Kasım 2008

Ö T E S İ

 

21.12.2024 



Evrak-ı Perişandan

 
Doç. Dr. Fethi Gedikli

cila vurmaya ve ak düşen gözü tedaviye dair


Evrak-ı perişandan üst başlığı altında yazdığımız yazıların üçüncüsünde meraklı okuyucularımızın dikkatine iki farklı konuyu getiriyoruz. Bu iki konu, bize bunları yayımlama müsaadesini veren meslektaşımız Abdullah Demir’in elinde bulunan isimsiz bir el yazması defterin en son sayfasının b yüzünden alınmıştır.

Yazma yenidir. Defter içinde Abdülaziz’i katledenlerin muhakemesi, Diyarbekirli Sıdkı Efendi facia-yı meşhuresini ikâ edenlerin muhakemesi, Girid’den tahrirât, Ermenilere Avrupa tarafından verilmek istenilen imtiyazât hakkında ahali-yi müslimenin ilanı, Rumeli-yi şarkî mezâlimine dair mektub ve çeşitli hukuki layihalar ve dava dilekçeleri yer almaktadır.
Birinci konu kanape ve sandalyeleri cilâlamak hakkındadır. Burada iki dirhem dumelika/domelika ile yirmi (veya kuvvetli ve tez cilâlamak için on beş) dirhem ispirtoyu karıştırıp cilâlanacak yerlere önce biraz zeytin yağı vurduktan sonra sürmek tavsiye edilmektedir. Ancak baktığımız sözlüklerde sözü geçen dumelika veya domelikanın ne olduğunu bulamadık. Bugün marangozlar buna gomelak diyorlar
İkinci konu ise halk hekimliğine dair olup bir adamın gözüne ak düştüğünde nasıl tedavi edileceğini anlatmaktadır. Bu ilginç “ilaç tarifi”nde de yine başvurduğumuz sözlüklerde bulamadığımız iki kelime mevcuttur. Sırf bu iki kelimeyi barındırması sebebiyle bile çok önemli olan bu metin üzerinde fazla bir şey söylemeye gerek yoktur. Anlamını bulamadığımız kelimeler eşekçe ve ağızdır. Eşekçe sözlüklerimizde (Yeni Tarama Sözlüğünde eşek (I), s. 86) anlamı “elma, ayva, armut gibi meyvaların içinde çekirdek bulunan ve yenmeyen sert kısmı” diye tanımlanan eşelek; ağız da yine aynı sözlükte “doğuran hayvanın ilk sütü” (s. 4-5) ağız (IV) ağuz diye açıklanan kelimelerle ilintili olabilir. Okuyucularımız içinde bunların manasını bilenler, bildiklerini bizimle paylaşırlarsa memnun oluruz. İlaç tarifesinde geçen nöbetşekeri ise halk arasında bazı hastalıklar için ilaç olarak kullanılan billurlaştırılmış şekere denir. Uzun bir imal müddeti olduğu için bu adı aldığı ve öksürüğe iyi geldiği söylenir (Büyük Larousse, (Milliyet), c. 17, s. 8728).
Diğer taraftan, göze ak düşmek Trabzon ilimizin Akçaabat ilçesine bağlı Kuruçam Köyünde gözüne ak inmek veya gözündekini getirmek biçiminde büyük baş hayvanların uzun süre aç kalmak ve yem beklemekten ötürü gözlerinin hastalanmalarını anlatır. Halk hekimliğinde hastalığı sağaltmak için gözün şişlikleri kesilip tuz vurulur. Burada bahsedilen hastalığın tıbben nasıl tanımlandığı ve tedavi edildiği ise tabii uzmanlarının bilebileceği bir şeydir.

“Kanape ve sandalyelere cilâ vermenin ahvâl ve tertibâtı

Dumelika İspirto
Dirhem dirhem
2 ikidir 20 yirmidir yahud kuvvetli ve tîz cilalatmak içün 15.

Evvelâ bir bezin derûnuna bir mikdar sünger koyup bez ile örtmeli. Cilâlanacak kanape ve sandalyeye biraz yani parmak ucuyla zeyt yağı sürmeli. Badehu mezkur dumelikayı zaten şişe içinde bulunan ispirto içine atup çalkalamalı. Sonra mezkur paçavra ile ziyâdesiyle basdırarak kanapeyi oğalmalıdır.”



“Ak Düşen Gözün İlacı
Bir âdemin gözüne ağ düşse ber vech-i âtî muâlece ile bi-iznillah mündefi olur (aşağıdaki gibi ilaçlanırsa Allahın izniyle savar). Şöyle ki üç-dört günlük tavşan yavrusunun eşekçesi içinde ağız tabir olunan sarı bir şey olur, onu alursun bir de tüysüz fındık faresini ayru ayru âteşde yakarsun. Badehu (daha sonra) bunları bir havanda döğersün, biraz da nöbet şekerini döğersün, mezkur ağız ile fare yavrusunu müsâvi bir suretde vezn edersün (tartarsın) sonra da cümlesinin tozlarını halt ederek (karıştırarak) bir dülbendden eleyüp meselâ bir metalin ucuyla mezkur elekden geçürülmüş tozu gözün ağ gelen mahalline dökülürse bi-iznillahi teâlâ nihayet nihayet bir ayda mezkur ağ kâmilen zâil olur. Hattâ Maraşlı Âşık İsmail kendi gözüyle Köse Ahmed Efendi’nin kerimesinin (kızının) gözleri bununla şifâ bulmuşdur.”

fethigedikli@ixir.com


fethigedikli@ixir.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002