Bugünkü Hürriyet Gazetesinde (30 Temmuz 2003, s. 5) “Picus” adlı yeni bir kültür ve sanat dergisinin yayımlandığını okuyunca geçen yıl, benzer bir vesileyle Koç Kültür Sanat’a yazdığım bir mektubu kamu oyuna sunmayı bir görev bildim. Maalesef son yıllarda “aydınlarımız” neşrettikleri gazete ve dergilere, kurdukları yayın evlerine, yaptıkları televizyon programlarına, vs.ye mal bulmuş mağribi gibi hep böyle İngilizceden ve bazen de burada olduğu gibi Latinceden isimler araştırıp kondurmaktadırlar. Picus ismini görünce, taşıdığı derin anlam dünyasını! keşfetmek için Latince-Türkçe sözlüğe baktığımda bunun bildiğimiz “ağaçkakan” demek olduğunu gördüm. Ne diyelim, inşallah bu son olur!
İşte Koç Kültür Sanat’a yazdığım mektup:
“Özalp Birol
Koç Kültür Sanat ve Tanıtım Hizmetleri Ticaret A.Ş.
Genel Müdürü
Sayın Özalp Birol;
Size, Radikal Gazetesinin 13 Mart 2002 tarihli nüshasında "Kültüre 'Koç gibi' yatırım" başlığı altında Koç Gurubu'nun kültür sanat alanında bir dizi faaliyette bulunmak üzere bir şirket kurduğu haberini okuduğumda yazma ihtiyacını hissettim. Derhal söylemeliyim ki haberi okuduğumda büyük bir mutluluk hissini yaşadım. Zaten birkaç gündür çeşitli iletişim araçlarında Koç Kültür Sanat'ın yayımlamış olduğu üç temel eserin duyuru ve tanıtımlarına rastlıyorduk. Taşıdıkları fiyat etiketlerinin yüksekliği sebebiyle her ne kadar bu eserleri edinmek kolay olmasa da Koç Topluluğu, pahalı ve büyük bir titizlik isteyen zor bir işi yüzünün akıyla gerçekleştirdiği için her türlü övgüyü hak etmektedir. Nitekim, Cem Erciyes'in sizinle yaptığı mülakat bu güzel duyuruların ardından gelerek Koç Gurubunun bu alanda yapmak istediklerini sergileyerek belki bazı kafalarda belirmiş olabilecek merakı gidermiş oldu. Hemen belirtmeliyim ki Rahmi Bey'in bilhassa Sanayi Müzesini kurmuş olmasından sonra Koç Gurubunun bende ve sanırım bütün kamuoyunda kazanmış olduğu yüksek ve haklı itibar, bu yeni tasarlanan faaliyet ile ve bir kere daha perçinlenmiş oluyor. Tam adıyla Koç Kültür Sanat ve Tanıtım Hizmetleri Ticaret A.Ş.nin Yapı Kredi ve İş Bankası gibi büyük sermaye oluşumlarının yanı sıra kültür sanat alanında yatırım yapmasını gönülden alkışlıyorum. Mülakatınızı dikkatle okudum ve heyecanlandım. Ancak çıkarmayı planladığınızı belirttiğiniz üç aylık derginizin adını, Latince Koç anlamına gelen Aries koyacağınızı söyleminiz, beni hayal kırıklığına uğratıp derinden üzdüğünü de müsaadenizle söylemek mecburiyetindeyim. Koç Holding gibi Cumhuriyetimizle yaşıt ve onunla aynı değerleri paylaşan bir kurumun çıkaracağı dergiye kendi adını layık görmeyip 'yabancı', 'uzak', hiçbir çağrışımı olmayan bir ad koymayı düşünmesi benim için izah edilemez bulunmuştur. Ailenin soy adı ve ticari unvan olarak şerefle taşıdıkları bir ismi, yayımlayacakları bir dergiden esirgemeleri doğru olamaz. Latincenin evrensel bilim dili olduğu iddiası -bir zamanlar ve belki hala Türkiye'de birçokları tarafından bir aksiyom olarak kabul edilmiş olsa da- bugün İngilizcenin dünya çapındaki nüfuzu ve evrensel bir dil haline gelmesiyle tamamen temelsiz kalmıştır. Latincenin en yoğun olarak kullanıldığı tıp dilinin bugün aşırı hızlı bir biçimde İngilizceleşmekte olduğu gerçeği benim bu görüşümü desteklemektedir. Bu durum karşısında bizim aydınlarımızın hâlâ Latinceyi klasik evrensel bilim dili sayması gülünç kalmaktadır. Öbür taraftan, Türkçenin kafi derecede zengin olmadığı yolunda sağda-solda serd edilen bazı görüşleri, Türk aydınlarının kullandıkları dilin olanaklarından yeterince yararlanmadıkları ve onu daha iyi bir seviyeye çıkarmak için gerekli gayreti göstermedikleri tarzında okumak da mümkün olsa gerektir. Tek kelimeyle tarih boyu Türkçeyi kullananlar şu veya bu sebeple bu dili olması gerektiği gibi işleyip geliştirmemişlerdir; sözü dolaştırmadan dobra dobra söylersek "zengin olmayan" Türkçe değil, onun konuşurları ve yazarları olarak aydınlarımızdır. Biziz.
Belirtilmesi gereken başka bir husus, gazetelerimizin, dergilerimizin, yayın evlerimizin isimlerini yabancı dile çevirerek daha saygın, daha muteber, daha etkili olacaklarını düşünmelerinin doğru olamayacağıdır; zira önemli olan içeriktir. Eğer siz muhataplarınıza dikkate alınacak bir içerik sunamıyorsanız adınız ne kadar cafcaflı olursa olsun, itibar göremezsiniz. Ayrıca bu bir moda akımdır, Koç Holding gibi tarihi geçmişi olan köklü bir kurumun böyle moda akımların peşinden sürüklenmesi ona itibar getirmez. Tam aksine Koç Topluluğuna yakışan kendisinin tarz yaratmasıdır. Ayrıca benim gözlediğim kadarı ile yabancılar, bu tür davranışları kişiliksizlik olarak görmekte ve kınamaktadırlar. Mesela bir defasında bir İngiliz aydını ile sohbetimizde seyahat için bir süreliğinde bulunduğu İtalyada, halkın ikide bir konuşmalarının arasına İngilizce kelime sıkıştırmasını, nasıl mahkum ettiğini acı acı hatırlamamak elde değil.
Halbuki "Koç" kelimesi en eski zamanlardan beri dilimizde yer alan bol ve olumlu çağrışımlı bir sözdür; Aries'i ise ancak bir avuç okumuş anlayabilir. Son olarak, tanıtım açısından konuya yaklaşıldığında da Koç dergisinin üstün niteliği ile ait olduğu topluluğun imajına Aries ile kıyaslanmayacak ölçüde katkıda bulunacağı akılda tutulmalıdır.
Bu görüş ve düşüncelerle derginiz için düşündüğünüz adı bir kere değerlendireceğinize inanıyor, ve bu vesile ile çalışmalarınızda başarılar diliyor, en derin saygılarımı sunuyorum.
Doç. Dr. Fethi Gedikli, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Tarihi Öğretim Üyesi.”
Koç Kültür Sanat bu mektuba bir süre sonra cevap verdi.
Kendilerinin de inandıklarına emin olamadığım bu cevapta, Türkçeye çok önem verdiklerini, Aries adını çağrışım zenginliği sebebiyle tercih ettiklerini bildiriyorlardı. Kutlu olsun!