Kasım 2008

Ö T E S İ

 

19.04.2024 



Taştaki Türk İzleri Uyanıyor


Servet Somuncuoğlu'nun, binlerce yıl önce dağların zirvelerinde başlayan Türk tarihinin kültür izlerinden bir bölümü örneklemek amacıyla hazırladığı ansiklopedi değerindeki kitabı 'Sibirya'dan Anadolu'ya Taştaki Türkler', yayınlandı.

Sibirya içlerinden başlayıp, Avrupa’ya ve Balkanlar’a kadar uzanan geniş bir sahada yapılmış çalışmanın sonucu olan bu eser birçok bilimadamı ve araştırmacı için de önemli bir kaynak olarak göze çarpıyor. 2004 yılının Haziran ayından 2007 yılının Temmuz ayına kadar süren yolculukları boyunca 150.000 km kat eden Somuncuoğlu 138 günde çalışmasını tamamladı. Kaya resimlerini örneklemek ve böylece Türk tarihine değerli bir kaynak kazandırmak için Rusya, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Türkiye'de çalışmalar yapıldı. Böyle bir çalışmanın insanın gizemli tarihine ışık tutacağına inanan Servet Somuncuoğlu, bu düşüncesini şu şekilde destekliyor: 'İlk insan da, bugünkü insan gibi düşünüyor ve bir şekilde bunu ifade ediyordu, işte bu ifade edişler, yani insan düşüncesinin ilk izleri kaya resimlerinde saklıdır.' Bu çalışmaları sırasında Servet Somuncuoğlu'na, özellikle Göktürkler üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan Türkolog Prof. Dr. Ahmet Taşağıl eşlik etti. Kitapta yer alan fotoğraflarda kaya resimleri arasındaki bağı görsel olarak görmeyi mümkün kılan Somuncuoğlu, yapılacak bilimsel çalışmalarla bu bağın derinleşmesinin ve başka anlamlar kazanmasının kaçınılmaz bir sonuç olacağını söylüyor. Bununla beraber kaya resmi alanlarının bu kitaptakilerle sınırlı kalmadıklarına değinen Somuncuoğlu: 'Bizim henüz hiç ayak basmadığımız Türkmenistan, Afganistan, Özbekistan, İran, Irak, Suriye, Filistin, Kosova, İskandinavya, Avrupa içlerindeki kaya resmi alanları var. Gelecek yıllarda bu bölgelerdeki alanlar çalışıldığında kesin bir envanter çıkararak sonuçlara gitmek mümkün olabilir. Yani daha yapılacak çok iş var. Kurulacak bir enstitü ve bu enstitüde Tarih, Filoloji, Arkeoloji, Antropoloji, Sanat Tarihi gibi bilim dallarından akademisyenlerin, fotoğrafçıların ortak çalışmasıyla çıkacak sonuçlar, Türk ve dünya tarihinde yeni ufukların açılmasını sağlayacaktır' dedi. Bugüne kadar kaya resimleri alanlarında batı kaynaklı yapılmış birçok araştırmanın var olduğunu söyleyen Somuncuoğlu, bu araştırmalarda alanların birbiri ile mukayesesi olmadığını iddia etti ve bu alanlarda yer alan resimlerin sadece antropolojik ve simgesel anlamlarını çözümleme yönünde sonuçlarının olduğunu belirtti. Bunun yanında temel tespitlerde es geçilen bir noktanın olduğunu da sözlerine ekleyen Servet Somuncuoğlu, 'Kaya resmi alanlarında bizim karşılaştığımız tek yazı, Orhun Anıtlarında kullanılan ve “Tarihi Türk Alfabesi” ya da “Runik Türk Alfabesi” olarak isimlendirilen alfabenin harfleriyle yazılmış satırlar oluyor. Kısa cümleler halinde yazılmış bu yazıtların hemen hemen hepsi dua ve dilek metinlerinden oluşuyor. İşte bu küçücük metinler, kaya resmi alanlarının ibadet, inanç ve anıt mezarlık alanları olduğunu çok açık olarak ispat ediyor' dedi. Yaklaşık dört yıllık bir zaman içinde kaya resimlerinin bulunduğu sahalardan örneklemeler yapılarak ortaya çıkan bu kitap alanında başvurulacak geniş bir belge arşivi olma özelliğini de kazandı. Bu konu üzerine Somuncuoğlu: 'Kırgızistan’daki Saymalıtaş kaya resmi alanından mevcut olan yüz bin resmin tamamı için ciltler dolusu kitap yapılabilir. Kazakistan’daki Tamgalı Say, Altay- Tuva- Hakasya bölgesindeki kaya resmi alanları ve Abakan, Minusinsk, Kızıl müzelerindeki buluntulardan ciltler dolusu albümler çıkar. Biz bu kitapta belirgin resimleri örneklemeye çalıştık. Yine de düşündüğümüz hacmin çok üzerinde bir kitap ortaya çıktı' dedi. Anadolu'daki kaya resim alanlarında gözlenen ihmalkârlığa dikkat çeken Somuncuoğlu, ulaşılması çok zor alanlar dışında kalan alanlarda insan eliyle yapılan tahribatların had safhada olduğunu ve özellikle de kaya resimleri üzerine yazılan duvar yazılarında durumun iç acıtıcı boyutlara ulaştığını söyledi ve henüz koruma altına alınmamış alanların bir an önce özel koruma bölgesi ilan edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Bu çalışmaları ile bu izlerin bir kısmını tahrip olmadan tespit ettiklerini vurgulayan Somuncuoğlu 'Kime ait olduğu konusunda devam edip giden tartışmalar bir yana kalsın, bu alanlar bütün insanlığın ortak kültür mirası, ortak bilinçaltı ve bilginin ilk izlerini taşıyorlar' dedi. Böyle değerli bir esere destek olmanın kendileri için çok mühim olduğunu belirten AZ Yönetim Kurulu Üyesi olan Cevdet Erdem; otomobil, saat ya da endüstriyel ürünler satmak bir milleti zengin kılabilir fakat kültürünü tanıtmak ya da bütün dünyaya göstermek büyük, gururlu ve onurlu kılar diyerek 'Değerlerimize sahip çıkmak adına küçük bir adım attık' dedi. Eser kaynak gösterilerek araştırmacılar kitapta yer alan fotoğrafları serbestçe kullanabilecekler.


Bu haber 3717 defa okundu.

Merve Onkök  : 2008 / 08

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002