|
|
|
Bosna’da 1463 gerçeği ve insan hakları
|
28 Mayıs önemli bir örnek olayın yıldönümüydü. Büyük Hakan Fatih Sultan Mehmed, Batı’da ulaştığı en son nokta olan Bosna’da Fransiskeler isimli bir azınlığa temel hak ve hürriyetleri vermiştir. Başta yaşama hakkı olmak üzere; din ve vicdan hürriyeti sağlanmış, çevreye imar götürülmüştü. |
Prof. Dr. Mustafa E. Erkal - Bu anlamlı olayın yıldönümünde ahidnamenin verildiği açık alanda yapılan törene katıldık ve bir de konuşma yaptık. Ayrıca Hayat TV ile mülâkatımız oldu. Kanal 99 ile de geniş bir mülâkatımız gerçekleşti. Bosna Eski Şehir Belediye Başkanı ve Bosna Üniversitesi Rektörü ile de samimi görüşmelerimiz oldu. Bu imkânı bana sağlayan Bosna-Türkiye Kardeşlik Derneği’ne ve Başkan Haliloviç’e şükran borçluyum. Görüşmelerde tercümanlık yapan İdris Aşiroğlu’na da teşekkür ediyorum.
Daha önce Kosova’da, bugün ise; Bosna’da İslâm ve Türk karşıtı yoğun bir propagandaya şahit olduk. Özellikle çağın irtica merkezi haline gelen Vatikan kaynaklı çirkin misyonerlik oyunlarını ve bu uğurda dağıtılan menfaatleri üzüntü ile izledik. Vatikan-ABD işbirliğini ibretle seyrettik. Bunlar karşısında üzülmekten çok, ders almak gerekir. Avrupa’da artan ırkçılık ve İslâmofobi, Türkiye karşıtlığı ve hilâl-haç mücadelesi körüklenmektedir. Avrupa, yeni çalkantılara gebedir. Acaba Vatikanla diyalog oyunlarına girenler, kime hizmet etmektedirler? Bosna’da mahallelerin ve stadların Müslüman mezarlığı haline gelmiş olması düşündürücü değil midir? Bu tek taraflı ve İslâmı, Müslümanları devşirmeye dönük tezgâhlar, Bosna’da şehit düşmüş her bir Müslümana hakarettir. Müslüman kanı döken ve emenlerle, buna geniş destek olanlarla bir araya bile gelinmez. Papanın Türkiye ziyaretine karşı yapılan protestoların ne kadar gerekli olduğu, Bosna ve Kosova görülünce daha iyi anlaşılmaktadır. Hiçbir din, kin, nefret ve düşmanlık tohumları ekilsin diye gönderilmemiştir. Ama, Vatikan herhalde bunun bir istisnasıdır.
545 yıl önce Fatih’in verdiği dersten hâlâ insanlık adına ders çıkaramayanlar vardır. 1463’de belirli bir azınlığa verilen haklar ve ahidname, Osmanlının Avrupa içlerine nasıl vardığının da bir gerekçesidir. Osmanlıyı Avrupa içlerine götüren güç, askeri güçten çok çağın çok üstünde olan kurumsal üstünlüktü. Osmanlıyla temas, feodaliteyi çatırdatıyor, toprakla alınan satılan serflere hürriyet geliyor, toprak mülkiyeti değişiyordu.
Türkiye’de çokkültürlülük ve farklılıkların kutsallaştırılması dayatılır ve yeni azınlıklar yaratılmaya çalışılırken; Bosna’daki dindaşlarımız Osmanlının devamı ve Türk oldukları için şehit ediliyordu. Toplu katliamlarda ve kurşunlamalarda onların yönü anavatanlarına, Türkiye’ye döndürülüyordu. Bosna’nın tarihi sembollerini ifade eden bayrağı bile bugün değiştirilmiştir.
Bu anlamlı törende Başkonsolosumuzu maalesef göremedik. Diğer bazı resmi kuruluşlarımız da toplantıda yoktu. Askeri birliğimizin mensupları her yerde olduğu gibi, adeta dışişlerinin yerine görev yapmaktadır. Onlara tören alanında rastlamaktan mutlu olduk.
Bizlere düşen görev; Osmanlı ve Türk beşeri coğrafyasında yer alan topluluklarla yakından temas, ilişkileri geliştirmek ve insan hakları sorunlarını ortaya koymak olmalıdır. Turistik gezilere karşılıklı olarak ihtiyaç yoktur. Bu vesileyle Bosna’da şehit düşen binlerce kardeşimizi saygı ve rahmetle anıyoruz.
|
Bu haber 3220 defa okundu.
|
Ufuk Ötesi : 2008 / 06
|
|
|