Kasım 2008

Ö T E S İ

 

12.11.2024 



Zekice

 
Zeki Hacı ibrahimoğlu

Ey Türk Milleti Uyan! İstiklâl ve Cumhuriyetine Kasdediyorlar!


Osmanlı İmparatorluğu gerileme hatta parçalanma, bölünme dönemi, Tanzimat ve Islahat fermanları ile başladı. Bu fermanlarla, batılılaşma, avrupalılaşma uğruna bütün değerlerimiz yok edilmeye başlanmıştır. Avrupa hayranlığı ve Avrupalılaşma hastalığı hızla devam etmiş, cebren ve hile ile aziz vatanın her tarafı işgal edilmiştir. Büyük imparatorluk toprak kaybetmek suretiyle bölünme ve parçalanma sürecine girmiştir.

Tanzimat ve Islahat fermanları taraftarı olanlar hemen Avrupalılaşalım, Avrupa bizi geri kalmaktan kurtarsın, istiklal ve bağımlılık önemli değil, düşüncesiyle hareket ettiler. Hatta bu düşüncelerini o kadar ileri götürdüler ki, Türk milletine büyük düşünür ve devlet adamı olarak tanıtılan bir fert, “Avrupalılaşmak için sadece onların kanunlarını ve medeniyetini almak yetmez, Türk bayrağına Haç işaretini de koymak gerekir” diyebilmiştir.
O günlerde bir Mustafa Kemal olsaydı belki de Türkiye Cumhuriyeti o yıllarda kurulsaydı ve bu millet Serv’i yaşamazdı ve bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti, dünyanın en güçlü devleti olurdu.
Ama öyle olmadı. İçeriden satılmış etnik özürlüler, dışarıdan Türkün düşmanları birleştiler ve koca imparatorluğu Sevr’e getirdiler.
Ancak şunu bilmiyorlardı ki, Türk milleti tarih boyunca hiç devletsiz yaşamamış, 16 büyük imparatorluk kurmuş, tarihe hükmetmiş bu millet esir alınamazdı ve alamadılar.
İstiklâlimize, bağımsızlığımıza kast eden düşmanlar güzel vatanımızı her taraftan işgale başlamışlar, millet fakru zaruret içerisinde kurtarıcısını beklerken, batı hayranları mandacılığı tartışırken, milletin kaderini değiştirecek bir insan, Mustafa Kemal Atatürk çıkıyor ve millî kurtuluş savaşını başlatıyor. Amasya tamimi, Erzurum ve Sivas kongreleri ile milletiyle bütünleşiyor; buralarda milletin temsilcileriyle aldığı kararlarla Türk milletinin esir edilemeyeceğini bütün dünyaya ilan ediyordu.
Avrupa’nın emperyalist güçlerine (yedi düvele) karşı milletiyle birlikte milli kurtuluş savaşını kazanmış ve bugünkü milli devletimizi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.
Atatürk döneminde yoktan var edilen bu Cumhuriyet her alanda atılımlar yapmış ve hızla gelişme ve kalkınma yolunda büyük adımlar atılmıştır.
Atatürk’ün ölümünden sonra Batılı emperyalist güçler Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesinden endişeye kapılmışlar ve yeşermeye başlayan taze fidanı budamanın plânlarını yapmaya başlamışlardır. Bunun için de içeriden kendilerine hizmet eden satılmışlar aramaya başlamışlar ve Karen Fogg çocuklarını bulmakta zorlanmamışlardır.
Türkiye Cumhuriyeti içerden ve dışardan kuşatılmaya başlanmış, Amerika’da, Avrupa’da özel yetiştirilen aydınlar kurtarıcı olarak devlet yönetimine getirilmeye başlanmıştır.
Devletin üniter yapısı devamlı bozulmaya başlamış ve önemli kadrolar etnik özürlülerin eline geçmiştir.
Avrupa Birliği diye bir kuruluş Avrupa devletleri tarafından kurulmuş ve bir gün dünyanın hakimiyetini ele geçireceği havası verilmiştir. Bu birliğe üye devletler refah ve mutluluk içinde yaşadıkları, özgürlüklerin ve demokrasinin tam işlediği devletler olarak tanıtılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti devletini yıkmak için içeride vakıflarıyla, ajanslarıyla ve içeriden satın aldıkları soyu bozuk kişilerle kuşatmaya ve bölmeye başlamışlar; bu harekete Türkün Anadolu’dan çıkarılması hareketi adını da vermişlerdir. Son zamanlarda bu hareketler Türkiye içinde ve dışında hızlandırılmış, medyadaki Karen Fogg çocukları, etnik özürlülerle beraber hareket ederek Serv’i yeniden hortlatmak istemektedirler. Tanzimat ve Islahat fermanları Serv’i doğurdu. Bugün aynı mahiyette içerikleri aynı 6. ve 7. uyum yasaları Türkiye’yi yeni bir Serv’e götürmektedir. Anayasamız, kanunlarımız AB’nin direktiflerine, emirlerine göre devamlı değiştiriliyor, bu değişiklikler birden yapılmıyor, işkence dahi yavaş yavaş ama kararlı bir şekilde yapılıyor. Ancak buna güçleri yetmeyecektir. Çünkü İstiklal Şairimiz Mehmet Akif,
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!
Sönmeden yurdumun üstünde benim en son ocak

diyerek yaktığı istiklâl ve millî kurtuluş savaşının ilk ateşi halen daha yanmakta, millete verdiği cesaret ise aynı tazeliğini korumaktadır.
Biz de diyoruz ki, “Ey Türk milleti, korkma! İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlarına karşı Türk ordusu ve Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençliği vardır. Büyük Türk milleti, Türkün Anadolu’dan çıkarma hareketine mutlaka dur diyeceksin. Çünkü bunun için “muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda” mevcuttur.


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002