İnebolu’nun tarihi M.Ö. 5 yüzyılda başlar. Roma, Bizans ve Selçuklu yönetimlerinden sonra Candaroğlu beyliği zamanında 1397 yılında Yıldırım Beyazıd tarafından Osmanlıya katılmış ve bu günkü adını (İnebolu) almıştır.
İnebolu tarihin her safhasında yoğun bir ticaret merkezi olmuş ve liman kenti olması münasebetiyle de Anadolu’nun İstanbul’a ve diğer Karadeniz ülkelerine açılmasında çok önemli bir yer edinmiştir. İnebolu’nun gerek sosyo-ekonomik durumu, gerekse coğrafi yapısı onu Türk İstiklali’nin mihenk taşı olmaya aday kılmıştır. Mondros Mütarekesi sonrası ülkemizin düşman devletlerince istila edilmesi ve buna karşı olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919’da Samsun’a çıkışıyla İnebolu’daki hareketlilik de başarılı oldu. 1921 yılı bu hareketlilik açısından en önemli yıl idi. Şöyle ki, İnebolu, Anadolu’ya, dolayısıyla cepheye uzanan en yakın liman şehriydi. İstanbul’dan ve bazı ülkelerden gelen silah, cephane, altın ve benzin gibi eşyalar ile Anadolu’ya geçecek asker-sivil, Türk ve yabancı görevli ve gönüllüler İnebolu’da toplanıyor, büyük kayıklardan çıkartılan cephane ve diğer malzemeler yaşlı, genç, çocuk, kadın demeden omuzlarda ve kağnılarda patika yollardan Ankara’ya ulaştırılıyordu. Bu durum ilçede yaşayan Pontus’çu Rumlar’ın ihanetleriyle Yunanlılar’a bildiriliyor ve İnebolu, Yunan savaş gemilerince 9 Haziran 1921’de saldırıya uğruyordu. İnebolu’nun ve onun destan yazan kayıkçı ve halkının bu vatanperverlikleri cephedeki Mustafa Kemal’in “GÖZÜM SAKARYA’DA, DUMLUPINAR’DA, KULAĞIM İNEBOLU’DA” şeklindeki sözleriyle anlamı buluyordu.
İnebolu’nun bu destansı mücadelesi, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra 11 Şubat 1924 tarihinde TBMM’nin çıkardığı 66 numaralı kanunla, beyaz şeritli İstiklal Madalyası ile taçlandırılmıştır. İnebolu’nun vatansever ve cefakar halkına verilen bu ödül Atatürk tarafından yeterli görülmemiş olmalıdır ki, Türk inkılaplarının en önemlilerinden birisi olan Şapka ve Kıyafet İnkılabı yine Ulu Önder’in 25-27 Ağustos 1925 tarihlerindeki İnebolu ziyaretlerinde söylemiş olduğu “BU SERPUŞUN İSMİNE ŞAPKA DENİR” nutkuyla İnebolu’da başlatılmıştır.
İnebolu, masmavi denizine sırtını dayamış yeşilin her tonuna hakim muhteşem doğasıyla, şanlı tarihiyle, görülmeye değer aşı boyalı evleriyle, lezzetli mahalli yemekleriyle, balı, kestanesi, fındığı, böğürtleni ve çeşitli deniz mahsulleriyle, temiz, otel, motel, pansiyon ve eğlence tesisleriyle, upuzun plaj ve koylarıyla Karadeniz’in deniz, doğa ve av sporlarının yapılabildiği turizm merkezi olarak tüm dostlarını beklemektedir.