Necla Maraşlı'yı kutlarken, yeni kitabını sabırsızlıkla beklediğimizi belirtmek istiyorum...
İlkin, sanal bir sanatkârın klavyeye dokunuşları sanmıştım yazdıklarını... Her dizesinde ya da yazı başlıklarında yaşadığım şaşkınlığı, ilk kitabına verdiği adla pekiştirdi: "Beni ne ölümler istedi de vermedim" (2.Baskı/Bilge Karınca Yayınları) İki yıl kadar önce telefonda "Kitabım çıktı" dediğinde önce şaka yapıyor sandım, kitabın adını söyleyince "Tamam işte, şaka tescillendi" diye söylendim... Oysa gerçekti, "Bir sürü ölüm"ün arasından sıyrılıp, bir yanı hep hüzün kokan selamını çakmıştı hayata Necla Maraşlı... Peşinden "Ya da bana öyle geliyor" adını verdiği ikinci kitabıyla yeniden 'merhaba' dedi okurlarına. Aynı yayınevi tarafından basılan eserde daha bir özen, daha geniş bir perspektif dikkati çekiyor. "Çingeneler Zamanı" kendisini ne kadar etkiledi bilinmez ama, onun; şiirseverleri bozguna uğratacak dizeler devşirdiğini tahmin etmek hiç de zor değil:
"Bir çingene zamanındayım
Saat geceyi ben geçiyor
Bir çingeneden çaldım zamanı,
Kırık, buçuklu, yarım.
Ne tamım, ne tamamım.
Ne yerim var, ne dünüm, ne yarınım,
Bu gece neyse o kadarım.
Topladıklarımla, sakladıklarımlayım.
Bir çingene zamanındayım."
Hayatı teğet geçen bir "ölüm sevdalısı" gibi gözükse de, 'her şeye rağmen varım' dediğini rahatlıkla duyarsınız Maraşlı'nın... Üstelik bedeli ödenmiş bir varoluştur bu... Kendisiyle yapılan bir söyleşide 'oluş/yokoluş' çizgisini ve ömrün zikzaklarını şöyle dile getiriyor:
Ben kendi adıma uçları yaşadım, nedir ne değildir detaylar önemli değil. Önemli olan bedelini üstelendiğim daha'nın bana sunduğu fatura; rollerdeki hiçlik. Hiçliğimi gördüm. Bitti mi bedel, elbette bitmedi. Sürer, adına ölüm dediğimiz yanılgı sonunda biter ki; ölüm her alıp verdiğimiz nefeste mevcut oysa...
Yıllarca kendini "Pinhan" kılmaya çalıştıktan sonra, iki güzel eserle 'okumaktan henüz umut kesmemişler'in karşısına çıkan Necla Maraşlı'yı kutlarken, yeni kitabını sabırsızlıkla beklediğimizi belirtmek istiyorum...