Kasım 2008

Ö T E S İ

 

30.10.2024 



Göğe Merdiven

 
Aybars Fırat

Büyük düşünmek


Son günlerde, ABD'nin Irak'ı işgali ile başlayan gelişmeleri değerlendirmek üzere basınımızın önde gelen kurumlarında görüşlerine başvurulan kişileri ve yorumlarını dinliyorum. Koca koca adamlar tarafından irad buyurulan bu görüşlere baktığımda bir eksiklik görüyorum: Türk Milleti adına konuşan aydınlarımız büyük düşünmekten uzaklaşmış veya uzaklaştırılmıştır.

Tarihte Türk Milleti hep tehlike karşısında uyanan dev görünümü vermiştir. İçinde bulunduğumuz zaman ise "Büyük Düşünme" zamanıdır. Dünyanın en büyük siyasi ve askeri gücü olan ABD karşısında Irak'ın, diğer ülkelerin ve Türkiye'nin yaptıkları, yapması gerekenleri anlatanların büyük düşünemediği aklı selim sahiplerince açıkça görülüyor. Özellikle, kraldan çok kralcı, aşağılık bir güruh var ki bunlar, yandık, yıkıldık, battık, iflas ettik diyerek içimizi karartmaya çalışıyorlar. Bunların çoğu, paralı askerlerden farksız besleme hainler, değil büyük düşünmek, milletimizin en önemli menfaatlerini dahi göz ardı ederek konuşan, yazan asalaklardır. Burunlarından kıl aldırmaz, büyük strateji uzmanları gibi geçinirler. Amaçları, bu milletin gerçek gücünün ve imkanlarının kamuoyunca öğrenilmemesi, milletimizin sömürgeleştirilmesidir. Buna karşılık, bu milletin evladı olmakla övünen çok küçük bir aydın topluluğu da, canla başla milletimize gerçeklerin böyle olmadığını anlatmaya çalışmaktadır. Tabii devletimizin de Türk Milletinin bekası için büyük düşünülmesi konusunda çok büyük eksikleri olmuştur, halen de olmaktadır. Öncelikle Türk Milleti'ne Atatürk'ün gösterdiği hedefler göz ardı edilmiştir. Yetişen nesiller, gayesiz ve milletimizden habersiz yetişmekte, dünyadaki gelişmeler bu yüzden yeterince algılanıp, teknolojik buluşlar, ekonomik gelişmeler Türk Milletinin yarınlarını düşünen, gelişmeler ışığında meydana gelebilecek olayları yorumlayacak düşünce kuruluşlarımız yok denecek kadar azdır. Mevcut kişi ve kurumların görüşleri de yeteri kadar yayınlanmamıştır. Bunun sebebi tarihimize Türk Bakışı'yla bakılmaması ve önceki tecrübelerimizin layıkıyla değerlendirilemeyişidir. Bugüne kadar Türkiye'nin tarihten gelen tecrübeleri tam olarak gün ışığına çıkarılamamıştır. Özellikle alfabe değişikliğinden önceki dönemlerin tecrübeleri yeni yazıya aktarılamamış, o dönemi araştırıp ortaya koyan uzmanlar yetiştirilememiştir. Türk devleti, milletiyle ve tarihiyle barışık hale getirilememiştir. Yönetimler Türkiye adına cesur adımlar atmak yerine başlarını kuma gömmeyi seçmiştir. Türkiye içinde bunlar olurken, yetişmek üzere yurt dışına gönderilen uzmanlar, yurt dışında çalışan Türkler, çeşitli ülkelerdeki Türkseverler-Türk lobileri yeterince değerlendirilememiştir. Mesela yurt dışına gidip gelen vatandaşlarımızdan bilgi toplanması konusunda beceriksizce bir tutum sergilenmektedir. Türkiye'nin işi gerçekten zordur. Dağ gibi meseleleri vardır. Ancak buna göre de imkanları çoktur. Çevremizde olup bitenleri çok iyi yorumlayarak, kaba gürültüye kulak asmaksızın çalışmamız gerekiyor. Görünen o ki Türkiye bu savaşa kayıtsız kalamayacaktır. Türkmenlerin hukukunu korumak için Kuzey Irak'a girmek durumunda kalacağız. ABD ile ufukta bir çatışma kaçınılmazdır. Bunu ABD'li yetkililer bizzat ifade etmişlerdir. Türkiye, önümüzdeki bir iki yıl içinde ABD ile çatışmaya hazır olmalı, bütün maddi ve manevi imkanlarını buna göre seferber etmelidir. Ekonomideki sıkıntılarımızın çözüm yolu vardır. Siyasi meseleler çözülemez boyutta değildir. Ancak, Türk Milletinin bütün imkanlarının milletin bekası yönünde birleştirilmesi gerekmektedir. Düşünce kuruluşları arttırılmalı, Amerika, Rusya Federasyonu, Çin, AB, Kıbrıs, Ermeni Meselesi, Türkmeneli, Doğu Türkistan, Arabistan.. yeniden yeniden masaya yatırılıp tarihten gelen ilişkiler, meseleler ve çözüm yolları araştırılmalıdır. Türk Milletinin bekasına samimiyetle baş koyan her Türk'ten yararlanılabilecek ve Türkiye dışında bulunan her Türk'ten bilgi alınacak bir sistem kurulmalıdır. Türkiye, önümüzdeki dönemde Rusya Federasyonu ve Çin’le, Araplarla yakınlaşmak durumunda kalabilir. Bu o kadar da önemli değil. Önemli olan şudur: Dünyadaki hukuk sistemi, Birleşmiş Milletler vesaire çökmüş, dünyaya hukuksuzluk ve çifte standart hakim olmuştur. ABD, Irak'ta saldırgan olan taraftır. Uluslararası hukuk ihlal edilmiştir. Suçlular suçsuz, haklılar haksız hale gelmiştir. Türk Milleti, Osmanlıdan, Selçuklu'dan.. Hunlardan gelen "Dünyada adaletin hüküm sürmesi" ilkesini uygulayacak bir hukuk sistemini, dünyaya hakim kılacak teşebbüslerde bulunmalıdır. Dünya adaletsizlikler içinde kıvranmaktadır ve bir kurtarıcı beklemektedir. Türkiye bu noktada büyük düşünmek ve boşlukları tam zamanında doldurmak zorundadır. Tarih, bize bu görevi yüklemiştir. Türk Devleti, bütün kurumlarını ve insanımızı tek bir hedefe; çalışmaya, üretmeye ve kurtuluşumuza yönlendirecek tedbirler almalıdır. Osmanlı Coğrafyası başta olmak üzere, dünyanın her yerindeki hukuksuzluklar doğrudan ilgi alanımıza girmeli ve bunlar takip edilmelidir. Türk Dünyasında zulüm altında olan bölgelerin bütün kurumlarımız ve aydınlarımızca daha da dikkatli takibi gerekir. Doğu Türkistan, hiç bir zaman dikkatimizden kaçmamalıdır. Biz, Kumuk Türklerini de, Altay Türklerini de, Batı Trakyayı da, Kırım'ı da Çeçenistanı da ... unutmamalıyız. Unutmak bir yana, dikkatlerimiz, her zamankinden daha fazla Türk Dünyası'nda olmalıdır. Böyle olursa, Kazakistan savaş çıktı diye Türkiye'ye olan uçak seferlerini iptal edemez. Çin, Doğu Türkistan'daki baskılara direnenleri terörist ilan edemez. Eğer dış siyasetin bütün imkanları bilinir ve ona göre davranılırsa, düşünce kuruluşları siyasetçilere yeni açılımlar sağlarlarsa bunlar mesele olmaktan çıkar. Türk Milleti büyük düşünmek zorundadır. Yöneticiler, hainlere değil, milleti için büyük düşünenlere kulak vermek mecburiyetindedir. Devletimiz, artık kendi istikbaline yatırım yapmalı ki milletimizin bekası mümkün olsun. Yöneticilerimizi uyarıyorum: Türk Milletini samimi olarak düşünenlerle hainler aynı kefeye konmaya devam edilirse, korkarım Milletimiz sömürge olma yolunda ilerlemeye devam edecektir.


aybarsfirat@yahoo.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002