Sesi daha çok çıkanların haklı görüldüğü, gücü olanların hakkını alabildiği bir dönemde yaşıyoruz. Çok acı olayların süzgecinden geçtik. Gençlik, hatta orta yaş grubu, sağ ve sol diye ne olduğunu hâlâ daha kimsenin tam olarak tarif edemediği bir kavganın içine itildi. Bu kavgada, hiç kimse karşısındakinin ne dediğini dinlemedi, dinlemek istemedi. Hiç kimse de kendi dünya görüşünü, kendi fikrini anlatma yoluna girmedi, zaten buna imkânı da yoktu. Çünkü ne söylenen anlaşılıyor, ne de haklı haksız ayırt edilebiliyordu.
Zaman geçti, kavga yerini yavaş yavaş sükûnete, gerginlik ve kin, sabır ve hoşgörüye bıraktı. Kimin ne dediği, kimin ne söylemek istediği daha net anlaşılır oldu. Artık “Biz yıllardır neyin kavgasını yaptık?” diye sık sık sorulur oldu.
Geçmişte “vatan kurtarmak uğruna”, “benim fikrim, benim ideolojim, benim liderim bu ülkeyi daha çabuk kalkındırır”, “Benim yandaşlarım iktidar olursa halk daha çabuk kurtuluşa erer” iddiasıyla kavga edenler, karşılarındakileri vatan haini ilân etti. Sağcısına göre solcusu vatan haini idi, solcuya göre de sağcı. Memlekette vatan
haini olmayan kimse kalmamıştı.
Kavga bitince, bunun hiç de öyle olmadığı, sağcısının içinde vatanseverler bulunduğu gibi solcusunun içinde de vatanseverlerin olduğu daha net görüldü. Kendilerine sağcı yakıştırması yapan birçok ismin de defosu vardı, tıpkı kendini solcu olarak tanıtan birçok insanın defolu olması gibi… Şurası gerçek ki, hem sağcılardan, hem solculardan gerçekten vatanını seven insanların sayısı hiç de az değildi.
Şimdi art niyetli olmayanlar, samimiyetle, inançla ve dürüstçe düşünenler kimin ne olduğunu, kimin ne söylemek istediğini anlayabiliyor, görebiliyor… Bu gerçeği de herkes artık görmeli….Ama maalesef hâlâ bu gerçeği görmek istemeyenler, kavga ortamından medet umanlar ve memleketi karıştırmak, terör ortamı oluşturmak için yarayı deşenler ortalıkta dolanıyor…Bir ülkücünün sol bir dergide yazı yazmasını manşete taşıyanlar, sağcı ve solcuların veya ülkücü ile komünistlerin görüşmelerini, fikirlerini açıkça söylemelerini hazmedemeyenler ülkeyi geçmişin karanlıklarına doğru itmenin hesaplarını yapıyorlar.
*****
Büyük adamlar fikirleri, vasat adamlar olayları, küçük adamlar da kişileri konuşur. Kişileri konuştuk, kavgasını yaptık, kimisi öldü, kimisi öldürdü. Kimisi sakat kaldı, kimisi de sakat bıraktı. Bu dönem inşallah tekrar açılmamak üzere kapandı… Olayları da yeterince konuştuk…. Artık fikirleri konuşmanın zamanı gelmedi mi?
Bırakalım herkes fikrini söylesin. Sağcısı da, solcusu da, ülkücüsü de, demokratı da, liberali de, muhafazakârı da… Suç teşkil etmeyen, devletin varlığı, birliği ve bütünlüğüne dinamit koyma amacı taşımayan, teröre meyletmeyen herkes konuşsun. Ve herkes de bu fikirleri hoşgörüyle dinlesin… Dün kendimize düşman bellediğimiz kişilerin, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünün korunmasında, asgari milli değerlerde bizimle aynı görüşleri paylaştığını, aynı fikirleri savunduğunu göreceğiz… Eğer teröre destek vermiyorsa, bölücü propaganda yapmıyorsa, suç teşkil eden fikir ve fiillerde bulunmuyorsa, bırakın kendimize düşman bellediğimiz veya bize düşman gösterilen bu kişileri de dinleyelim… Karşımızda çok daha farklı bir dünya olduğunu göreceğiz, gördükçe daha çok şaşıracağız…
*****
Bir gerçeği asla unutmamak gerekir. Ne olduğu tam belli olmayan sağ ve sol kavramının tarihe karıştığı bir dönem yaşıyoruz… Artık ne sağcı kaldı, ne de solcu… Bir yanda vatanını sevenler, milli birlik ve beraberliği savunanlar, Türkiye’nin bağımsızlığından taviz vermek istemeyenler, mandaya, himayeciliğe karşı çıkanlar ve bu gerçeği birinci plânda tutanlar, asla da taviz vermeyenler var…
Diğer yandakileri ise tarif etmeye dilim varmıyor. Siz daha iyi biliyorsunuz onların kim olduklarını… Türkiye için çok önemli olan bu tarihi dönemeçte, bırakın kimin neci olduğunu araştırıp soruşturmayı... Milli birlikten yana mı değil mi? Ona bakalım, eğer bu çok önemli asgari konuda fikir birliğine varıyorsak, Türkiye’nin selameti için birlikte hareket etmekten geri durmamalı… İster sağcı olsun, ister solcu, ister de komünist… Kendimizi, partimizi düşünmenin zamanı değil. Zaman Türkiye’yi uçurumundan çevirme zamanı…