Türkiye’nin iç ve dış borçlarının toplamı yüzlerce katrilyon lirayı bulmuş. GSMH da kişi başına düşen gelir öldürmüyor ama süründürüyormuş. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti o kapı, bu kapı borç topluyor, Irak savaşına girerse ABD’den kaç milyar dolar alacağının pazarlıklarını yapıyormuş. Madem, ülke olarak binmişiz bir âlamete gidiyoruz kıyamete de sorarım sizlere ben neden koskoca İstanbul’da yürüyecek bir karış kaldırım bile bulamıyorum.
Sanki, gökyüzünden yağmış veya bedava dağıtılmış gibi dağ taş araba dolu.. Karşıya mı geçecem? Bir kazaya kurban gitmeyeyim diye en az 200 metre yürüyüp trafik lâmbası aramaktan ayaklarımda derman kalmadı. 200 metrenin de her karışı park etmiş arabalarla dolu. Envaî çeşit, rengârenk BMW ler, Mercedesler, Opeller, cipler v.s v.s.
Simsiyah camlı bu arabaların şoförleri var, korumaları var hatta 3 adımlık yere giderken tepelerine taktıkları mavi lâmbalarıyla, garip sesli klâksonları bile var. Yaaaaaa..!! Bu arabaların sahipleri öylesine mütevazıdırlar ki, reklamdan hiç hoşlanmadıklarından adlarına Maliye’nin gelir vergisi listelerinde asla rastlayamazsınız. Zaten korumaydı, kollamaydı, şofördü derken malûmunuz vergi levhalarında bir asgâri ücret kadar dahi rakamı göremeyiz.
Rica ederim.
Ne beis var efendim?
Önemli olan kendi aralarındaki esnaf dayanışmasıdır. Yılbaşı gecesi sadece İstanbul’da 1565 eğlence mekânın da 10 trilyon lira harcadılar. Mekân sahipleri de ekseriyetle kendileri gibi vergi listelerinden şöhret basamaklarına tırmanmak istemeyen tevazû sahibi arkadaşlarıydı. Eğlendirenler de arkadaşlarının hatırına bu gece için küçük rakamlar alarak sahneye çıktılar. Bir yılbaşı gecesinde 10 milyar alacak kadın mı Bülent Ersoy? Malumunuz olduğu üzre hanımefendidiiir.! Hayırseverdiiiiir.!
Bu arada Ankara’dan ötesini karış karış yatırım yaparak Anadolu’yu ihyâ eden iş adamlarımız, Anadolu’da yer kalmayıp da yatırımlarını yıllardır Romanya, Bulgaristan, ve Rusya Federasyonu’na kaydırmışken aniden aşka gelip, TOBB başkanlarını ABD büyükelçisine gönderdiler. Büyükelçi,’’Mektup yazacağım tekstil kotaları için’’ dedi. Başkan memnun, büyükelçi memnun da’’ hangi Amerikalı okuyacak o mektubu?’’ ben orasını anlamadım. Sanki onlar değildi pamuk ekimine Türkiye de sınır koyan?
7.5 milyara yemek takımı, 4.5 milyara çay takımı, ceketler 650 milyondan, takımlar ise 900 milyondan; seç, beğen, al..! Her pazar ekinde çıkan ürün reklamlarından birkaç tanesi sadece..! Adları da, markaları da yabancı olan bu ürünlerin reklamları bizim eve kadar geldiğine göre alıcısı demek ki çok..! Zaten bir kıyamettir gidiyor, kotun, ayakkabının, gözlüğün, çantanın markası. Genç kızlarımız buz gibi kış havasında göbeği açık kazakları ile giyinmek zorundalar. Yoksa çıplak mı gezsinler? Hele bir ‘’alamam’’ deyin. Bir surat ki bir surat; anında sizi Bush, kendilerini de mazlûm Irak halkı ilân ediverirler.
Ya 3 adımlık yola taksi ile gidenlere ne demeli? Taksimetrenin açılması ile kapanması bir oluyor. Bir gün taksi şoförleri bir olup bunları dövecekler ama ne zaman olacak bu çok merak ediyorum. Ha ondan sonra da diyet yaparlar zayıflamak için. Diyet yiyecekleri de ithal olmalıymış. Yerli mal kepek yapıyor ya...!
Akşam Erman Toroğlu’nun hakemliğinde televizyonda karı koca kavgası vardı. Adam 2 yıldır işsizmiş. Ama elinde 250 milyonluk cep telefonu..! Söyleyecek daha o kadar çok şey varken, şimdi ben bunları yazmaya başlamışken sanmayın ki susarım. Maalesef yerimin darlığıdır, şimdilik konuyu toparlamamın sebebi.
Borç, harç içindeki krizlerle boğuşan fakir bir devletin;her geçen yıl koşullar değiştikçe, dürüst kalmamayı meziyet sayan zengin fertlerinin amipler gibi çoğalarak büyümesi normaldir.