Kasım 2008

Ö T E S İ

 

20.04.2024 



Gerçek

 
Özdemir Özsoy

Neresinden Tutalım


Akıllı bir adam –belki başkalarına değil ama kendisine “Acaba ABD Irak’a demokrasi gelmesini ister mi?”diye mutlaka sormalıdır.

Tabiî akıllı bile olsa ona bu propaganda savaşı içinde düşünme fırsatı verirlerse... Vermezler, çünkü düşünebilme imkânı bulursa insanların nasıl bir “beyin yıkama” sahtekârlığına kurban gittiğini görecektir.
Bir ülkeye istediğinizi yaptırmak için, siz olsanız orada orda demokratik bir yapı mı yoksa bir diktatör mü olmasını arzu ederdiniz?
İnsanların ve bu arada saf temiz Amerikan vatandaşlarının da gerçekleri görmesini önlemek üzere özellikle ortaya çıkarılan gürültü kirliliği yüzünden, bırakın sistemli düşünmeyi, konuşmaya ve hattâ dinlenmeye bile vakit bulamazsınız.
Birkaç yıldır büyük bir kalkınma hızını gerçekleştiren ve bunu sürdürme eğiliminde görünen, milyarlık nüfusa sahip ülkelerin önünü kesmek çabasında olanlara tek bir yol kalmıştır. Petrol ve doğal gaz gibi enerji bölgelerine hakim olmak. Buna silah fabrikalarının ayakta kalmasını sağlayacak talebin kamçılanması olayını da katarsanız asıl niyet ve hedef gün ışığına çıkar. Silah üretiminden vazgeçirilmiş bir büyük ekonomiyi ayakta tutabilmek mümkün değildir. Bunun pratik ifadesi savaşı tahrik etmektir.
Evet başkalarını aldatmak bir yana, kimse kendisini aldatmasın! Silahların tüketilmesi hayati bir konudur.
Güdümlü medyada savaş çığlıklarının atılması dolaylı bir propagandaya zemin hazırlamasa esasına dayanır. Savaşın kaçınılmaz gibi gösterilmesi, onun haklı sebepleri bulunduğunu ve vazgeçilmeyeceğini şuur altına zamanla yerleştirme metodlarından biridir. En azından hukuki alt yapısı bulunmayan böyle bir savaşı istemeyenlere karşı bir cephe oluşmasını sağlar. Aynı konu üzerinde sürekli tartışmalar açmak bir toplumda bezginlik duygusu meydana getirir.
Böylece şartlanan ve yönlendirilen bir toplumda insanlar ve özellikle kompleksli “okumuşlar” hak ve hukuk gözetmeksizin güçlünün yanında yer alırlar. Böylece hazır bir zafere ortak olma psikolojisi ile doyuma ulaşırlar. Hiçbir zarar görmeksizin işin içinden sıyrılacağına inandırırlar kendilerini. Halbuki doğrultularını şaşırmışlardır, yönleri belirsizdir. Yalnızca silah üstünlüğünü ile sağlanan bir egemenliği kendi başarıları gibi görmek isterler. Ezenin yanında olmayı marifet sanırlar. Bırakın genç askerlerin yaşamını yitirmesini çoluk çocuk, kadın masum sivillerin yok yere öldürülmesini meşru gösterme gayreti içinde alçalırlar, küçülürler.
Bilmezler ki, Türkiye’ye Ortadoğu’da rol biçen, savaş lobilerinin küstah sözcüleri bu bölgede tarihinin ve derin kültürünün icabı kimseye boyun eğmeyecek böyle bir devlet istemezler. Onun için ülkemize devamlı problem çıkarırlar.
Gerçekten siyasi ve askeri stratejiye vakıf olanlar şu içinde bulunduğumuz tarihten on yıl kadar evvel Kuzey Irak’ta parlamentosuyla, belediyeleriyle, ordusuyla, idari teşkilatıyla ayrı bir devletin fiilen kurulmaya başladığını görüyorlardı.
Gel gör ki bugün bile bazı politikacılar hâlâ böyle bir devletin “ilan edilmesine” izin verilemez gibilerden beyanlara takılıp kalmışlardır. Dikkat buyurun! Kurulmasına değil de <> karşı olduğunu söylüyor. Öte yanda “atı alan Üsküdar’ı geçmiş”
Bütün bu tertiplerin Türk Askeri’nin moral gücü karşısında başarıya ulaşması mümkün değildir. Destekleri ne olursa olsun sonuç alamayacaklardır. Ancak Türkiye’nin burada fiili bir durumla karşılaşması yüzünden kayıplara uğraması gerçekten üzücü olur.
Türk Askeri’ni kendi çıkarları doğrultusunda kullanma hevesinde olan dış mihraklar milli duyarlık taşıyanlarımızı Kerkük ve Türkmenler meselesi ile yanına çekmeye çalışmakta, çıkar peşinde olanları da petrolden pay vermekler avutmaktadırlar.
Elbette ülkemizin bahis konusu unsurlar üzerinde hassasiyeti vardır. Mutlaka bu mesele ile ilgisi olacaktır. Ancak yönetimde bulunanların, inceliği ve derinliği olmayan beyanlarla bazı yaban kişilere bu aziz vatan üzerine söz söyleme fırsatı vermeleri ferasetsizliktir.
Türkiye’miz bir büyük önderin ifadesi ile “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyebilen ülkücü devlet adamlarına kavuşup müstemleke aydınlarının “cebin” yani yüreksiz, korkak tabiatından kendimi sıyırarak bu bölge üzerinde kendi kararını kendi vermelidir.
Bu konuda hem dost görünüp hem de “IMF kanalı ile Türkiye’yi rehin aldık, ona her istediğimizi yaptırırız” diyebilen yabancı yaratıkların söz hakkı olmamalıdır.
Ne var ki bu adamlara bu sözleri söyletebilecek acı bir gerçekle karşı karşıya bulunmaktayız.
Ülkeyi uçurumun kenarına getiren kişiliksiz, ufuksuz yöneticilerin basiretsizliği de vurguncu düzenbazların yurt dışına kaçırdığı servetin “dış borç” şeklinde dönüp boğazımıza sarılması da bir vakadır.
Evet, önümüzde iki ucu kirli bir değnek var. Bir sopanın kendi işlevine uygun olarak kullanılabilmesi için bir ucunda tutulması gerekir. Ya temizleyeceksin ya da bir yenisini bulacaksın.




ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002