Sahibi okuyucuları olan Gazete
Ufuk Ötesi Gazetesi sahibi ve Basın Birliği Başkanı Kemal Çapraz Gazetenin birinci, yılında kendilerini yalnız bırakmayan bütün davetlilere teşekkür etti. Çapraz, bu gazetenin gerçek sahibinin yazarları ve okurları olduğunu ifade etti. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün, “Yalnız Ufku görmek kafi değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir” sözünü hatırlatarak, “biz okuyucularımıza ufkun ötesini göstermeye çalışıyoruz.
8 Aralık 1991 Pazar günü Istanbul Devlet Klâsik Türk Müziği Korosu'nun AKM'de konseri vardır. Gece başlayan kar yağışı gündüz de devam etmektedir. Kardan, tipiden, boradan, borandan göz gözü görmez. Bu şartlar altında bile dinleyiciler salonu doldururlar. O gün neler hissettiğini Prof. Dr. Nevzad Atlığ hocaya sormalı.
23 Mart sabahı gözlerimi açtığımda gördüğüm manzara, yazının girişinde anlatmaya çalıştığım gibiydi. "UFUK ÖTESİ'nin yaş günü toplantısı acaba ertelenir mi?" diye düşünmekten kendimi alamadım. Koro'nun vefakar dinleyicilerini hatırlayınca rahatladım. UFUK ÖTESİ mensupları da, sevgili okurları da birkaç il büyüklüğündeki Istanbul'un ötesinden berisinden o kötü hava şartlarına rağmen Mimar Sinan salonununda boş yer bırakmadılar. Bundan sonraki toplantının çok daha büyük salonda yapılmasının şart olduğuna inandım. Kastamonu'dan da dünyalar iyisi, Osmanlı Sarayı'nı çalıştıran Hasan Zeki Ünal vardı, diyelim de gerisi anlaşılsın. Sağ olsunlar var olsunlar.
Hani "bu millet okumazdı?"..."Kültür meselelerine ilgi duymaz"dı?..
İyiyi, güzeli, doğruyu, haklıyı gördüğü zaman da böyle ilgi hâlesiyle sarıp sarmalıyor, anlaşıldı mı be hey nâbekârlar, be hey dilleri kopasıcalar?.. İki elleri iki yanlarına gelesiceler!..
O gün, tanışmayanlar tanıştı, konuştu, kaynaştı. O muhabbet ulam ulam göklere ağdı, dalga dalga Türk Dünyası'na yayıldı.
***
Nezih Uzel üstadın "Mimarî değil, medeniyettir" dediği Süleymaniye'de Dârüzziyâfe'yi, (Yalnız biz Türklerin değil, dünyanın en büyük mimarı) Sinan adından da anlaşılacağı gibi (ziyafet evi) olarak inşa eder. Prof. Dr. Durali Yılmaz şöyle konuşur:"Bâkî'nin dilinde 125 bin kelime vardı. Ancak böyle bir dille konuşan insan Süleymaniye'yi inşa edebilir" Bilindiği üzre 16'ncı yüzyıl (Türk asrı)'dır.
Devlet-i aliyyenin başında muhteşem bir hükümdar Kanunî Sultan Süleyman vardır, çevresinde de muhteşem bir ekip...
Şeyh Gülşenî, Sümbül Sinan, Merkez Efendi bu devrin tasavvufçularıdır; Zembilli Ali Efendi ile Ebussuud Efendi de hukukçuları.
Coğrafyacıları:Piri Reis, Seydi Ali Reis.
Amiralleri:Barbaros Hayreddin Paşa, Aydın Reis, Uluç Ali Reis'tir.
Şairleri:Bâkî, Fuzulî, Ruhî ve Nev'i'dir. ***
Ve daha niceleri..
Evet:Gözler kamaştıran bir görkem...Bu devir öylesine bir devirdir ki, Prof. Dr. Turan Yazgan'ın dediği gibi:"Osmanlı Cihan Devleti hudutları dahilinde tehlikeye uğrayıp da bakımsız kalan bir tek kişi gösterilemez.Göç etmeyen kuşlar için
vakıflar vardır.Esasen aksi,Türk'ün töresine, devlet anlayışına aykırıdır."
O gün Süleymaniye'ye gidip dönerken bunları düşündüğümüzü söylemezsek kendimizi eksik konuşmuş sayacağız.
Etiketiyle değil, ehliyeti ve otoritesiyle profesör olanlardan, tarih ve musiki bilgini rahmetli Muammer K.Özergin bir gün konuşma "tambur"a,"tamburîler"e geldiğinde aynen şöyle demişti:"Cemil Beğ'den sonra Necdet Yaşar gelir.Hatta diyebilirim ki:Necdet, teknikte Cemil Beğ'den de üstündür."
Necdet Yaşar üstadımızın-hocamızın o havada aramızda bulunması bizim için anlatılamaz bir sevinç ve kıvanç kaynağı oldu. Necdet hoca,saz çalmaya başladığında,
okuma yazma bilmeyen annesi şöyle der:"Necdet,evlâdım,sanatını paraya, pula satma.Para için, şöhret için olur olmaz yerlerde çalarsan,
Sahibi okuyucuları olan Gazete
Ufuk Ötesi Gazetesi sahibi ve Basın Birliği Başkanı Kemal Çapraz Gazetenin birinci, yılında kendilerini yalnız bırakmayan bütün davetlilere teşekkür etti. Çapraz, bu gazetenin gerçek sahibinin yazarları ve okurları olduğunu ifade etti. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün, “Yalnız Ufku görmek kafi değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir” sözünü hatırlatarak, “biz okuyucularımıza ufkun ötesini göstermeye çalışıyoruz. Bütün gayretimiz bundan dolayıdır.” dedi. Daha sonra Doç. Dr. Orhan Gedikli bir konuşma yaparak Ufuk Ötesi’ne Milliyetçi Muhafazakar herkesin sahip çıkması gerektiğini söyledi. Gedikli, gazeteye abone olmanın ve reklam bulmanın önemine de işaret ederek “Sadece ben 36 adet abone yaptım. Her arkadaşımız gazeteyi çevresindekilere ulaştırsa gazetenin ilerlemesinde büyük katkıları olacaktır. Ancak, milletimize doğruları gösteren yayın organlarını böyle güçlendirebiliriz.” dedi.
Nizip'e geldiğinde sana evin kapısını açmam, bilmiş olasın!."
"Türk Dünyası'nın Sesi" TRT yapımcılarından Bünyamin Aksungur,Türk Dünyası'nda kısa bir gezinti yaptıktan sonra, iclâline hayran olduğumuz bacımız, canımız, baş tacımız İclâl Akkaplan'ı sahneye davet etti. Türk Dünyası'nda beraber çıktıkları gezide ağırlığı çoklukla "Mum Kimi Yanan Kerkük"e verdiler...Coştular... Coşturdular...Hem dinlettiler, hem de inlettiler...Dillerine, tellerine, seslerine sağlık...Bu doyulması kabil olmayan konser, müzik şöleni de diyebilirdik,"Onuncu Yıl Marşı"yla noktalandı.
Biri soruyor:
-Ortalık pırıl pırıl...Sebep?..
Ötekisi 'Sen bunun cevabını biliyorsun, ama maksadın beni konuşturmak' dercesine bakıp cevap veriyor:
-Ak kaplan burada... Ak sungur burada... Bir de kar...
-Bu kadar mı?
-Ne gezer!.. Mimar Sinan salonunu dolduran sûretleri ak, sîretleri pâk bunca insan.
***
Aydil Erol, tanımadığım bir beğle konuşuyor:
-Ben "şehirli"yim, hem de "büyük şehirli"...Bünyamin Aksungur "köylü"..
-Köylü mü?..
-Evet.
-Hangi köylü?
-Ataköylü.
***
*Âdem Salâh'ı tanıştırıyorlar:
-Cennetten kovulan kişi!
Karşısındaki soruyor:
-Bir elma için değer miydi?..
Biri söze karışıyor:
-Değer..değer...O elma (Servet) olursa!
Yıllar önce bu salonda Mimar Sinan hakkında 10 dakikalık bir konuşma dinledim...Ballardan tatlı, güllerden güzeldi...Konuşmacı genç ve güzel, mimar bir hanım kızımızdı.
***
Kadirşinaslık örneği veren Kazak Türkleri adına “Dil” gazetesinin sahibi Osman Kumandan, Kemal Çapraz'a (Çapan) giydiriyor. Unutmadan hemen söyleyelim bu (Çapan) Kazak Türklerinin kaftan biçimindeki giyecekleridir. Hizmet eden kişilere törenle giydirilir. Lütfen başka (Çapan)larla karıştırılmaya!.. Kazak Türklerinden Nurgül Taşdemir, Ahmet Bozkurt ve Ebubekir Gezer’in oynadığı “Karacorga” oyunu ilgi ile izlendi. Oyunun sonunda gençlerin göğüslerinden Türk Bayrağı çıkarması, salonda bulunanları duygulandırdı.
KAZAK TÜRKLERİNDEN MUHTEŞEM KONSER
Kazakistanlı ünlü sanatçılar Davran Alimbayev, Gülhat Alimbayev, Bakıt Alimbayev ve Fahrettin Şahin’in konseri ise dinlenilmeye değerdi. Üzerlerindeki Kazak motifli milli kıyafetleri ise nakış nakış işlenmişti. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan, emekli general Veli Küçük, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şube Başkanı Celal İçten, eski başkan Niyazi Elitok, Rumeli Türkleri Derneği Başkan Yardımcısı Özcan Pehlivanoğlu, Türk Ocakları Bakırköy Şube Başkanı Arif Akdeniz, bu mutlu günde bizleri yalnız bırakmayan can dostlarımızdı. Türk Ortadosk Patrikhanesi Basın Müdürü Sevgi Erenerol ise toplantıya şeref verenler arasında yerini aldı. Ufuk Ötesi’nin bütün yazarları, idare kadrosu ve Ufuk Ötesine gönül verenlerin bu güzel buluşmasında, bulunan birbirinden değerli insanları yazmaya kalksak bu derginin sayfaları yetmez. Bu güzel insanlarla Ufuk Ötesi’nin birinci yılını kutlamak güzellikle güldestesini birlikte yaşamaktı.
Bir ara, nasıl olduğunu anlayamadığım bir olay meydana geldi. Baktım önümde bir kâğıt...7 horyat, 1 mâni...(Horyatın mâniden farkı cinaslı oluşudur. Cinasın da 3 heceden az olmaması makbuldür.)
Ufuk Ötesi’nin birinci yaş gününün mimarı Müessese Müdürümüz Demet Yeğenoğlu’nun çabaları semeresini vermişti. Yavuz Yeğenoğlu’nun organizasyondaki gayretleri ise unutulamaz nitelikte. Yazı yazmakta ve ev sahibeliğinde ana kız Asuman- Banu Özdemir sanki yarışıyorlar. Zühal Çapraz'ın ev sahibeliklerine de diyecek yoktu. Ülkü Ertuğrul'un sunuculuğu da bu güzelliklere ayrı bir güzellik, ayrı bir renk kattı.
"Vatandaş Türkçe Konuş" diye haykıran Av. Zeki Hacıibrahimoğlu’nun çağrısı kulaklarımızda çıllarken, annemizin ak sütü gibi ağızlardan yayılan Türkçe nameler, şiirler, şarkılar, türküler, güzellikler güldestesinin büyümesine yeşermesine sebep oldu. Hoca Ahmet Yesevi Vakfı Başkanı Erdoğan Aslıyüce, Hoca Ahmet Yesevi’nin Hikmetleri’nden derlediği güzel sözleri işlettiği hediyeyi Ufuk Ötesi’nin kurucusu Kemal Çapraz’a verdi. Bu hikmetli sözler arasında yer alan “Her kişiyi Hızır Bil, Her Geceyi Kadir bil” sözünü okuyan Çapraz, “Biz bu sözü hayatımızın ilkesi yaptık.” Diyerek teşekkür etti.
Ün ala ün ala
Hasan Zeki ün ala
Sözü, sohbeti tatlı
Hayranız biz Ünal'a
Ekşi ye ekşi ye
Tatlı konuş, ekşi ye
Hasret kaldık nicedir
Başkan Rasim Ekşi'ye
Göz değe göz değe
Güzellere göz değe
Doktorluk pek yaraşmış
Yüksek Mimar Gözde'ye
Ak sungura ak sungura
Ezgi ol ak sungura
Nağme nağme teşekkür
Ederiz Aksungur'a
Ak kaplana ak kaplan
Yol kardan ak kaplana
Kerkük'ten (Altın Hızma)
Gelmiştir Akkaplan'a
At aşa at aşa
Birazcık tuz at aşa
Kitaplardan ötürü
Teşekkürler Ataş'a
Ay barsa ay barsa
Vurmuş yine ay barsa
Fala bakmışlar bu gün:
Kısmet varmış Aybars'a