Tarih: Aralık 2004.
Yer: Avrupa.
“Selamünaleyküm Sayın Şansölye. Biz geldik.”
“Hoş geldiniz de... Niye geldiniz ?”
“Hani şu... AB’ye giriş tarihimiz...”
“İyi ama, uygulamalarınız...”
“Her şeyi uyguladık Sayın Şansölye. Şu giriş tarihimizi verseniz de biz gitsek.”
“‘Uyguladık’ diyorsunuz ama, ortada uygulanmış bir şey yok !”
“Yok olur mu Sayın Şansölye ? Ulusça ayak uydurduk AB yasalarına. İnanın artık kokoreç bile yemiyoruz.”
“Kokoreçle bitmiyor ki ! Son Güvenlik Konseyi’nde askeriniz sivillerden bir buçuk dakika daha fazla konuştu.”
“Mahsuscuktan konuşturuyoruz Sayın Şansölye. Sonuçta biz ne dersek o oluyor. Şu AB’ye giriş tarihimizi alıp gidebilir miyiz artık ?”
“Bu benim kararımla olmaz ki ! Yirmibeş ülkenin sayın ekselansları ne diyecek bakalım ? Hem sizde hâlâ gasp var, derebeylik var, arazi mafyası, hal mafyası, otopark mafyası...”
“Hepsi bitti ! Bitirdik ! Şimdi sokakta otonuzu park ederken oradaki adama para uzattığınızda; ‘Niye para veriyorsunuz beyefendi ? Sokak babamın malı değil ki !’ diye tersliyor sizi.”
“Üç kadının ırzına geçip öldüren birini iki yılda çıkarmıştınız içerden... Hâlâ böyle mi yapıyorsunuz ?..”
“Olur mu öyle şey Sayın Şansölye ? Bu söylediğiniz şey, bizden önceki “first lady”nin işiydi. Biz yalnızca devleti-milleti trilyonlarca dolandıranları salıyoruz bir-iki yılda. Ötekiler yatıyor.”
“Hâlâ yollara tükürenleriniz var... Nasıl olacak bu iş ?..”
“Hokka koyarız Sayın Şansölye. Çok iyi bakır ustalarımız var... Şöyle, şık hokkalar koyarız her caddeye-sokağa.”
“Trafik kargaşanız... Kırmızı ışıkta geçmeleriniz ?..”
“Siz Sayın Şansölye, ‘özgürlük’ demiştiniz ya hani... Birileri abarttı bu işi ve ‘kırmızı ışıkta geçme özgürlüğü’ olarak algıladı. Tıpkı ‘döner bıçağıyla futbol maçına girme özgürlüğü’ ya da “karısını yolun ortasında yatırıp delik deşik etme özgürlüğü” olarak algılayanlar olduğu gibi...”
“Ayrıca, sizi kötülüklerden korumak üzere ülkenizde bulundurduğumuz vatandaşlarımıza, “etki ajanı” diyenler var. Bunu da kabullenemeyiz.”
“Ağzı olan konuşuyor Sayın Şansölye. İnanın, ciddiye almıyoruz bunları.”
“Neyse !.. 2020’de her şeyi yeniden konuşmak üzere bekliyoruz sizi Sayın Başkan.”
“Yapmayın, etmeyin lütfen Sayın Şansölye. Ben şimdi dönüp nasıl açıklarım millete ‘16 yıl sonra’yı ?.. ‘AB Hıristiyan kulübüdür’ diyenlerin haklı çıkmasını mı istiyorsunuz ?..”
“Hayır ! İstemiyoruz ! Bunu kanıtlamak için de, önümüzdeki yıl Arabistan’ı AB’ye alıyoruz. Güle güle Sayın Başkan. 16 yıl sonra görüşmek üzere.”