiştir. Çeşitli bakterilere karşı, reçeteyle satılan ilaçların
etkisini gösterdiği bilinmektedir. Mantar önleyici ve antiviral etkiye de sahip olduğunu söylemeliyim.
Başkana "Nasıl kullanılmalı?" diyor ve şu cevabı alıyoruz:"Beklenen yararın tam görülebilmesi için çiğ olarak yenilmeli ve yenilmeden önce iyice ezilmeli, 5-10 dakika bekletilmelidir. Sarımsağın bünyesinde bulunan alliin böylece allicin'e dönüşmekte ve etkisi daha da artmaktadır. Çiğ yenilemiyorsa pişmiş olarak
tüketilmelidir."
"Neden Taşköprü sarımsağı?.." sorusu karşısında da Başkan şunları söylüyor:"Önemli bir kanser önleyici olan selenyumu yeter miktarda barındırması, Taşköprü sarımsağını rakipsiz kılmaktadır. Öteki sarımsak türlerine göre de yetiştiği toprağın fiziki ve kimyevi özellikleri, hormonal müdahaleye uğramamış olmasındandır. İthal malı sarımsakların "Taşköprü sarımsağı" diye satılmalarını önlemek için sarımsağımıza patent alacağız. Taşköprü sarımsağı mutlaka ama mutlaka temiz suyla sulanmalıdır."
"Orman ürünlerinizi ve sarımsağınızı gereğince değerlendirebiliyor musunuz?" sorusunu yönelttiğimizde Altan Başkan'ın gözlerinde bir bulut dolaşıyor. Bir süre sustuktan sonra konuşmaya başlıyor:"Bu soruya 'evet' demek ne yazık ki mümkün değil.... Yarım litre 'sarımsak sirkesi' 13 milyon 500 bin lira...Orman ürünlerimizin de durumu aşağı yukarı öyle...Biz, tomruk değil, işlenmiş olarak satmak istiyoruz...Girişimcilere her türlü kolaylığı sağlamaya, elimizden gelen yardımları yapmaya
hazırız" dedikten sonra şunları ekliyor:"Yeter ki Taşköprü'ye gelsinler..."
Aklımıza bir mani geliyor:"Taşköprü'de sarımsak/Bir kaç kilocuk alsak/ Tansiyon derdi için/ Güzel güzel kullansak"...(Yemeğe koymak için/ Uygun yerde saklasak)
4-7 Eylül günleri Taşköprü birbirinden güzel etkinliklere sahne oldu. Ayrıntıları haber sayfasına bırakıp bir noktaya dokunmak istiyoruz:İkbal Gürpınar...6 Eylül günü basın toplantısı uzadığından konferansını dinlemek zevkinden yoksun kaldık. Gürpınar, Kastamonu'nun eski bir kültür merkezi olduğunu bir an unutmuş olacak ki, sormuş:"Konferansımda salon boş kalır mı?"...Salon, dolmuş dolmuş taşmış...Bunu, hayretlerle ve memnuniyetlerle anlatıyordu... Türk Dil Kurumu'nun kendisine (2003 TDK En İyi Sunucu) ödülü vermesi boşuna değilmiş, dedik ve Kurumun genel başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın hocanın ve çalışma arkadaşlarının kulaklarını çınlattık.
Gürpınar, Taşköprü Ağalığı yarışmasını az farkla Kas-Der Başkanı Hayri Aygün'e kaptırdı Biri "İkbal hanım,diyor, Hanımağalık size pek yaraşırdı, ama ne yapalım kısmet değilmiş." Bu yol bir kaç kişi birden şöyle diyor:"Siz, gönüllerimizin ağasısınız..."
"Severiz için için/Biliriz nedendir, niçin/Hasan Altan haykırır:"Her şey Taşköprü için" diyerek dönüş hazırlıklarına başlıyoruz.
Istanbul'da Trabzonlu bir arkadaş latife ediyor:
-İnsan Taşköprü'ye gider de sarımsak getirmez mi?..
(Dediği doğru olmasına doğruydu da, bilmediği de şuydu:Eşe dosta birkaç çuval sarımsak ancak yeterdi.)
Cevap verdik:
- Sarımsakları yolda, Trabzon'dan gelmekte olan hamsiler yedi!
Buselik göstermek
Tamburi Cemil Beğ'den sonra en büyük tamburimiz Necdet Yaşar'a sorduk:
- Gerdaniye üzerinde Buselik gösterilebilir mi
Üstad, muzipçe gülümsedikten sonra şöyle dedi:
-En güzel ve zevkli Buselik Gerdaniye üzerinde gösterilendir.
(bu fıkra fiyakalı bir biçimde sayfaya yerleştirilirse cennet sevabına girilir...)
Türklükten gelir hızı,
Gönlümüzün yıldızı.
Tuttuğunu koparır,
Aslan gibi kızı.