Avrupa Birliği Uyum Yasaları meyvelerini vermeye başladı... Başpapaz Bartholomeos önce Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, ardından da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kapısını çalıp, “Açın artık şu Ruhban Okulu’nu” dedi...
Muhatap bile kabul etmediği Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ise gündemden nemalanmak üzere Milliyet’e manşet oldu... Sayın Bakan, Ruhban Okulu’nun açılışına sıcak baktığını açıkladı. Haber dikkatle okunduğunda Çelik, okulun diğer okullarla aynı statüde açılabileceğini vurguluyor... Hakkını yememek gerek...
Ancak Milliyet manşete taşırken sanki Bartholomeos’un ağzını kullanıyor. Bakan, “Hay hay... Açılmalı, bizce bir sakıncası yok” demiş gibi... Oysa Bakan Çelik bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin savunduğu görüşlere paralel olarak, “Özel okul açmaya ilişkin Anayasa’nın hükümleri, yasalar ortada... Bunlara bağlı olarak açılması doğaldır...” mealinde laflar ediyor...
Anlaşılan o ki, başpapaz, AB Uyum Yasaları’na Anayasa’nın üstünde bir önem atfediyor... Yoksa yasanın mürekkebi kurumadan kapı kapı dolaşmak aklına nereden geldi ki?
Bartholomeos’un, daha doğrusu Fener Patrikhanesi’nin niyetlerini Türk Solu’nda Sevgi Erenerol detaylı bir şekilde ortaya koyuyor... ‘Uyum’ sevdalıları oradan izleyebilir...
“Dağa dönüş yasası”
Hükümetin, kamuoyunun hassasiyetlerini gözardı ederek çıkardığı bir diğer yasa da onların deyimiyle “Topluma Kazandırma Yasası...” Avam tabiriyle “Eve Dönüş Yasası...” Sevsinler... Daha şimdiden en yetkili ağızlar bile “Eve dönen falan yok. Sadece cezaevleri boşalıyor” demekten kendilerini alamıyorlar. Dağdan bayırdan kimsenin “Ben geldim” demesi beklenmiyordu zaten. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde atılan sloganlar, sallanan paçavralar, zılgıtlar ve pankartlar kimin, nereye döndüğünü ortaya koydu. Obez şarkıcıların şirinlik gösterileri altında geçen kutlamalara bakanlar, “Ya biz bu simaları bir yerden tanıyoruz” diye mırıldanmış olmalı... Kimse kendini kandırmasın, nasıl 7. Uyum Paketi Başpapaz Bartholomeos’u yüreklendirdiyse, ‘Topluma Kazandırma Yasası’ da zılgıtların volümünü o denli yükseltti... Önayak olanlara, altyapıyı hazırlayanlara milletçe minnettarız (!)
Para geliyor para...
ABD ve müttefiklerinin Irak’ı işgali sırasında ‘teskere’ye takılan AKP iktidarı, Washington ile arayı iyi tutmak için yaptığı son hamlede yine boyunun ölçüsünü aldı... Görünen o ki, Bush amcaları askeri görmeden parayı vermeyecek... Vaad edilen 8.5 milyar doların askeri anlaşmaları da kapsağı yönündeki açıklamalar bunun en açık kanıtı... Fakat bunun Türkiye için bir faydası olduğunu düşünüyoruz... Kerkük kana bulanırken sesleri çıkmayanlar, ‘para-asker’ bağlantısı gündeme gelince renkleri kaçıyor... Kamuoyunun tepkisinden korkmasalar, belki de hemen ‘evet’ diyecekler.... Oradaki Türkmen varlığı umurlarında değil zira... Eğer öyle olsa, bir Türk’ün Süreyya Ayhan’ın altletizmde dünya ikinciliği aldığı yarışmada bile ‘Türkiyelilik’ten söz ederler miydi? Türkiye’de Türk’ü hiçe sayanların, mozaik arayışlarında olanların Kerkük’te, Musul’da, Süleymaniye’de Türk’ün hakkını aramalarını nasıl düşünebiliriz ki...
Evet... Dünyaya ‘uyu’yoruz... Devir böyle. Uy kurtul, uyu kurtul, uyutul kurtul.
Uyuyorum, uyuyorsun, uyuyoruz...
Şimdi oturup bazılarının itiraflarda bulunma zamanıdır. Ben şahsen, sırf denge adına; fundamentalizmi, radikal dinciliği, aşırı solu önleme uğrana ‘Batı, batı’ diyenlerin bugün ve yarın Batı’ya entegre olmanın Türkiye’ye getirecekleri konusunda neler düşündüklerini merak ediyorum...
Ve yine merak ediyorum, onların, boyunlarına kravat takıp ehlileştirdikleri, devlet kaynaklarından besledikleri, palazlandırıp plazalara saldıkları güruh şimdi hangi saflardadır... Kendilerinin yanında mı, yoksa gizliden gizliye “Bizi Avrupa kurtarır” diyen sömürgeci zihniyetinin yanında mı?
Evet şimdi itiraf zamanı... Avrupa Birliği konusunda bugüne kadar sürdürülen ‘takiye’ politikası iflas etmiş ve gerçek takiyeciler bir adım öne geçmiştir... Tıpkı, Kıbrıs davasında olduğu gibi...
Denktaş’ın isyanı
Ne diyor Denktaş: “50 yıl örgütler kurdurup, silah verip, Türklük Mücadelesi deyip, bugün dönüp de yanlış yapmışız demek yanlıştır...Gerekirse Anadolu’yu arkama alır yoluma devam ederim...”
Dışişleri Bakanı Gül de cevap veriyor: Sen önce KKTC halkını arkana al... Bu sözler yalanlandı, doğrulandı bir yığın tartışma sürüp gitti... Ortada bir tek gerçek kaldı... Avrupa Birliği konsunda olduğu gibi, Kıbrıs Davamızda da o gruplar devlete sırt döndü... Maliyet hesabına girişti... “Kıbrıs bizim neyimize?” demeye başladı...
Onlar “Kıbrıs bizim neyimize?” deme soysuzluğunu gösterirken elin başpapazı çıkıp, “Açın artık şu okulumuzu” demeye başladı...
Şimdi bütün bu yazdıklarımı naçizane alıngan bir Türk’ün boş lafları olarak bir kenera koyun... Ama lüften şu sorulara da cevap bulun:
- 7. Uyum Paketi, hangi Türk’e, ne yarar sağlamıştır?
-’Eve Dönüş Yasası’ndan faydalanıp, eşkıya tarafından katledilen oğluna kavuşan bağrı yanak ana var mıdır?
-Denktaş’ı ortadan bırakmakla, kimin ekmeğine yağ sürülmüştür?
-Başpapazın adrenalin oranı neden birden bire yükselmiştir?
-ABD hangi cesaretle, “Krediyi , asker işini hallettikten sonra sonra atarım demiştir?..
Haydi kolay gelsin...