Krizlerle dolu bir yılı geride bıraktık. Ekonomik kriz, siyasi kriz derken 2002 belleklerde çok da iyi anılar bırakmayarak tarihteki yerini aldı. Türk milleti maddi ve manevi olarak verdiği büyük kayıplarla ümitsizliğin ve çaresizliğin girdabına sürüklendi. Krizi planlayanlar ve bunların işbirlikçileri yıllardır uyguladıkları senaryolarının artık finaline yaklaştıklarını zannederek; Türk milletinin değerlerini her ortamda aşağılamaya ve yok etmeye başladılar.
Milli değerlerimiz her yönden tehdit altındadır. Saldırı ekonomik, kültürel ve siyasi her yönden; alabildiğine çirkince, soysuzca ve alçakça insanımıza yönelmiştir. Bu saldırıların 2003 yılında da artarak süreceğinin işaretleri 2002’nin son aylarında verilmeye başlanmıştır.
YAKIN TEHLİKELER
Türkiye 2003 yılına tek başına hükümet olmuş bir siyasi kadro ile giriyor. Bu hükümet iktidara ilk geldiği günden itibaren kayıtsız şartsız Batı dünyasının emperyalist ülkeleri ile yakın temasa geçmiştir. Milli değerler yok sayılmaya başlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin geleneksel dış politikası ayaklar altına alınmıştır. Dört dil bildiği iddia edilen Dışişleri bakanı Yaşar Yakış; bu dilleri öğrenirken Türkçe’yi unutmuş olmalı ki verdiği demeçlerde gaf üstüne gaf yaparak, hükümeti zan altında bırakmıştır.
Önümüzdeki günlerde devletimizi yakından ilgilendiren iki önemli tehlike var. İlki 28 Şubat tarihine kadar adeta zorla imzalattırılmaya çalışılan Kıbrıs Türkünün sonunu getirecek olan anlaşmadır. Kıbrıs’ta varlığını para için satan soysuzların Türk milleti içinde yeri yoktur. Denktaş yaşadığı sürece Kıbrıs konusunda bir korkum yok. Tek korkum AKP hükümetinin Kıbrıs Türkünü ve davasını Batıya peşkeş çekmesidir.
İkinci ve bence en önemli tehlike Irak’ın ABD tarafından işgali ve Kuzey Irak’taki kontrolümüz dışındaki herhangi bir oluşumdur. ABD yönetimi açıkça Türkiye’nin o bölgede hakim unsur olmasını istemiyor. Ülkemizin yaşadığı ekonomik sıkıntıları kullanarak adeta bizi satın almak istiyor.
ABD NE İSTİYOR?
Türk medyasına göre Saddam’ı devirip Irak halkına demokrasi getirmek istiyor. Halkımıza göre Irak petrollerini ve Kuzey Iraktaki Kürt aşiretlerini başımıza bela etmek istiyor. Acaba ABD’nin istekleri bunlarla sınırlı mı?
ABD kesinlikle azla yetinmez. Bu kapitalist düşüncenin özüne aykırıdır. Her zaman fazlasını ister. Irak halkı onun umurunda değil. Türkler için, Araplar için, Kürtler için kılını kıpırdatmaz. Onun istediği Asya’daki bütün kaynaklara sahip olma arzusudur. Irak bu zincirin ikinci halkasıdır ( İlki Afganistandı).
Önündeki tek engel Türkiye’dir. Türkiye ABD’ye engel olmasaydı operasyon başlamış ve şimdi bitmişti. Türkiye bu karşı durmanın bedelini ödemeye başlamıştır. Emperyalist Batı bu bedeli bize bu yıl daha ağır ödetmek için çalışmalarını hızlandırmıştır. İçimizdeki satılmış ruhlar da tam kadro batının hizmetindedir.
2003 yılı zor bir yıl olacak. Bu sebeple birbirimize daha çok kenetlenmeliyiz. Hiçbir devletin bizi parçalamasına göz yummamalıyız. Milli değerleri ön planda tutan partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının da artık meydanlara inme vakti gelmiştir. Türk milletini yok etmeye çalışanlara destek olan hainler kadar olaylara göz yuman diğerleri de, hainler kadar suçludur. Ve bu millet bunun hesabını sizlerden sorar.
NOT: Türk düşmanlarıyla her türlü zorluğu göze alarak mücadele eden Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu hain kurşunlarla öldürüldü ama asla yok edilemedi. Buradan bütün Türk dünyasına başsağlığı diliyorum. Mekânı cennet olsun.