Kasım 2008

Ö T E S İ

 

8.12.2024 



KİTAP : Eylül - 2004

Gri Kardinal

Timuçin Mert - Birharf Yayınları 

Hayatını gazeteciliğe adamış usta gazeteci Timuçin Mert’in beklenen kitabı “Gri Kardinal” Birharf Yayınları aracılığıyla okurlarına kavuştu. Kitabında birbirinden önemli ve gizemli konuları işleyen yazar, birçok konuyu da delilleriyle aydınlatıyor. Suni depremden iklimleri değiştirmeye, insan beyninin kontrolünden nükleer patlamalara kadar bir dizi dehşet verici olayı yapabilen, adına “Kıyamet Projesi” denilen bu projenin dokümanları Rusların eline nasıl ve kimden geçti veya Gri Kardinal Putin’in önlenemez yükselişinin altında neler var, Çar 2. Nikolay ve ailesi gerçekten öldürüldü mü? İngiliz kralı, Hitler’e mi çalıştı, Kennedy’yi kim öldürdü, Leydi Diana’yı Amerikalılar niye dinliyordu? Ve bunlar gibi birçok gizemli ve merak konusu olan bir çok olayı belgelerle sunan deneyimli gazeteci Timuçin Mert, “Casusluğun okulu olmaz ama öğretmeni mutlaka vardır.” diyor. Dünyanın en eski mesleklerinden biri olan casusluğun orijinal hikâyeleriyle dolu Gri Kardinal’i bir solukta ve zevkle okuyacaksınız.


Türk Kalesi Yıkılırken

Av. Hüseyin Özbek - Kardak dağıtım 

“Türk Kalesi Yıkılırken” gazetemizin yazarı Av. Hüseyin Özbek’in ilk kitabı olmasına rağmen usta kalemiyle dikkat çekiyor. Yazarımızın gazetemizde çıkan yazıları ile Yeni Hayat dergisinde yayımlanan yazılarından oluşan kitap Toplumsal Dönüşüm Yayınları’ndan çıktı. Kitabın içeriği de tıpkı ismi gibi son derece ilgi çekici ve bir o kadar da düşündürücü. Kitapta herkesi ilgilendiren bir yazı mutlaka var. Kitaptaki yazılardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz: Amerikan Müslümanı, Kuşatılan Alevilik, Türk Kalesi Yıkılırken, Bayraklaşan Şehidimiz Necip Hablemitoğlu, Güneydoğudan Öyküler, Gayri Milli Medya, İkinci Kurtuluş Savaşı, Mankurtlaşan Sol, 18 Martlarda Çanakkale’de Olmak, Haziran’da İnebolu’da Olmak gibi. Hüseyin Özbek kitabında Kıbrıs meselesine de temas etmiş ve bir bölümünde şöyle diyor: “Bu kadar küçük bir toprak parçasına, bu kadar küçük bir topluluğa, bu kadar büyük ve alçak saldırı tarihte kolay görülecek şeylerden değildir. Gelecek kuşaklar, tarihçiler, siyaset bilimciler, toplum mühendisliği ile ilgilenenler, iki yüz bin nüfuslu bir toplum içinden bu kadar hainin nasıl çıktığını, hangi süreçlerde geliştirildiğini, hangi laboratuvarların ürünü olduğunu merakla araştıracaklardır şüphesiz.” Kitap Özbek’in ilk kitabı olmasına rağmen usta kalemiyle de dikkatleri hemen çekiyor. Hüseyin Özbek kitabında, Türkiye Cumhuriyeti’nin şimdi bir kılavuz kargaların peşine takılmış, belirsiz bir sona doğru büyük bir hızla sürüklendiğini belirtiyor. Elinizdeki kitap işte bu sürüklenişin resmidir.


O Gece

HasanYılmaz - - 

Hasan H. Yılmaz’ın “O Gece” isimli şiir kitabı okuyucusuyla buluştu. Türk Eğitim-Sen İnegöl Temsilcisi Orhan Erdoğan kitap hakkında şunları söyledi: “Dünyamız bir “değişim ve gelişim” sürecinden geçiyor. Hayali bir geçiş değil bu, somut verilere ve teknolojik yapılanmaya dayalı bir değişme. Duygusuz, maddeci ve duyarlıksız bir uygarlık tüneline doğru sürükleniyoruz. Eski masalların tadı yok artık. Duygudan uzak çizgilerden örülü bilgisayar oyunları aldı onların yerini. Problem teknolojiye karşı çıkmak değil, onu sorgulamaktır. Seviyesizliğin saltanat sürüdüğü, büyüsü yitik çağa karşı ayakta durabilmek için olağanüstü bir gayret sarf etmek gerekir. Gerek ferdî, gerekse cemiyet hayatında şahsiyet çözülmelerinin başladığı bir zamanda “O GECE” adlı bu eser millî bir duruşu temsil ediyor. Bozkırın tam ortasından çıkıp Türkistan’dan bugüne esintiler taşıyan bu yiğit delikanlıya yolun açık olsun diyorum. İnsanlar ve silahların değil, kültürlerin ve kavramların savaştığı bu dünyada, milletin kavramlarını kaybetmesi, silahlarını kaybetmesinden daha vahim sonuçlar doğurur. Hasan H.YILMAZ kardeşimin millî kavramlarımıza yaptığı vurgular, bizi titretip kendimize getiriyor. Onu bu gayretli çalışmasından dolayı kutluyor ve yeni çalışmalarının müjdelerini bekliyorum.”


Taşla Konuşan Deha Mimar Sinan

Muhsin İlyas Subaşı - Nesil Yayınları 

Taşla Konuşan Deha Mimar Sinan Muhsin İlyas Subaşı’nın kaleminden Nesil Yayınları’ndan çıkarak okuyucusuyla buluştu. Devletin Bayındırlık Bakanıydı Mimar Sinan. “Ser Mimarân-ı Hassa”ydı. Kabine toplantılarına katılmıyordu, ama kendi kararları bir kabine kararı hükmündeydi ve tatbikinden vazgeçilmiyordu. Bu özelliğiyle İmparatorluğu bir uçtan bir uca imar etmişti. Allah’ın ona bahşettiği kabiliyet, bir Anadolu köyünün ıssızlığından çıkaran ışık, keşfetme arzusuyla beslenen gayret, bütün kararları kendi estetik zevkine göre uygulama imkanı veren mimarbaşılık, hepsinden de önemlisi 400 esere imza atma şansı veren uzunca bir ömür... Tam bir asırlık bir çınar haşmeti! Mimar Sinan’ın Sa’yi Mustafa Çelebi’ye yazdırdığı Tezkiretü’l-Bünyan adlı tarihçe ekseninde kaleme alınan bu çalışma, o dönemin pek çok özelliğini de gün yüzüne çıkarıyor. Osmanlı’nın yükselme dönemine damgasını vuran Sinan’ın Başmimar olarak İmparatorluktaki fonksiyonu gözler önüne seriliyor ve eserlerin bir bir listesi veriliyor. Gerçekten Mimar Sinan’ı tanımak isteyen herkesin bu kitabı okuması gerekir.


Hoş Seda

Mehmet Güntekin - İPEKYOLU SESLİ YAYINCILIK’TAN 

Bu albüm “Örnek Ezanlar”dan oluşuyor: 1- Saba ney taksimi/ A. Şahin, 2- Saba makamında sabah ezanı/ A. Şahin, 3- Uşşak ney taksimi/ A. Şahin, 4-Uşşak öğle ezanı/ K. Korucu, 5- Müşterek Hicaz taksim, 6- Hicaz ikindi ezanı ( M. Emin, A. Şahin, K. Korucu), 7- Segâh kemençe taksimi/ F. Karakaya, 8- Segâh akşam ezanı/ A. Şahin, 9- Rast tambur taksimi/ O. Özel, 10- Rast yatsı ezanı/ K. Korucu. Sufi’s Voices Solistliğini Mehmet Güntekin’in yaptığı bu albümde şu eser ve sanatçılar var: 1- Ney taksimi/ Aziz Şenol Filiz, 2- Taştı rahmet deryası (Hicaz ilâhî-Lâedri), 3- Nice bir uyursun (Hicaz ilâhî-Lâedri), 4- Gelin gidelim (Hicaz ilâhî- Dede Efendi), 5- Tambur-Bender taksimi (Murat Aydemir, Aziz Şenol Filiz), 6-Allah emrin tutalım (Uşşak ilâhî-Lâedri), 7- Bu akl u fikrile (Uşşak ilâhî-Lâedri), 8- Ney, Kemençe, Tambur taksimi. İkinci bölümde de şunlar bulunuyor: 1- Ney taksimi/ Aziz Şenol Filiz, 2- Gönül hayran oluptur (Segâh ilâhî-Lâedri), 3- A sultanım (Segâh ilâhî- Lâedri), 4- Şol cennetin ırmakları (Segâh ilâhî- Lâedri), 5- Tambur taksimi (Murat Aydemir), 6- Seni ben severim (Hüseynî ilâhî-Lâedri), 7- Mecnun’a sordular (Beyatî ilâhî-Lâedri), 8-Mülk-i bekadan gelmişem (Gerdaniye ilâhî-Lâedri).


ORTA ASYADA TİMURİLER, ÇİNDE MİNG MÜNASEBETLERİ-CH’EN CH’ENG ELÇİLİK RAPORU

Gülçin Çandarlıoğlu - - 

Orta çağ Türk tarihçisi purofesör Gülçin Çandarlıoğlunun Timur devri Türk tarihine ışık tutan kitabı birinci elden iki kaynağın, bir Türk ve bir Çin kaynağının tercüme ve şerh edilmesinden oluşmaktadır. İlk bölüm, Çin elçisinin günlük ve elçilik raporunun birinci kısmına ayrılmıştır (25-72. sayfalar arası). İkinci bölüm ise Şahruhun Çine gönderdiği elçinin yol kayıtlarını ihtiva etmektedir (75-95. sayfalar arası). Çindeki Ming sülalesine mensup imparator Yung-lo, Ch’en Ch’eng’i Timurun oğlu Şahruh nezdine elçi olarak göndermişti. Ch’en Ch’eng, 3 şubat 1414 günü Pekinden ayrılmış, Şahruhun iktidar merkezi Herata varmış, vazifesini tamamlayıp 30 kasım 1415’te başkent Pekine dönmüştür (13. s.). Çin elçisi o çağda geçtiği ve kamp kurduğu hemen her yeri kaydetmiş, böylece tarihe epey malumat bırakmıştır. Elçi sadece günlük tutmakla kalmamış, devrindeki Türk ülkeleri hakkında bilgi, görgü ve intibalara da yer vermiştir. Elçinin devri için en mühim hususlardan birisi ise şehirlerin arasındaki mesafelerin Çin uzunluk ölçüsü li ile ölçülmüş olmasıdır. Elçinin 47-72. sayfalar arasında uzun boylu anlattığı şehirler şunlardır: Herat, Kış, Semerkand, Andhoy, Belh, Termiz, Şahruhiye (Semerkandın doğusunda), Sayram, Keş, Yenikent (Sayramın 207.3 km. doğusunda), Beşbalık, Kaşgar, Turfan, Yarhoto (Turfan’ın, 11.5 km. güneybatısında), Yen-tsê (Turfan’ın 17.3 km. güneybatısında), Karahoço, Lükçün (Karahoço ile Komul arasında), Komul, Taşkent, Buhara. Çandarlıoğlunun kitabının ikinci bölümü Şahruhun 1420’de Çine gönderdiği elçi Gıyaseddin Nakkaşın Acâibül Letâif isimli eserinin birinci kısmının tercümesinin tıransliterasyonudur (75-95. sayfalar arası). Gıyaseddin Nakkaşın sefareti 2 sene, 10 ay, 5 gün sürmüştür (80. s.). Bu eser miladi 1422 (hicri 825) senesinde Farsça yazılmış, Şeyhülislam Küçük Çelebizade İsmail Asım Efendi tarafından miladi 1727-28 (hicri 1140)’de Türkçeye çevrilmiş, miladi 1913 (Rumi 1331)’de Dersaadet (İstanbul)’te merhum Ali Emirî tarafından basılmıştır (75. s.). Çandarlıoğlu, Arap elifbasıyla yayımlanan mezkûr Türkçe tercümenin harf çevrimini (tıranliterasyonunu) neşretmiştir. Metindeki hicri tarihler miladiye çevrilerek kolaylık sağlanmıştır. 99-108. sayfalar arasında Çin fağfurunun (imparatorunun) bir mektubuna ve Şahruhun Çin fağfuruna yazdığı iki Farsça mektubun Türkçe tercümesine yer verilmiştir. Kitabın 113-119. sayfalarında Timurîlerden Çine gönderilen elçilik heyetlerinin ve hediyelerinin listesi bulunmaktadır. 120-124. sayfalar arasında ise Çince coğrafi (coğrafik değil) adlar sıralanmıştır. Eser hakkındaki tenkitçiğimiz şudur: Çin uzunluk ölçüsü olan li’ler metre olarak değil de kilometre olarak verilse daha münasip olurdu (1 li, 576 metredir). Araştırmanın sadece tarihçiler için değil, 15. asrın Türkistan ve Çininin yüzey şekilleri, şehirleri, iklimi, insanları ve yaşayışlarını merak edenler için pek faydalı ve egzotik olduğu aşikârdır.


Türk Kalesi Yıkılırken

Av.hüseyin Özbek - Toplumsal Dönüşüm 

“Türk Kalesi Yıkılırken” gazetemizin yazarı Av. Hüseyin Özbek’in ilk kitabı olmasına rağmen usta kalemiyle dikkat çekiyor. Yazarımızın gazetemizde çıkan yazıları ile Yeni Hayat dergisinde yayımlanan yazılarından oluşan kitap Toplumsal Dönüşüm Yayınları’ndan çıktı. Kitabın içeriği de tıpkı ismi gibi son derece ilgi çekici ve bir o kadar da düşündürücü. Kitapta herkesi ilgilendiren bir yazı mutlaka var. Kitaptaki yazılardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz: Amerikan Müslümanı, Kuşatılan Alevilik, Türk Kalesi Yıkılırken, Bayraklaşan Şehidimiz Necip Hablemitoğlu, Güneydoğudan Öyküler, Gayri Milli Medya, İkinci Kurtuluş Savaşı, Mankurtlaşan Sol, 18 Martlarda Çanakkale’de Olmak, Haziran’da İnebolu’da Olmak gibi. Hüseyin Özbek kitabında Kıbrıs meselesine de temas etmiş ve bir bölümünde şöyle diyor: “Bu kadar küçük bir toprak parçasına, bu kadar küçük bir topluluğa, bu kadar büyük ve alçak saldırı tarihte kolay görülecek şeylerden değildir. Gelecek kuşaklar, tarihçiler, siyaset bilimciler, toplum mühendisliği ile ilgilenenler, iki yüz bin nüfuslu bir toplum içinden bu kadar hainin nasıl çıktığını, hangi süreçlerde geliştirildiğini, hangi laboratuvarların ürünü olduğunu merakla araştıracaklardır şüphesiz.” Kitap Özbek’in ilk kitabı olmasına rağmen usta kalemiyle de dikkatleri hemen çekiyor. Hüseyin Özbek kitabında, Türkiye Cumhuriyeti’nin şimdi bir kılavuz kargaların peşine takılmış, belirsiz bir sona doğru büyük bir hızla sürüklendiğini belirtiyor. Elinizdeki kitap işte bu sürüklenişin resmidir.


*

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002