Kasım 2008

Ö T E S İ

 

30.10.2024 



Aynada Görünen

 
Hüseyin Aynalı

Kuş uçtu... bomba düştü...


Ba’de Harab’ül Basra... Bombalar ve füzeler stratejik hedeflerin dışında sivil halka da düştü, hem de birden fazla. Söndü ocaklar, ağladı çocuklar, kadınlar, sivil halk. Aktı göz yaşı, kan, oluk oluk. Doldu Dicle ve Fırat, 3. Dünya barışına inat. Irak; Basra Körfezi kıyısında, Kuveyt ile İran arasında, 437.072 km2 yüz ölçüme, 23 milyonun üzerinde nüfusa sahip, Orta doğuda ki güç dengeleri açısından “eksen ve anahtar ülke” konumunda olup, nüfusunun 7 milyonu Bağdat ta yaşamaktadır.

ABD-İngiltere-İspanya-Avustralya ittifakının martın ikinci yarısında başlattığı Irak’a yönelik savaş halen sürüyor. Şiddetini her gün biraz daha arttırarak daha da sürecek görünüyor. Bütün savaş stratejistlerinin söylediği gibi, ne kadar süreceği belli olmayan bu savaşın düğümünü 7 milyon nüfusa sahip Bağdat çözecek. Sokak sokak, ocak ocak çatışma yaşanacak. Çok can yanacak, çok kan akacak.
Savaşın başından beri yaşananlar gösterdi ki, Irak halkı koalisyon birliklerine karşı beklenmeyen ve hiç tahmin edilemeyen bir “direnme” gösterdi. On yılı aşkın süredir “Saddam rejiminin düşürülmesi ve/veya Irak ulusunu çökerterek uygarlığın tüm yönleriyle yok edilmesi, beşeri ve teknik gelişmesinin önlenmesi” için Irak halkına uygulanan “ambargo” geri tepti.

Diğer taraftan koalisyon güçleri, şubat ve mart sayılarındaki köşemizde ısrarla belirttiğimiz, “kuzey cephesini bay-pas edip güneyden tek yönlü saldırının zorluklarını, risklerini ve komplikasyonlarını” günler geçtikçe bir bir yaşıyorlar.

ABD’nin savaş stratejisinin mimarı, savunma uzmanı Harlen Ulman geçtiğimiz günlerde “kuzey cephesinde Türkiye’nin yer almaması talihsizlik, görünen o ki Türkiye’ye ihtiyacımız varmış, Bush yönetimi Türkiye ile diplomasiyi belki yeterince iyi yönetemedi, bu talihsizlikti. Görünen o ki, kuzey cephesine ihtiyacımız varmış” şeklinde beyanda bulundu.

Yine, ikinci tezkerenin Mecliste görüşülmesinden önce Türkiye’ye karşı tehdit içerikli beyanlarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı, Irak’a yönelik savaşın bekledikleri gibi gitmemesi üzerine, ifade değiştirerek “Türkiye’nin ABD’nin çok iyi dostu olduğunu” beyan etti.

ABD yetkilileri savaşın devam ettiği bu süreçte, bir yandan Türkiye’ye karşı bu içerikte
peşi peşine beyanlarda bulunurken, diğer yandan da Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine ek kuvvet göndermesine İngiltere ile birlikte şiddetle karşı çıkıyor ve “çatışırız” diyorlar.

Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Hilmi Özkök Paşa, ABD ve İngiltere’nin “istikrardan yoksun ve çifte standartlı” bu politikasına geçtiğimiz günlerde, “bazı dost, müttefik ülke ve kurumların Türkiye’ye yönelik şüpheci ve haksız, bazen de kırıcı söylemleri, Türk Halkını derinden etkilemektedir. Denizler ötesinde kendisine tehdit olduğunu söyleyenlerin, aynı tehdidin hududun hemen ötesinde olduğunu söyleyen Türkiye’yi inandırıcı bulmamalarını anlamakta güçlük çektiğimi ifade etmek isterim. Harekata ilişkin gelişmeler, Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik değer ve önemini açıkça herkese bir kez daha göstermiştir” şeklinde çok net ve anlamlı bir karşılık verdi.

Aslında ABD ve İngiltere sadece Türkiye ile değil, BM Güvenlik Konseyi üyesi diğer devletlerle de diplomasiyi yeterince iyi yönetemedi. BM Güvenlik Konseyini bir bakıma noteri gibi gören bir yaklaşım sergilediler. Bu tavır gerek BM’nin mevcut statüsü, gerekse Dünya barışı açısından fevkalade sakıncalar doğurabilir. Geçtiğimiz günlerde İngiltere Avam Kamarası Başkanlığı’ndan istifa eden Robin Cook, “BM’nin yerini ABD’nin arzu ve isteklerine bıraktığını, bu savaş kararıyla hem BM Güvenlik Konseyi’nin, hem de kurallarla yönetilen dünya düzeninin feci bir yara aldığını” belirterek durumun fotoğrafını çekmiştir.

Bütün bunlar gösteriyor ki, ABD – Türkiye arasındaki ilişkilerde bir istikrarsızlık söz konusudur. Oysa istikrar, iç siyasette olduğu gibi dış siyasette de başarının olmazsa olmaz şartıdır. Bu nedenle uluslar arası ilişkilerde istikrarlı bir siyasete her devletin ihtiyacı vardır. İstikrarsızlık güven bunalımını, güven bunalımı da tekrar istikrarsızlığı doğurur.


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002