Kasım 2008

Ö T E S İ

 

25.04.2024 



Yayından kaldırılan “Sınırlar Arasında”yı Banu Avarla konuştuk: “Türkçe” bakış açısına sansür


Başarılı gazeteci Banu Avar’ın ilgiyle izlenen programı ‘Sınırlar Arasında’ TRT yönetimi tarafından ani bir karar değişikliğiyle yayından kaldırılınca, ülkemizde basın özgürlüğü kavramının içler acısı vaziyeti bir kez daha gözler önüne serildi.

2004 yılından itibaren TRT ekranlarında karşımıza çıkan ve gazeteci Banu Avar’ın hazırlayıp sunduğu ‘Sınırlar Arasında’, ‘Büyük Ortadoğu ve Asya Projesi’ başlıklı son bölümünün yayınlanmasına dahi izin verilmeden 15 Mayıs 2008 tarihinde yayından kaldırıldı. Bu tarihe kadar, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren birçok önemli konuda kapsamlı ve başarılı 82 program hazırlayan Banu Avar; olaylara farklı bir bakış açısı getirip, gösterilmek istenenlerden çok amaçlananları su yüzüne çıkarmaya çalıştı. Deneyimli gazeteci, ülkemizde basın özgürlüğüne yapılan müdahalelerin giderek artmasını, ülke ekonomisinin ve siyasetinin emperyalizmin baskısı altına girmesinin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu ifade ediyor. "Sınırlar Arasında" ilgiyle takip edilen ve oldukça başarılı bir programdı. Bu başarının sırrı neydi? Sınırlar Arasında dünyaya ‘Türkçe’ bakan bir programdı. Ve bence bu kadar sahiplenilmesinin sırrı buydu. Bu denli başarılı bir programın TRT yönetimi tarafından yayından kaldırılması nasıl bir ‘yayın değişikliğiyle (!)’ açıklanabilir? Program uzun zamandır kaldırılmaya çalışılıyordu. İçerden ve dışarıdan baskılarla karşı karşıyaydı. Bazı ülkelerin büyükelçileri TRT’nin kapılarına kadar geliyorlardı. Belli cemaatler, Soros’un içerdeki uzantıları ve ecnebi ülkelerin eteği altındaki bir zevat TRT’ye büyük baskı yapıyorlardı, programın kaldırılması için. Sonunda Sınırlar Arasında tarihe karıştı. Yayın değişikliği falan lafın gelişi! Daha önceleri de hazırladığınız bazı programlar yayınlanmamakla karşı karşıya kalmış, günü değiştirilmiş ya da hakkınızda inceleme başlatılmasına yol açmışlardı. Basın özgürlüğüne darbe vuran bu tür muamelelerle karşı karşıya kalmış olmanıza rağmen mücadelenizi nasıl devam ettirebildiniz? Halkın desteğiyle. Uzun zamandır unutturulmaya çalışılan bir olgu var: HALKIN GÜCÜ! Bu yok sayılıyordu. Ama var ve ele geçirilmiş bir basına karşı e-postalar, telefonlar, mektuplar, fakslarla kendini ve tepkisini gerekli yerlere iletiyor. Ve bu bizim programımızda üst noktalara erişti. On binlere varan posta aldık. Ve programın devamlılığında bunun büyük etkisi oldu… O nedenle TRT-2’ye sürüldük. Belki unutulur, görünmez oluruz sandılar. Ama son destek kampanyasında görüldü ki arkamızda büyük bir halk desteği var. Hazırladığınız son programınız "Büyük Ortadoğu ve Asya Projesi" ile ilgiliydi. ‘Sınırlar Arasında’ öyle bir aceleyle kaldırıldı ki bu son programınız yayınlanamadı. Sizce kimler bu programdan bu denli rahatsız oldular? ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesine yandaşlık edenler! Başka bir TV kanalından teklif gelirse aynı formatta bir program yapabilir misiniz? Aynı formatta bir programı özel bir kanalda yapmak mümkün olmaz. Bu program ancak bir kamu kanalında yapılabilirdi, yapıldı. Zaten artık neredeyse tüm basın yayın organlarına el konuldu. Büyük kanallarda ABD ve AB politikalarını eleştirenlere yer yok. Küçükler bu kadar maliyetli bir programı kaldıracak güçte değiller. Ama bir yol bulacağız… TRT kadrolarının değişmesiyle beraber, TRT yayınlarında ve yönetiminde ne gibi değişimler oldu? Bu konudaki gözlemlerinizi bizimle paylaşır mısınız. Sınırlar Arasında 4 yıldır pazartesi akşamları prime time da yer almıştı. Şimdi TRT-1 ekranlarında nasıl programlar var, en çok izlenen zaman diliminde kimler neyin propagandasını yapıyor, bunun araştırmasını size bırakıyorum. Ülkemizde basın özgürlüğüne vurulan darbelerin her geçen gün artmakta olduğunu üzüntüyle gözlemliyoruz. Basın üzerinde en büyük yarayı açan kurum ya da kişiler kimler? Bir ülkenin ekonomisi, siyaseti emperyalizmin baskısı altına girmişse kültürü de, dini de, basını da bu baskı altında yamyassı olur. Bugün Türkiye Ankara’dan yönetilmemektedir. Washington ve Brüksel’den yönetilmektedir. Programınız yayından kaldırıldıktan sonra izleyicilerinizden ne tür tepkiler geldi size? Programın yayından kaldırıldığı çok kısıtlı bir medyada yer aldığı halde telefonlarımız susmuyor, e-postalar yağıyor. Yeniçağ gazetesi, Ortadoğu gazetesi, Tercüman gazetesi, Cumhuriyet, Sözcü, Milliyet’te çıkan köşe yazıları ve internette dolaşan haberlerle olay duyuldu. Sonra TÜMÖD ve gerçek gündem sitesi ve gazeteci dernekleri eliyle bir destek kampanyası başlatıldı. Ve büyük destek geldi. Tepkisiz olduğu belli ellerce yayılan halk hiç de tepkisiz olmadığını gösterdi. Yasar Nuri Öztürk, Saadettin Tantan, Mümtaz Soysal, Gürsel Tekin, Erkan Önsel gibi siyasiler desteklerini verdiler. Çok teşekkür ederiz. İsveç ve Nobel üzerine yaptığınız program, İsveçli makamlarca büyük tepki almış ve yayınlanmaması için büyük çaba sarf edilmişti. Kendilerini özgürlüklerin beşiği olarak gören Avrupalı devletler Türkiye'ye karşı niçin farklı bir tavır takınıyorlar ve bunu da gayet normal bir davranışmış gibi kabullenebiliyorlar? Sanırım burada “Muhatabımız hangi Avrupa” diye sormak daha yerinde olacak? İsveç programı ardından yaşadıklarımız her şeyin bir özetidir. Programımızı izleyen bir meslektaşımız derhal İsveç Büyükelçisini aramış ve ‘İsveç’i rencide eden programı’ jurnallemiştir. İsveç büyükelçisi dışişlerine şikâyet etmiş, dışişleri TRT’ye şikâyeti yönlendirmiş ve program yayından kaldırılmıştır. Sonra gelen HALK tepkisi sonucu yeniden yayına konulmuştur. Böylesi bir olay o bayıldıkları BATI’da asla olamazdı. Düşünün bir İsveçli gazeteci Türkiye hakkında İsveç yapımı eleştirel bir yayını Türk büyükelçisine bildiriyor. Stockholm Türk büyükelçisi İsveç dışişlerine şikâyet yolluyor ve İsveç dışişleri İsveç radyosuna baskı yaparak programı yayından kaldırıyor. Bu hikâyeyi bir İsveçliye anlatın, algı zorluğu çeker. Basına müdahalelerin bu kadar arttığı bir dönemde basın çalışanlarının birbirlerine yeterince destek çıkıp, gelişmelere gerekli tepkiyi verdiğini düşünüyor musunuz? Örneğin son olarak Kanaltürk'ün satışı ve programınızın yayından kaldırılması olaylarında? Basın camiasında birçok pırıl pırıl genç arkadaşımız işsizdir. Dünyaya Türkçe bakanlar işlerinden atılmaktadır. Birçoğu bağlı oldukları basın yayın kuruluşlunda baskı altında çalışmaktadırlar. Ses çıkaramazlar. Ekmeklerini kaybederler. Gazeteci kuruluşları yeterince etkin davranamamaktadırlar. Yoksa basın emekçilerinin yüzde 90’ı durumu görüyor ve biliyor ama dışarıdan eğitilip getirilen köşe başlarının altında nefessiz çalışıyorlar. Birçok yabancı ülkede programınız için çalışmalarda bulundunuz. Bu ülkelerde bir Türk gazeteci olarak karşılaştığınız zorluklar oldu mu? Olduysa bunlardan bize bahseder misiniz? 4 yılda 80 ülkeye gittik. En zor yolculuklar İsrail ve Yunanistan’dı. İçeri alındık, paranoyak istihbarat görevlileri ile uğraştık. Türkiye’deki Yunan sevdalılarına duyuralım Batı Trakya’da bir evden Türk müziği nağmeleri gelse insanlar karakola çağrılıyor. Durum bu kadar vahim… Son programınız Büyük Ortadoğu ve Asya Projesi üzerineydi. Programınız yayınlanamayacak olsa da bize bu projede Türkiye'ye nasıl bir rol biçildiğinden, bu projenin kimleri kapsadığından ve ne tür hedefleri olduğundan bahseder misiniz? Batı Büyük Ortadoğu Projesi’ni yüz yıldır hedefte tutuyor. Temelde uyguladıkları bir İsrail modeli var. Aynı modeli Balkanlarda Kosova ile, Kafkaslarda Gürcistan ile, Uzak Asya’da Singapur ile ve Ortadoğu da Kürdistan ile hayata geçirmeye çalışıyorlar. Program bunu anlatıyordu. Meslektaşları Yalnız Bıraktı TRT 2’deki ‘Sınırlar Arasında’ adlı programı yayından kaldırılan gazeteci Banu Avar, konuya ilişkin olarak 30 Mayıs Cuma günü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Burhan Felek Konferans Salonu’nda bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıyı, ‘Dünya’ya Türkçe Bakan Gazeteciler Susturulmasın’ adlı kampanyayı başlatan TÜMÖD (Tüm Öğretim Üyeleri Derneği) yönetti. Gazetemiz başyazarı Kemal Çapraz, gazeteci Aslan Bulut, Rıza Zelyurt, Hüseyin Özbek ve az sayıda basın mensubu toplantıyı izlerken; CHP, İP, Yurt Partisi ve Halkın Yükselişi Partisi yöneticileri; İstanbul Barosu, 68'liler Birliği, Türkiye Gençlik Birliği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Cumhuriyet Okurları, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden de bazı üyeler toplantı salonundaydı. Rıza Zelyurt ve Aslan Bulut’un da kısa bir açıklama yaptığı toplantı da söz alan Banu Avar; ilk defa 2005 yılında Suriye ile ilgili hazırladığı bölümün TRT’den sansüre uğradığını söyledi ve “İsveç ve Gürcistan bölümlerinde de benzer gerekçelerle sansüre uğradık. BOP ve Asya başlıklı son programı yaptığımız sırada ise apar topar bir şekilde eşyalarımızı almadan TRT’den kovulduk” dedi. Kovulmasının ardından TRT çalışanlarından çok büyük destek gördüğünü ifade eden Avar, bir muhabirin sorusu üzerine TRT kanalına veya yöneticilerine dava açmayacağını söyledi. TRT adına toplantıyı izleyen muhabir ise üslubu ve sorularıyla toplantıda gerginlik çıkmasına neden oldu. Arşiv niteliğinde üç kitap Gazeteci Banu Avar’ın 2006 yılından bu yana 3 kitabı yayınlandı. İlk kitabı olan ‘Sınırlar Arasında’, yazarın programını hazırlamak için gittiği Kafkasya, Balkan, Uzakdoğu ve Ortadoğu ülkelerinde edindiği izlenimleri içeriyor: “…Yazılanların ve çizilenlerin ötesinde ‘göklerin ardında gökler’ var; sisin ardında dalga dalga beliren deniz” ‘Avrasyalı Olmak’ adlı kitabında ise yazar, yine ‘Sınırlar Arasında’ adlı programıyla 2005 ve 2006 yıllarında gittiği 14 ülkedeki gözlemlerini, anılarını, bu ülkelerin tarihte ve bugün kapitalist ülkeler tarafından yaşadıkları zulümleri anlatıyor. “…Gelin Kafkasya’dan Küba’ya, gerçek insanlarla ve dünya seçkinler kulübünün maskeli cemaatiyle tanışalım… Tarih boyunca birincilerin kalıcılığı, ikincilerin geçiciliği şaşırtıcıdır! Yelkenlerimizi ufkun ötesine doğru umutla dolduralım…” Yazarın son kitabı olan ‘Hangi Avrupa’ ise diğer iki kitabı gibi Banu Avar’ın programında işlediği konuları içeriyor. 17 Avrupa ülkesine gerçekleştirilen yolculukları ele alan kitapta; İsveç Büyükelçiliğinin TRT’ye Banu Avar’ı şikâyet etmesine yol açan ‘İsveç’in Nobel’i’ adlı dosya da bulunuyor. “Avrupa adeta yeni bir haçlı seferine hazırlanıyor. İşte böyle bir Avrupa, Türkiye’ye ‘kriterler’ dayatıyor! Bu kriterler, en yetkili batılı ağızlardan yorumlanıyor. TRT’de yayınlanırken önemli bölümleri ekranda yer alamamış röportajlar okurun ilgi ve bilgisine sunuluyor. Bakın Batı Türkiye’ye karşı kendisini nasıl da açıkça anlatıyor… Anlamak isteyenlere…”


Bu haber 5296 defa okundu.

Merve Onkök  : 2008 / 06

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002