"Musul Kerkük vilayeti Türkiye Devletinin hudûd-ı millîsi dahilindedir. Buralarını anavatandan kurtarıp şuna buna hediye etme hakkı kimseye ait olamaz."
Atatürk (30 Ocak 1922)
"İlk Öğretmen" "Selvi Boylum Al Yazmalım" "Cemilem" haykırır: "Kopar Zincirlerini Gülsarı".
"Erken Gelen Turnalar" görüldüğünde "Toprak Ana"ya veda edilip "Beyaz Gemi"yle yola çıkıldığında "Dişi Kurdun Rüyaları" görülür: "Deve Gözü" vb. "Şafak Sancısı"nda zombilerle markurtların benzeştiğini Aytmatov'a Muhtar Şahanov söyler.
"Beyaz Yağmur"da "Oğulla Buluşma", "Yıldırım Sesli Manasçı" sayesinde öyle zevkli geçer ki "Cengiz Hana Küsen Bulut" görülmez olur; "Asker Çocuğu" "Sultan Murat"la "Yüz Yüze" görüşülür, "Kızıl Elma"ya gönül verilir.
1) Aytmatov'un 'Bütün Eserleri' Ötüken Neşriyat (0 212 251 03 50) tarafından basılmaktadır.
2) Mankurtluğa benzeyen, asrın cinayeti denilen "Zombilik", insanı aklını kullanamayacak duruma getirir. Daha geniş bilgi için Cengiz Aytmatov ile Muhtar Şahanov'un sohbetlerinden oluşan Şafak Sancısı'nın 165-166'ncı sayfalarına bakılabilir.
BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI
KEMAL BEĞ
Vatanseverlik uzun ince bir yoldur. Vatan sever bu uzun ve ince yolda, dünyanın çeşitli kahırlarına yüksünmeden göğüs gerecek, (örnekleri günümüzde de görüldüğü gibi!..) nankörlüklere aldırmayacak, feleğin her türlü esbab-ı cefasını soğuk kanlılıkla karşılayacak, kimseden alkış, takdir beklemeyecek, hak bildiği yolda tek başına da olsa gidecek, belâ tufanları altında memleketi için, milleti için mutluluk çiçekleri dermeye devam edecektir. Bu yolda vatanperverin önüne Nemrutlar da çıkabilir, Firavunlar da... Dünün Nemrut’u Hazreti İbrahim'e musallat olmuştu, 20. yüzyılın Nemrutları ise Türk gençlerine... Türk milletine ihanetten bir an geri kalmayan "Nemrut" sıfatlı, "Nemrut" sîretli Nemrut Kürt Mustafa başkanlığındaki sözde mahkeme heyeti iki Türk gencini idama mahkûm eder: Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beğ (10.04.1919), Urfa Mutasarrıfı Nusret Beğ (05.08.1920). Her iki şehidimiz de aldıkları emirleri yerine getirmekten öte bir şey yapmamışlar, memleketin istiklâli, milletin haysiyeti söz konusu olduğunda şer kuvvetlerin karşısında yalçın kayalar gibi dikilmişlerdir. Biz de Nusret Bey gibi: "Allah zalimleri kahretsin!" diyor. Kemal Beğ'in "Türk milleti ebediyen yaşayacak" sözünü tekrarlıyor, "ERMENİ TEHCİRİ ve BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI MEHMED KEMAL BEĞ'İN YARGILANMASI" gibi son derece ciddi bir eser veren Nejdet Bilgi ile eseri yayımlayan KÖK Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Vakfı'nı kutluyoruz.
(Ozan ve çevirmen) Ataol Behramoğlu'nun "Rusça aslından çevirdiği", Egemen Berköz'ün yayına hazırladığı Cumhuriyet gazetesinin "Cumhuriyetimizin 75. yılı coşkusuyla..." okuyucularına armağan ettiği Puşkin'in Yüzbaşının Kızı 'nam yapıtı' okuyalım dedik...
23'üncü sayfaya geldiğimizde şöyle bir cümleyle karşılaştık... Açık konuşalım, ne olduğunu da anlayamadık. Çevirmenle, yayına hazırlayan 2 'ozan' bu işe bir açıklama getirseler biz de aydınlanıp rahat etsek:
"Kaytan bıyıklı bay, fatiha okur gibi birkaç küfür salladı ona, sonra bana dönerek birlikte bir parti yapmamızı önerdi."
Doğrusu bu ya!..
Çiçeği burnunda genel başkan Cem Uzan konuşmuş:
"AKP millete yalan söyledi"
Ona "yalan" denmez! Ya ne denir?
Canım efendim, onu da bilmeyecek ne var:
"Takkıye" denir, "takkıye"!