Yeni dönemde televizyon ekranları yine dizi sağanağına tutuldu… Ekonomik kriz, yapılacak seçimler bile bu dizi bombardımanının önüne kesemedi. Her kanala ortalama 6-7 dizi düşüyor…
Eylül ayından bu yana başlayan dizilerin sayısını hesap etmek bile hayli müşkül bir iş. Rivayete göre yetmişe yakın dizi görücüye çıktı. Doğal olarak bu bir yarış artık…Hangi dizi tutulacak, hangisi konuşulacak, raitingi hangisinin yüksek olacak yarışı…
Hala ekranların gözdesi ‘Asmalı Konak’ın getirdiği bir rüzgarla bu dönemde yapılan dizilerde ‘tezek’ kokan hikayeler revaçta… Hemen hemen her televizyon kanalının böyle taşrada, köyde, konakta geçen bir dizisi var. Her şeyin modası geçtiği gibi tezek kokulu işlerin de mevsimi havaya savrulduğundan seyirci köy işlerine artık ilgi göstermiyor. Taklit hiçbir zaman aslını geçemiyor. ‘Asmalı Konak’a öykünerek çekilen tezek kokulu işler de hayal kırıklığından başka bir şey yapamadılar…
Rivayetlerin haber verdiği yetmiş dizi de ya ilk bölümlerinde bitirildi ya da böyle bir duruma hazırlıksız yakalanan yöneticilerin göz yumması ile altıyı tamamlayacaklar…
Bu kısa girişten sonra yeni diziler üzerinde görüşlerimizi bildirelim… Bu dönemde yapılmış yeni dizilerin hepsini değerlendirme şansımız olamayacağından her kanaldan bir diziyi alarak görüşlerimizi bildirelim…
Deli Boran
Bir yıldan buyana sonu gelmez tekrarları ile adeta ‘Çocuklar Duymasın Kanalı’na dönüşen TGRT’nin yeni dönem bombası…
Gelgelim ‘Deli Boran’ ilk bölümüyle tam bir hayal kırıklığı oldu. ‘Masal mı? Destan mı? Gerçek mi?” olduğuna bir türlü karar verilemeyen öyküsü, dağınık senaryosu ve başarısız rejisiyle tam bir ucubelik örneğiydi. Kısacası ‘Deli Boran’la sinema dünyasına bir ‘kült garabet’ daha kazandırmış oldular. Bu konudaki ilk başarı ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ adlı sinema filmiydi. Absürd ve akıl almaz harikûladelikleriyle(!) meraklısının ‘mumla’ aradığı bir film olmuştu.
‘Deli Boran’, ‘Dünyayı Kurtaran Adam’a derece derece farklar attı. Cüneyt Arkın’ın o filmini ne kadar absürd, ilginç(!) sayarsak ‘Deli Boran Destanı’nı da ‘garabet’ olarak adlandırmak gerekir. Ne olduğu belli olmayan bir ‘hilkat garibesi’… Gelişimi tamamlayamamış bir ‘fikir cenini’… Türk televizyon seyircisi tarihinde ilk defa bir yönetmenin ‘kokuşmuş istifrâsıyla’ karşı karşıyaydı…
Karaoğlan
‘Karaoğlan’, ANS’nin Kanal D seyircisi için kotardığı cesur bir deneme oldu. Bir deneme olarak da kalacak…Devamını getiremeyecekler kanısındayım. Yine de yapımcılarını kutlamak gerekir. Yürek isteyen bir tarihi, fantastik bir konuyu ekranlara getirmeyi başardıklarından dolayı. ‘Karaoğlan’ın elbette bir takım kusurları var. Ama dizinin geneline bakıldığında yoğun bir emeğin, yürekli bir cesaretin, farklı bir bakışın izlerini görmek mümkün.
Karaoğlan şimdiden dizi tarihimiz için bir kilometre taşı olmuştur. Bundan sonra yapımcılar, yönetmenler proje oluştururken Karaoğlan’dan ötesini düşünmek, daha iyisini yapmak zorundadır…
Beşi Bir Yerde
Değişen Show Tv yönetiminin ‘avrupai’ tarzda ekranlara getirdiği dizilerden. Yüksek taramalı kameralarla çekilmiş, ışıklandırması, çekim tekniği, çevre düzenlemesi harika olan bir diziydi ‘Beşi Bir Yerde’. İki bölümden sonra az raiting aldığı için kaldırıldı. ‘Beşi Bir Yerde’nin başta konusu, sonra her şeyi Amerikan dizilerinin taklidi olduğunu bağırıyordu. Çok fazla ‘alafranga’ koktuğu için de seyirciden ilgi görmedi. Türk seyircisi kendisine altın kadehler içinde sirke sunulmasına tahammül göstermiyor, toprak çanak içinde şarap içmeyi tercih ediyordu. Show Tv’nin yeni yönetiminin alafranga bir tezgahtan sunduğu ‘Beşi Bir Yerde’, ‘Bir Tatlı Huzur’, ‘Zeybek Ateşi’ gibi ‘konsepti’ yabancı işleri yok saydı…
Kınalı Kar
Atılan taşın ürkütülen kurbağaya değdiği işlerden biri de Kanal D’deki ‘Kınalı Kar’ oldu. ‘Kınalı Kar’, imkansız aşkları anlatan öyküsü ile diğer diziler arasından sıyrıldı. Türk halkı imkansız aşkların kahramanlarını benimsiyor nedense. Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun hikayeleriyle yoğrulmuş bir geçmişle aşkı yüzünden deli olmuş insanları seviyor. Bir türlü sevdiğine kavuşamayanların acılarına, tutkularına yüreğini açıyor…
Kanal D bu dönemde yaptırdığı bütün dizilerde vasat da olsa bir başarıyı yakalamış durumda. Eski bir Türk filmi olan ‘Deprem’in televizyon uyarlaması olan ‘Kırık Ayna’da gönül çelen işlerden biri oldu. Kadir İnanır’nın önceki dönemde yaptığı arayış işlerinden sonra gerçekçi karakterleri ile göz doldurdu…
TGRT, Show Tv ve Star’ın yaptıklarının hemen hepsi dizi çöplüğüne giderken Kanal D ilgiyi çeken, nabzı yakalayan işlerle başarıyı yakaladı. Kanal D de artık geçen yılın ‘sükseli’ işleriyle idare eden ATV gibi seyircisi çok dizilerin kanalı oldu.