“Beslek” kan bağına dayanmaksızın bir kişinin küçüklüğünden itibaren başka bir ailenin yanında yetiştirilmesi, himayesidir. Sığıntı gibi yanında yetiştiği,beslemesi olduğu ailenin her türlü tasarrufuna sınırsız bir itaatle bağlıdır beslek. Besleğin geleceği, yaşamı, kiminle evleneceği tamamen hane sahibinin iki dudağı arasındadır.
Ülkemizde cirit atan NGO'lar zihinlerde saygın bir çağrışım yapan ''Sivil Toplum Örgütleri'' diye Türkçe ye çevriliyor. Yaptıklarına bakarsanız Sefil Toplum Örgütleri,Rezil Toplum Örgütleri veya Sivil İhanet Örgütleri gibi tanımların işlevlerine daha uygun düştüğünü görürsünüz. Eskilerin 'İsmi ile müsemma' dedikleri gibi bizim besleklerin sivillikle pek alakası yok. Fakat rezillikle,ihanetle sarmaş dolaş durumdalar.
Kendilerini dünyanın küresel efendileri olarak kabul eden ABD ve AB'nin gerçek patronu Almanya başta olmak üzere, başlıca emperyalist devletler, mazlum ülkelerden devşirdikleri aydın-entel takıma her türlü maddi destek ve arkalamayla, sözüm ona sivil toplum örgütleri kurduruyorlar. Gerçekte birer legal casusluk örgütlerinin işlevine sahip bu sömürge aydınları organizasyonu ''Sivil Toplum Örgütü'' ünvanını da kendi kendilerine bahşediyorlar. Biz yukarda arzettiğimiz gibi bunlara BESLEK dersek gerçeği daha iyi ifade etmiş oluruz. Bizim besleklerin ideolojik geçmişlerinin sağ-sol olması hiç önemli değil. Gerçi marksist kökenli olmak biraz daha pirim yapıyor gibi ama, sağ ve dinci kökenden besleklerde küresel efendilerin makbulüdür. Sivil ihanet örgütünün makbul bir elemanı olmak için ilk şart kendi ulusundan ve milli devletinden nefret,küresel efendiye ise bir beslek sadakatiyle bağlanmaktır. Yine doğduğu, yaşadığı topraklardan,toplumdan ve ulusundan uzaklaşmak, her türlü duygusal irtibatı kesmek, köksüz tanzimat aydınları gibi batılı efendilere ölçüsüz bir hayranlıktır.
Sivil toplumcuların Osmanlı dönemindeki şampiyonlarından İçtihat Dergisi sahibi ve baş yazarı Dr.Abdullah Cevdet:'' Türklerin adam olmıyacağını, asrileşmek kabiliyetinden yoksun olduğunu batıdan damızlık erkek getirerek toplumun ırksal açıdan ıslah edilmesi gerektiğini'' döne döne savunmuştu. Yine Osmanlı dönemi Sefil Toplumcuların önderlerinden Ahrar Partisi lideri Prens Sabahattin '' Ademi Merkeziyetçiliği'' savunarak,liberalizmin erdemlerini saya saya bitiremmeişti. Bir kısım sivil toplumcu mütareke aydını da, Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbulda mütareke basınında utancı kıyamete kadar gelecek kuşaktan akrabalarına yetecek herzeler yemiş,işgalcilerin çizmelerini yalamışlardı.
Mütareke aydınlarının, Hilafet Ordusu ve Kuvayi İnzibatiye artıklarının çığırtkanlıkları, yalakalıkları işgal İstanbulunu hiç de aratmıyor. Milli tavır, milli duruş, ulusal onur şu anda Sefil Toplumcuların hedef tahtası. Basında, televizyonda dolarlı, eurolu bahşişleri cebe indiren sivil toplumcu sefiller salya sümük,çılgınca,tam bir beslek alçaklığıyla ulusal olan her şeye saldırıyorlar. Hem de gizlenmeden, utanmadan, yüzleri kızarmadan. Ardamarı çatlamış beslekler Denktaş'a ,Kıbrıs ve AB konusundaki ulusal duyarlılığa Rum ve Yunanlıların bile yapmadığı ölçüde soysuzca bir saldırı içindeler. Soysuzlukları,melanetleri yüzlerine vurmuş beslekler ne yapsalar boşuna. ütareke dönemindeki ağa babaları gibi yine başaramayacaklar. bu kez 150'lik listeler yetmiyeceği için işbirlikçi beslek listeleri yüzbinleri geçecek sanırım. Yüce Türk milleti ezelden ebede şan ve şerefle sürdürdüğü tarihi yolculuğuna yine başı dik, özgür, bağımsız bir biçimde devam edecektir.