Türkiye gündemi de, dünya gündemi de öylesine dolu ki, insan nereden başlasam diye düşünmeden edemiyor. Ama dünyanın birinci sıradaki gündemi tabii ki, Filistin’deki katliamlar. Yarım asra yakın bir zamandır Hollywood’da çekilen muhteşem filmlerle dünyanın gündeminde hep Yahudiler’e yapılan katliamlar dile getirilmiştir. Bütün dünya Yahudi katliamlarını her yönüyle öğrenmiştir. Steven Spielberg, Yahudi katliamını dünyanın gündeminden hiçbir zaman düşürtmemiştir.
Öylesine başarılı senaryolar yazılmıştır ki, bütün dünya Yahudi katliamlarına gözyaşı dökmüştür. Bu filmlerle aynı zamanda dünyanın dört bir tarafına dağılmış olan Yahudiler’in kültürleri işlenerek canlı tutulmuştur. Hatta bu Yahudi kültürünün bütün dünya tarafından da tanınması sağlanmıştır.
Ama her zaman gerçekler filmlerdeki gibi olmuyor. Yıllarca katliama uğradıklarını ifade eden Yahudilerin gerçek yüzü, Şaron’un şahsında bütün dünyanın gözleri önüne serilmiştir. Yer artık Hollywood’un ünlü stüdyoları değil, hayatın ta kendisidir. Yaşananlar bir film senaryosu değil, gerçeğin çıplak yüzüdür...
Tarihi boyunca hep katledilmiş, sömürülmüş, soykırımlara tâbi tutulmuş bir milletin evlatları olarak, bu korkunç katliamların bir tek filmini bile yapabilmiş değiliz. Her birinden Yüzlerce film senaryosu çıkabilecek olaylarla, soykırım hareketleriyle doludur tarihimiz. 18 Mayıs 1944’de tarihi vatanlarından sökülüp atılan Kırım Türkleri’nin dramından bile sayısız filmler hazırlanabilir. Karaçaylar’a, Balkarlar’a, Saddam rejiminin Irak Türkleri’ne yaptığı katliamlara ne demeli, Karabağ’da Ermeniler’in yaptığı vahşete. Afganistan’da sırf Türk oldukları için kuzeyde yaşayan soydaşlarımıza yapılanlar... Ama hiçbir zaman bu konuları bizler dünya gündemine taşıyamamışız. Dünyayı yönlendiren kitle iletişim araçlarının önemini, hâlâ layıkıyla kavrayamamışız.
Bazılarımız kavramaz olur muyuz? Seslerini duyar gibi oluyorum, ama nerede kavradık? Hani bizim milli sinemamız, hani bizim tiyatromuz, gazetemiz, televizyonumuz, müzisyenimiz... Sözde bir ermeni soykırım iddiaları için bile kaç film çekildi? Biz milletimizin türkülerindeki feryatlarını bile kısmışız. Artık televizyonlarımızdan türkülerimiz çalınmaz olmuş, horyatlarımızdaki feryatlar duyulmaz olmuş. Dünyanın iletişim çağı adını verdiği bu çağda, savaşlar bile televizyonlardan naklen verilerek, dünya kamuoyu yönlendiriliyor. Ama bizde televole kültürü hakim olmuş. Basınımız iki-üç medya patronunun elinde oyuncak haline getirilmiş. Artık düşünen insanımız okunacak yazı, seyredecek program bulamaz olmuş. Bu gidişe dur diyecek bir kişi veya kanun da yok. Siyasetçilerimizin böyle bir derdi de yok. İsmail Gaspıralı’nın 130 sene önce dediği gibi “sönmüş kalpleri ne ile yandırmalı” bilmiyorum.
Artık, filmlerle senaryolarla dünyayı yönlendirenlere, gerçeklerle haykırmanın zamanı geçiyor bile.
DENKTAŞ’I DİNLERKEN...
Biz, yüzde yüz haklı olduğumuz Kıbrıs davamızı bile dünyaya anlatamıyoruz. Tabii ki onlar da anlamak istemiyorlar. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, yıllardır haykırıyor: “Biz kimseden bir şey istemiyoruz. Sadece gaspedilen haklarımızı istiyoruz.” Evet gaspedilen haklarımızı bile elde edemedik. Geçtiğimiz ay Sayın Denktaş, Kıbrıs davasıyla ilgili bir toplantıda bu gerçekleri haykırırken, bazı kişiler Türkiye aleyhine birşeyleri söyletme çabası içersine girmişti. Sayın Denktaş, gayet açık ve net bir şekilde, “boşuna uğraşmayın, bana Türkiye aleyhine bir şey söyletemezsiniz! Benden, Türkiye’ye ve Türk halkına şükran duygularımdan başka bir söz işitemezsiniz . Anadolu’nun sayesinde biz varız. Allah Türkiye’ye güç versin. Bütün mesele dayanmaktır, direnmektir, sabretmektir” demiştir. Denktaş beğ, Yunan lobisinin, Arap ülkelerine “Türkiye, Kıbrıs’ta İsrail’dir” propagandası yaptığına da dikkat çekerek, “Biz de diyoruz ki: Eğer şimdi Türkiye Filistin’i kurtarsa, burada işgalci mi olacaktı?” diyor. Sayın Denktaş bu arada bir anısını anlatmayı da ihmal etmiyor;
Yaser Arafat’a, “sizin BM’de sandanyeniz var, sizi kıskanıyorum” dediğini belirten Denktaş, Yaser Arafat’ın cevabının çarpıcı olduğunu söyledi. Arafat’ın, “Ben ölsem gömülecek toprağım yok. Sizin toprağınız var ve sizin arkanızda Türkiye var. Benim arkamda Türkiye gibi bir devlet olsa, başka bir şey istemezdim” dediğini hatırlatarak, “Türkiye’ye yeniden teşekkürler” ifadesini kullandı. AB pasaportu alabilmek için Rum pasaportu çıkarmak isteyenlerle ilgili bir soruya da, “Biz memleketi, gidenlerle kurtarmadık. Kalanlarla kurtardık. Giden gider.” Cevabını veriyor lider Denktaş. İşte kararlı ve hedeflerini iyi belirlemiş bir önder. Denktaş’ı dinlerken, Türklüğün geleceğine bir başka bakıyor insan...